It's your problem traduction Turc
771 traduction parallèle
- it's not your problem.
- bu senin problemin değil.
It's as much your problem as it is mine.
Bu benim kadar senin de sorunun.
Now I know my problem, and it's up to me to change your mind.
Şimdi problemimi biliyorum ve senin bu konudaki fikrini değiştirtmek bana bağlı.
It's possible that it may have something to do with your problem.
Sizin sorununuzla doğrudan ilişkili olabilir.
You did it, it's your problem.
Eğer sen yaptıysan, senin sorunundur.
- It's your problem.
- Benden söylemesi, bana ne.
It looks like to me that's your problem, Doctor, not mine.
Bu sizin sorununuz doktor, benim değil.
- It's no longer your problem.
- Artık senin meselen değil.
You got a $ 30 problem? It's solved. All I can say, missus, is you took your complaint to the wrong department.
Tek söyleyebileceğim, şikâyetinizi yanlış bölüme ettiğiniz.
It's more your kind of a problem than mine.
Bu kolla hiçbir şey yapamam.
Fine with me, it's your problem anyway.
Benim için tamam, bu senin problemin.
We all thank you for your interest, Edmond, but it's an equipment problem.
İlgine teşekkür ederiz Edmond, ama bu bir ekipman problemi.
- It's your problem.
- Bu senin işin ben yokum.
Mind your own business. It's my problem.
Siz kendi işinize bakın.
It's not your problem.
Kabahat senin değil.
It's your problem now.
Artık sizin sorununuz.
Besides if you do your planting 20 days earlier no matter how stormy it gets in early September it's no problem, because the rice is fully grown by then!
Ayrıca eğer 20 gün önce ekersen Eylül'de fırtınaya da yakalanman sorun olmaz pirinç çabuk yetiştiğinden hiç bir sorun da çıkmaz öyleyse!
It's obvious that you've surmised my problem, Doctor, and my compliments on your insight.
Sorunumu tahmin ettiniz Doktor. Sezginiz için tebrik ederim.
It's your problem.
Sizin sorununuz, bizim değil.
- It's your problem, Al.
- Senin problemin, Al.
The way I see it, your problem is one of emotions.
Bakış açıma göre, sorunun duygusal.
It's not easy to locate Fan Ying And it's not your problem
Fan Ying'i bulma o kadar kolay olmayacak ayrıca bu senin sorunun değil
It's your problem, because they'll court-martial you.
- Senin sorunun. - Seni askeri mahkemeye çıkarırlar.
That's your problem, isn't it?
Senin sorunun bu mu?
It's your problem.
Bu senin sorunun.
Well, it's your problem, too.
Ama senin de sorunun.
I don`t want to impose myself, but I`m sure your thesis would gain depth if it was on a man who`s at the core of the problem.
Kendimi öne çıkarmak istemem, fakat eminim ki olayın merkezindeki adamın üstünde dursaydın... tezin daha derin faydalar sağlardı.
That's your problem, and you know it.
Senin sorunun bu ve bunu biliyorsun.
Unless it's a problem, I'd like to talk to your husband.
Eger bir sorun yoksa, kocanzla görüsmek istiyorum.
Has it ever crossed your mind that it's everybody else's problem that they don't get along with you? - Why?
Seninle geçinemiyorlarsa bu onların problemidir diye aklından geçti mi hiç?
Well, that's your problem. But maybe I can advise you on the right way to go about it.
Ama size doğru hareket etmeniz için bir ipucu verebilirim.
It's not your problem, friend, let it go.
Sakin ol, dostum. Bu yavru sana göre değil.
And if it worries you, that's a problem you'd better take up with your son.
Sizi endişelendiriyorsa, oğlunuzla ilgilenseniz daha iyi olur.
- It's not your problem. I go alone.
- Bu senin problemin değil.Ben yalnız giderim.
It's your problem!
Bu bizin sorunumuz.
Beyond that, it's your problem.
Bundan ötesi senin problemin.
That's not your problem. We'll get it there.
Orası senin problemin değil.
Your condition is called hangover. It's no problem for me to give up drinking!
İçkiyi bırakmak benim için hiç sorun değil.
Anybody can fix that, no problem. - It's your face. - Face?
Bunu halledebiliriz, sorun değil.
He wrote it to a young punk with your problem... and he went on to tell this guy... he said there's many reasons for hitting the sack with an older woman.
Senin gibi sorunu olan bir sübyana yazdı ve buna devamla dedi ki dedi ki daha yaşlı bir kadınla iş pişirmek için birçok neden vardır.
Me? It's your problem.
Chie, ben ne yaptım ki?
If you haven't the guts, the courage, it's your problem.
eğer buna gücün yoksa, cesaretin, bu senin problemin.
I'm not your problem. It's the ship.
Sorun ben değilim, gemi.
It may not be your fault, dear, but it's your problem.
Senin suçun demedim ama senin sorunun. Hey, Carlos...
There's a problem with your wife. - Is it serious?
Eşinle ilgili bir sorun var.
It's not your problem anymore.
Artık senin sorunun değil.
- Maybe it's your problem.
- Belki sorun senindir.
Just tell me your problem, it's why I'm on the line.
Söyleyin kaçan kim di, bilin ki aramanıza değdi.
If you neglect your details, it's your problem, Macci.
Detayları ihmal edersen, bu senin problemin, Macci.
It's your problem and none of my business
Bu senin sorunun, beni ilgilendirmez.
Doesn't work too well with women you know, unless your talking to a female carpenter then it's perfectly all right.
Ayağı olan birine sorduğunuz sürece problem değil.
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your funeral 64
it's your turn now 40
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your funeral 64
it's your turn now 40