It's too much pressure traduction Turc
65 traduction parallèle
It's possible going to an hour is too much pressure for you guys.
Bir saatliğe geçmek sizin içinde biraz yorucu olacak bi'tabii.
It's too much pressure.
Çok fazla baskı var üzerinde.
If the pressure of being the champ gets to be too much I can end it all just like that.
Eğer şampiyon olmanın baskısı çok ağırlaşırsa... Rauntta Larry Holmes'ü Nakavt Etti... öylece bitirebilirim.
It's too much pressure.
Çok stresliydi.
- It's too much pressure.
- Bu baskı çok fazla.
- It's too much pressure.
- Omzuma çok yük bindi.
It's too much pressure.
Çok baskı var, düşünemiyorum.
Then, all of a sudden, it crosses over, and there's too much pressure.
Bilirsin, kültürel radarın altından uçar ve aniden hepsi karşıya geçer, ve sonra oldukça fazla baskı olur.
It's too much p-pressure.
Çok fazla b-baskı var. Gördün mü?
It's too much pressure for me.
Çok fazla baskı var.
The pressure - it's too much!
Basınç çok yüksek!
It's just too much pressure.
İnsana çok fazla baskı yapıyor.
What with the populars, the peer pressure, and the pimples, it's just too much for some kids to handle on a $ 10-a-week allowance.
Popüler olanlar, yaşıtlarının baskısı ve sivilceler... 10 dolar haftalık harçlıkla idare etmek her çocuğun harcı değil.
It's just too much pressure on a new relationship.
Yeni bir ilişki üzerinde çok fazla yük var.
It's too much pressure. Let's-Let's get out of here.
Bu çok sıkıntı verici hadi dışarı çıkalım
When Jim Jones decided that there was too much pressure, too much trouble to stay in San Francisco, he ordered the move to Jonestown and it happened almost overnight.
Jim Jones, San Francisco'da kalmanın çok fazla baskı ve sıkıntı yaratacağına kanaat getirince Jonestown'a taşınmaları için talimat verdi ve bu taşınma neredeyse bir gecede gerçekleşti.
I mean, I know I was wound up about it, but it's too much pressure.
Biliyorum, buna çok kafam bozuldu. Ama çok stres yaratıyor.
It's too much pressure for him.
Bu onun için çok baskıcı olur.
- It's just too much pressure.
- Bu benim için çok fazla.
No, no, it's too much pressure.
- Hayır, bu kadar baskı fazla.
Sir, if I might, um, the truth is that the, the pressure of management, it's, it's just too much.
Efendim, işin aslı müdürlüğün baskısı çok çok fazla.
You're putting yourself under too much pressure. It's too soon.
Kendine fazla yükleniyorsun.
It's like my dad told you... too much pressure. - It just got to me.
Tıpkı babamın sana söylediği gibi, çok fazla baskı beni mahvetmişti.
Run this place when Sam leaves town. It's too much pressure.
Sam kasabayı terk ettikten sonra burayı işletebileceğimi.
It's too much pressure.
Üzerimde çok baskı var.
I'm so sorry, honestly, and if it's too much pressure- -
Çok özür dilerim, zor olacaksa...
It's just too much pressure, Dr. Troy.
Üzerimde çok büyük bir baskı var, Doktor Troy.
So if you get to thinking it's too much and you can't handle the pressure, please call one of these numbers.
Dışarıdaki hayatın zor olduğunu ve baskıyı kaldıramadığını düşünürsen lütfen şu numaralardan birini ara.
- It's too much pressure. - Sorry.
- Çok fazla baskı bu.
It's too much pressure, and I don't see why I should have to define my relationship so that some greetg card company can make money.
Bence insanı baskı altına alıyor, ve bence ticari birşey bu çünkü hediye kartı hazırlayıp sana kutlamak zorunda olduğun birşeymiş gibi hissettiriyor.
So if you could just go into coach's office and say that second string was, like, way too much pressure for you, - I'd appreciate it.
İşte koçun ofisine girip bu ikinci yedek olmanın üzerinde çok baskı yarattığını söylersen çok sevinirim.
It's too much pressure.
İnsanın üzerine çok baskı yapıyor.
But now you want sex so badly that it's too much pressure. - It makes me not want it.
Ama o kadar çok sevişmek istiyorsun ki şimdi kendimi baskı altında hissediyorum.
It's too much pressure.
Çok fazla baskı oluyor.
She says it's too much pressure.
- Çok baskı varmış.
It's too much pressure.
Üzerimizde baskı oluşur.
It's too much pressure.
Büyük baskı.
Unh! It's under too much pressure.
Çok fazla basınç var.
Just don't put too much pressure on it.
Bu kadar sıkıntı yapma bunu.
And it's too much pressure.
Bu kadar baskı bana fazla.
Teddy, it-it's just too much pressure.
Teddy, bu çok büyük bir baskı.
It's too much pressure.
Çok baskı var.
If you don't put too much pressure on it, it's okay..
Eğer üzerine fazla baskı uygulamazsan sorun yok.
It's too much pressure for me to handle.
Altından kalkamayacağım bir baskı olur.
It's too much pressure.
Fazla başkı var üzerinde.
I... it's too much pressure.
Bu üzerimdeki baskı çok fazla.
Okay, you're putting too much pressure on yourself, and if you really like this guy, you should take it slow.
Tamam, kendine çok yükleniyorsun, Ve bu adamdan gerçekten hoşlanıyorsan, ağırdan almalısın.
I mean, it's too much pressure, this job.
Bu iş omuzlarıma çok fazla yük bindiriyor.
Doc's files said it was too much pressure for him.
Doktorun dosyasında, bunun ona fazla baskı yaptığı yazıyor.
Once you raise people's expectations, it puts too much pressure on the relationship.
İnsanların beklentilerini, bir kere yükselttin mi, ilişki üzerinde çok fazla baskı oluyor.
I caved in, it was too much peer pressure, I had to do it.
Moralim bozuktu, üzerimde çok fazla çiş baskısı vardı, mecburdum.
it's too late 1593
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104
it's too painful 30
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too much 352
it's too loud 51
it's too expensive 49
it's too cold 57
it's too easy 69
it's too early 104
it's too painful 30