It happened a long time ago traduction Turc
75 traduction parallèle
It happened a long time ago.
Uzun zaman önce oldu.
It happened a long time ago, when I was a kid.
Bu çok uzun zaman önce ben küçükken oldu. Oh.
It happened a long time ago, I'm an old man.
Uzun zaman oldu, sen de biliyorsun. Ben yaşlıyım.
It happened a long time ago.
Uzun zaman önceydi o.
This is it, but it happened a long time ago.
Böyle bir şey var, fakat bu çok uzun zaman önce olmuş.
Dad, it happened a long time ago.
Uzun zaman önce olmuş.
It happened a long time ago.
Çok uzun zaman önce oldu.
It happened a long time ago, before I considered myself to be a part of your crew.
Mürettebatınızın bir parçası olmayı göz önünde bulundurmadan çok önce olmuştu.
No. It looks like it happened a long time ago.
hayır bu uzun zaman önce olmuş gibi görünüyor.
It happened a long time ago... before he became a priest.
Çok uzun zaman önce olmuştu..... rahip olmadan önce.
It happened a long time ago.
Uzun zaman oldu.
It happened a long time ago
Uzun zaman oldu.
Like it happened a long time ago or something.
Sanki uzun zaman önce olmuş bir şey gibi.
Unless it happened a long time ago.
Çok uzun zaman önce olmamışsa.
Well, it happened a long time ago.
Bu uzun zaman önceydi.
No, I didn't tell you because it happened a long time ago and it didn't mean anything.
Hayır, söylemedim çünkü çok uzun zaman evvel olmuştu ve benim için bir şey ifade etmiyordu.
It happened a long time ago when I didn't even exist yet.
Uzun zaman önce olmuş, hatta ben henüz dünyaya gelmemişken.
Look, you guys, whatever happened between you, it happened a long time ago.
Bakın millet aranızda ne olduysa, üzerinden çok zaman geçti.
Ricky, it happened a long time ago, but it's the one thing I can clearly remember.
Ricky, bu uzun zaman önce oldu fakat olayı tüm çıplaklığıyla hatırlıyorum.
There was... Well, it happened a long time ago, In college,
Bir şey var... şey, uzun zaman önce oldu, üniversitedeyken, ama sana anlatmadım.
It happened a long time ago.
Uzun bir süre önceydi.
It happened a long time ago.
Bu çok uzun bir zaman önceydi.
It happened a long time ago.
Uzun zaman önce olmuş.
We didn't say anything, because it happened a long time ago.
Bir şey söylemedik çünkü uzun zaman önce oldu.
It happened back a long time ago, and it wasn't pretty.
Uzun süre önce meydana geldi ve hiç hoş bir olay değildi.
It's as if you're living something that happened a long time ago.
Sanki uzun zaman önce yaşadığın bir şeyi tekrar yaşıyormuşsun gibi.
It was because that happened a long time ago in Burma.
Uzun zaman önce Burma'da gerçekleşen bir şey yüzünden öldü.
It's about somethin that happened a long time ago, before you was even born.
Bu uzun zaman önce belki sen daha doğmadan önce olan bir şeyle ilgili.
Maybe it should have happened a long time ago.
Belki bu uzun zaman önce olmalıydı.
It's as if I'm searching for so many things..... that happened to me a long time ago.
Sanki uzun zaman önce başıma gelen birçok şeyi arıyorum.
It happened in the summer of 1959 a long time ago but only if you measure it in terms of years.
Bu olay, 1959 yazındaydı. Çok uzun zaman önce... ama tabii yıllarla ölçecek olursanız.
What happened, Mr Weingartner? It was a long time ago.
- Ne oldu, Bay Weingartner?
Maybe it was the opening of a war that should have happened a long time ago.
- Belki o uzun zaman önce olması gereken bir savaşın açılışıydı.
Well it looks like this happened a long time ago.
Çok uzun zaman önce olmuş gibi duruyor.
It happened... a long time ago.
Bu olay uzun süre önce olmuş.
And I mean it was a long time ago and... you know, nothing really happened.
Yani bu çok uzun zaman önceydi bilirsin, pek bir şey olmadı.
Whoever did this, it should've happened a long time ago.
Kim yaptıysa, uzun zaman önce yapılması gerekirdi.
Well, I dreamt it, but it was more of a memory, something that happened a long time ago.
Rüyamda gördüm ama daha çok bir anı gibiydi. Uzun zaman önce olan bir şey.
It would have happened a long time ago if they weren't so greedy.
Bu kadar aç gözlü olmasalar, uzun zaman önce ortaklık yapılırdı.
He could remember lifting the gun that Jesse had given him and then it was Good Friday and he was reading about the funeral proceedings as if they'd happened a long time ago.
Jesse'nin kendisine verdiği silahı kaldırdığını hatırlıyordu. Bir sonra hatırladığı ise cuma günü cenaze merasimini, sanki çok uzun zaman önce olmuş gibi gazeteden okumasıydı.
It already happened a long time ago.
Zaten seneler önce olmuş bitmiş bir olay.
But no matter how it happened, a long time ago, in the town my grandfather lived in, Hachi appeared at the train station, and that's where their story began.
Her nasıl olduysa Hachi uzun zaman önce büyükbabamın yaşadığı kasabada bir tren istasyonunda ortaya çıkmış ve hikâyeleri böyle başlamış.
I mean, it happened such a long time ago.
Yani, üzerinden uzun zaman geçmiş.
You know our brains are programed to think that geology is something that happened a long time ago or it will happen a long time in the future.
Zihinlerimiz jeolojik yapının çok eski zamanda meydana geldiğini ya da çok uzak bir gelecekte değişebileceğini düşünmeye programlı.
Look, it was a long time ago, it was before we were married and as soon as it happened I realized it was a mistake.
Uzun zaman önce biz evlenmeden önceydi ve olur olmaz bunun bir hata olduğunun farkına vardım.
It all happened a long time ago and we've moved past it.
Hepsi uzun zaman önceydi ve hepimiz bunları aştık.
It was a long time ago. Do you recall what happened?
- Ne olduğunu hatırlıyor musun?
It's been such a long time ago, I barely remember what happened.
Üstünden epey zaman geçti, ne olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyorum.
You know, I know it was a long time ago, but what happened?
Biliyorum, çok eskide kaldı ama... ne oldu? Gerçekten.
- It's fine, happened a long time ago.
- Sorun değil. Üzerinden çok zaman geçti.
Besides, it all happened a long time ago.
Ayrıca bunların hepsi çok eskidendi.