It doesn't matter anymore traduction Turc
239 traduction parallèle
It doesn't matter anymore.
- Unut gitsin! Artık bir önemi yok.
We could be evicted any day now. I guess it doesn't matter anymore.
Yakında evi boşaltırlar, ama artık bunun pek önemi yok.
It just doesn't matter anymore.
Artık fark etmez.
I don't know what they want with you... but it doesn't matter now... because... you're not here anymore.
Senden ne istediklerini bilmiyorum. Ama önemi yok, çünkü sen artık burada değilsin.
Now it doesn't matter anymore if it is war or peace on earth.
Savaş şimdi artık önemli değil ya da yeryüzündeki barış!
It doesn't matter anymore whether you believe me.
Bana inanıp inanmamanın bir önemi yok artık.
It doesn't matter anymore.
Ne önemi var ki.
Whoever they were, it doesn't matter anymore.
Her kim oldukları artık önemli değil.
Anyhow, it doesn't matter anymore.
Nasılsa artık önemi yok.
It doesn't matter anymore because we're done, Richard.
Artık bir önemi yok çünkü bitti, Richard.
It doesn't matter anymore
Ne önemi varki artık!
Now that he's dead it doesn't matter anymore.
Ama madem ki öldü artık bir önemi yok.
It doesn't matter anymore.
Artık önemi yok.
It doesn't matter anymore.
Artık hiçbir önemi yok.
It doesn't matter anymore.
- Artık önemi yok.
Yes, but it doesn't matter anymore
Evet, ama artık bir önemi yok.
Yes. But it doesn't matter anymore
Evet ama artık önemi yok.
Bob... it doesn't matter anymore.
- Bob.. Artık önemli değil.
It doesn't matter anymore...
Artık önemi yok...
It doesn't matter anymore.
Artık bir önemi kalmadı.
It doesn't matter anymore.
Artık önemli değil.
But it doesn't matter anymore.
Benim tüm istediğim şarkılarımla insanları etkilemekti.
Because it doesn't matter anymore, see?
Çünkü artık önemi kalmadı. Bak.
I was sworn not to tell, but it doesn't matter anymore.
Söylememek için yemin etmiştim. Ama artık yeminin kıymeti yok.
It doesn't matter anymore.
Artık bunun önemi yok. - Niçin?
- It doesn't matter anymore.
Artık önemli değil.
- It doesn't matter anymore.
- Bu artık sorun değil.
I mean, we're not even seeing each other anymore so it doesn't matter.
Yani demek istiyorum ki, artık beraber bile değiliz o yüzden gerçekten önemli değil.
Lady... It just doesn't matter anymore.
Bayan... sadece bu artık önemli değil.
It doesn't matter anymore anyway.
Nasıl olsa hiçbir anlamı kalmadı.
It doesn't matter anymore.
Artık bir önemi yok.
I finally got what I wanted, but it doesn't matter anymore.
En sonunda istediğimi aldım ama artık bunun önemi yok.
Anyway, it doesn't matter to me anymore. I'm quitting.
Herneyse, benim için artık pek farketmiyor.
It doesn't matter to me anymore.
Artık benim için fark etmiyor.
I know, it's like it doesn't matter anymore.
Biliyorum, sanki hiç önemsemiyorlar.
It doesn't matter anymore anyway.
Hiç umurumda değil.
It doesn't matter anymore.
Artık bunun bir önemi kalmadı.
But it doesn't matter anymore, Because you moved out.
Ama artık önemi yok, çünkü evden taşındın.
Doesn't matter anymore if it is.
Olsa da artık önemi yok.
It doesn't matter anymore.
Bu artık önemli değil.
It doesn't even matter anymore.
Bu artık önemli değil.
It doesn't matter anymore.
Bunun bir önemi yok.
But it doesn't matter anymore.
Olsun, artık önemli değil.
It doesn't matter anymore
Beni daha fazla ilgilendirmiyor.
It doesn't matter what you think anymore, Victor.
Ne düşündüğün artık hiç önemli değil, Victor.
You need to know that I can look back and see every horrible thing you've ever done as Angelus, and it doesn't matter anymore because when I'm with you, all I feel is the good you've done as Angel.
Geriye dönüp baktığımda Angelus olarak yaptığın bütün o korkunç şeylerin artık hiçbir önemi olmadığını bilmeni isterim çünkü seninleyken tek hissettiğim, Angel'ken yaptığın iyilikler.
No. Wolfram and Hart did, but it doesn't matter anymore.
Hayır, Wolfram and Hart isterdi, ama artık bir önemi yok.
I guess the good news is it doesn't matter anymore.
İyi haber şu ki artık bunun bir önemi yok.
I mean, it doesn't matter anymore.
Yani, artık bir önemi yok.
- It really doesn't matter anymore.
- Artık gerçekten de bir önemi yok.
It doesn't matter anymore, the main thing is that he found someone to take him shopping.
Artık bir önemi yok önemli olan onu alışverişe götürecek birini bulmuş olması. Yani İsrail'e gelme nedeniniz bu değil miydi?
it doesn't matter 3827
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71