It already has traduction Turc
768 traduction parallèle
- It already has,
- Zaten gitmişsin bile.
- Perhaps it already has. - Unless you've pulled the thefts.
Belki de düştü, hırsız sen değilsen.
- Any more than it already has.
- Bundan fazla yanamaz.
Theoretically, it already has happened.
Teoride, oldu bile.
It doesn't matter to me that the sun has risen already.
Güneşin doğmasını bile istemiyorum.
Mom already has a burial plot, it's next to Dad.
Annemin zaten bir mezar yeri vardı, babamınkinin yanında.
It has already proved dangerous to wipe yourself off on the furniture.
Bir eşyaya ellemenin tehlikesi zaten kanıtlanmıştı.
It is our unshakeable belief in ourselves... that is our hope for the youth... to carry on the work which has been put before them in the stormy years... of the revolt of 1918 in Munich... and which is already part of the entire German nation's history.
Bu bizim size sarsılmaz inancımız... gençliğe olan umudumuz... fırtınalı yıllarda, onlardan önce planlanmış işleri başarmak için.. Münih'teki 1918 isyanının... ve tüm Alman ulusunun bir parçası olarak.
- It has already been done...
- Zaten yapıldı...
She always stands to hear here Since ten years, she has already become accustomed to it
On yıldır buna alıştı.
It has already.
Etkiledi bile.
It has already been made up.
Zaten hazırlanmıştı.
Already it has been under construction for more than half a century, and for that, there is exactly 16 miles to show.
Yapımına başlanalı şimdiden yarım yüzyıl geçmiş. O zamandan beri sadece 16 mil yapılmış.
It seems to me that considerable leniency has been given this defendant already.
Bana öyle geliyor ki bu sanık için zaten hatırı sayıIır bir indirim yapıImıştır.
The police ballistics expert has already stated... that it came from the gun found on the person of John Waldron.
Polisin balistik uzmanı kurşunun John Waldron'un üzerinde bulunan silahtan çıktığını zaten belirtmişti.
Zeena says he's already got it as good as she has.
Zeena Stan'ın şimdiden kendisi kadar iyi olduğu söylüyor.
Also please tell Mr. Stevenson... that I do not believe it was Mr. Morano... the name is spelled M-O-R-A-N-O... who betrayed us to the police... as Mr. Morano has already been arrested.
Bay Stevenson'a şunu da söyleyin. Polise bizi ihbar eden kişinin Bay Morano adı M-O-R-A-N-O şeklinde yazılıyor olduğunu düşünmüyorum çünkü Bay Morano tutuklandı.
It has already seen a lot
Bu ülke şimdiden birçok ruh gördü.
It seems like the master has already returned.
Görünüşe göre efendi döndü bile.
Why, rumour has it that already she has come between you and Peter.
Dedikodular yayıldı bile onun seninle Peter arasına girdiğine dair.
It has been two months already
Zaten iki aydır öyle.
All this has already been written in the paper. It's too easy.
Bunlar zaten gazetede yazan şeyler.
Has it already been that long?
O kadar oldu mu?
I already told your wife how it is.
Karınıza hasıl olduğunu anlattım.
A rocket having less fuel has already spent it.
Bir, roket kalkarken daha az yakıtı harcadı.
How can a jury disregard what it has already heard?
Jüri üyeleri duydukları bir şeyi nasıl göz ardı eder ki?
I suppose I should be grateful, but you should be concerned with your own life - if it has not already been lost to the poison of Sheba.
Bunun için minnettar olmalıyım, ama önce kendi hayatınla ilgilenmen gerekiyor,... tabii Sabâ kraliçesi tarafından tamamen zehirlenmediyse.
"it has already been taken care of."
"hazır olmak üzere"
Then even the enemy could notice the central troop has already landed it's too late for them to withdraw all the populace and property in the new district
Sonrasında merkezdeki askerler düşmana zaten çarpmış olacaktır. Böylece düşman yeni bölgesine.. .. çekilmekte çok geç kalmış olacaktır.
It has already been done.
Zaten yapıldı bile.
Whether it is or whether it isn't the destruction i'm talking about has already taken place.
- Oldu veya olmadı. Sözünü ettiğim yıkım çoktan gerçekleşmiş durumda.
- No, she has done it already.
- Hayır, değil. Daha önce de yaptı.
You'll have to eat it anyway, it has already been ordered.
Yine de yemek zorundasın, sipariş edildi bile.
It has already deadened large patches of the Earth's life-supporting skin.
Dünya'nın yaşam destekleyici kabuğunda şimdiden büyük, ölü yamalar görülüyor.
- No, I wouldn't even think of it. - What's more, Luciani already has a wife.
- Dahası zaten Luciani'nin bir karısı var.
- Has it already happened?
- Bir şeyler yaşadınız mı?
Whatever they do to me now, it is not half of what he has done already.
Artık bana ne yaparlarsa yapsınlar onun zaten yaptıklarının yanında hiç kalırlar.
Has it started already?
Başladı mı?
Humanity has already committed every stupidity and baseness and now it only repeats them.
İnsanlık zaten aptallığa ve alçaklığa teslim edildi ve şimdi herşey tekrar ediyor.
He already has set his sights on it... I've been told.
Zaten bunu kafasına koyduğu bana söylendi.
Has it occurred to you that there's a certain inefficiency in constantly questioning me on things you've already made up your mind about?
Üzerlerinde bir karara vardığın konularda bana soru sormak sana da fuzuli gelmiyor mu?
- Sir, can I rent that boat? - It has already been reserved.
Efendim, nereden bir tekne kiralayabilirim?
The exercise has already begun, hasn't it?
- Harekat başladı, değil mi?
Captain Kirk has already given it to us.
Kaptan Kirk zaten onu bize verdi.
It has been thousands of years already
Binlerce yıl önce...
Since they've already made an attempt at my life, and it has come to no fruition whatsoever, Yes?
Beni zaten yok etmeye çalıştıklarından artık korkacak bir şey kaldığını sanmıyorum.
And is it not important... that my company has already built a hospital and 50 miles of road?
Ve önemli şeyler değil mi, şirketim şimdiden bir hastane ve 50 mil yol yaptı?
There's no problem, Mr. Costa has already okayed it.
Bir sorun yok, Bay Costa zaten onayladı.
It has already begun!
Çoktan başladı.
It's up to you and Dunya. Dunya has already decided, and I agree with her completely.
Dunya zaten kararını verdi ve ben de tümüyle razı oldum.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu- - that strange feeling we sometimes get that we've lived through something before that what is happening now has already happened.
Bu akşam, Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz duygusu.
it already is 27
hasta la vista 47
hashtag 85
hassan 138
hastings 892
hash 52
hasty 16
hasan 47
hashimoto 23
hasil 30
hasta la vista 47
hashtag 85
hassan 138
hastings 892
hash 52
hasty 16
hasan 47
hashimoto 23
hasil 30
hasta luego 31
hashish 17
hasegawa 24
haskell 122
has a nice ring to it 23
has to be 63
hasn't he 258
has it 234
hasn't it 340
has he 284
hashish 17
hasegawa 24
haskell 122
has a nice ring to it 23
has to be 63
hasn't he 258
has it 234
hasn't it 340
has he 284