It comes with the territory traduction Turc
59 traduction parallèle
It comes with the territory.
Bu işin cilveleri.
It comes with the territory.
Durumun doğası gereği.
I know it's crazy, but it comes with the territory.
Biliyorum çılgınca, ama durum bunu gerektiriyor.
It comes with the territory.
Bu genel bir durum zaten
It comes with the territory.
- Önemli değil.
It comes with the territory.
Bu, doktorlara sık olur.
I'm just saying that... it comes with the territory People will praise us
Diyeceğim şu hükümdarlık söz konusu olduğunda halk da şükreder.
She can be tough, but it comes with the territory, right?
Sert olabilir, ama her işin olumsuzlukları var değil mi?
It comes with the territory?
Şöhretin bedeli mi?
Okay, so I guess it comes with the territory?
Galiba bunun alanla ilgisi var.
Don't worry, it comes with the territory.
Üzülmeyin, bu da işimin bir parçası.
I'm the Director now, it comes with the territory.
Artık müdürüm bazı şeyleri kabullenmem lazım.
Ah, you men are gonna attend those events, it comes with the territory.
Onlara gideceksiniz. İşin bir gereği de bu.
Hank, I know you're busy. It comes with the territory.
Biliyorum meşgulsün Bu işinin bir parçası.
Well, you know, it comes with the territory.
Bilirsin işte, tanınmış olmanın etkileri bunlar.
It comes with the territory.
İkisi at başı beraber gider.
It comes with the territory.
Bu karşı konulmaz bir şey..
It comes with the territory.
Bunlar ülkeyle beraber anılan şeyler.
It comes with the territory.
Bunun da bir bedeli olur.
It's spring break. It comes with the territory.
Bahar tatilinde oluyor öyle şeyler.
It comes with the territory.
Bu, işimin ayrılmaz bir parçası.
It comes with the territory.
Böyle durumlarda doğaldır.
And it comes with the territory.
İçlerinde var bu yani.
It comes with the territory.
Bunun olması kaçınılmaz.
It comes with the territory.
Gönüllü olmak ile başlar.
It comes with the territory.
Özelime girdiler.
My point is it comes with the territory.
Demek istediğim, bunlar işimizin bir parçası.
It comes with the territory
Bölgeyle birlikte geliyor.
Being hounded by the press isn't nice but it comes with the territory.
Basının insanı yerden yere vurması hoş bir şey değil ama bu işin bir parçası.
It comes with the territory.
Bu işin olmazsa olmazi.
But when you join the force, it comes with the territory.
Polis olmaya karar verdiğinde bunu kabul ediyorsun.
For a scavenger, it comes with the territory.
Leş yiyicilerde bu durum olmazsa olmaz bir şeydir.
It comes with the territory when you're robbing people at gunpoint.
İnsanları silah zoruyla soyarsanız olacağı bu.
It comes with the territory.
Burası benim alanım.
- I suppose it comes with the territory.
- Sanırım buralarda böyle oluyor.
Well, nobody's ever really ready, but, it kind of comes with the territory.
Şey, hiç kimse gerçekte hazır olmaz ama hayat böyle.
I guess it just comes with the territory.
Sanırım burada yaşayınca oluyor bunlar hep.
It kind of comes with the territory.
Bu da onunla birlikte geliyor zaten.
It kind of comes with the territory, you know?
Bu konumla birlikte geliyor. Biliyorsun.
When you're lucky enough to be a celebrity and you've really got it like we do it just comes with the territory.
Aynı şu an bizim olduğumuz gibi ünlü olma şansı elde edince böyle bir bedeli de oluyor.
It comes with the territory.
Bu da yanında geliyor.
It comes with the territory.
Bu olayın bir parçası.
It just comes with the territory.
Bölgeden kaynaklanan bir şey.
It kind of comes with the territory.
Onunla birlikte geliyor o da.
I mean, it just comes with the territory, you know.
Bilirsin, bu çevreyle de alakalı bir mevzu.
I struggled with it, but, you know, divorce comes with the territory now.
Onunla çok mücadele ettim, ama biliyorsunuz boşanmak bu durumun ayrılmaz parçası oluyor.
That comes with the territory and it would be naive, not to expect that.
Bölgesiyle birlikte gelen. Ve bunun olmamasını beklemek çok naif bir davranış.
It comes with the territory.
- Bu işmizin gerçekleri.
When you're a Noshimuri, it, uh, sort of comes with the territory.
Noshimuri'ysen bu işin bir cilvesi.
When we think about entering new, unchartered territory, it always comes with the idea that we forge ahead.
Yeni, keşfedilmemiş bir böIgeye girdiğimiz zaman düşündüğümüz hep bir sonraki adım olur.
It just comes with the territory.
Sınırlarıyla birlikte geliyor