It is good to see you traduction Turc
426 traduction parallèle
It is good to see you, Maj. Strasser.
Sizi görmek ne güzel, Binbaşı Strasser.
It is good to see you again.
- Seni görmek güzel.
Well, it is good to see you.
Yani, seni görmek güzel.
James, it is good to see you.
Seni görmek güzel.
Monsieur Danvers, it is good to see you back once more.
Bay Denvers sizi tekrar görmek ne güzel.
It is good to see you again.
Yeniden görüşmemiz ne iyi oldu.
It is good to see you.
Seni görmek güzel.
It is good to see you, Jenny Hayden.
Seni görmek güzel Jenny Hayden.
It is good to see you, my friend.
Seni gördüğüme sevindim, dostum.
You still won't be able to see it no matter how good your sight is.
Yine de senin görebileceğin bir şey değil.
- Oh, boy, is it good to see you!
- Seni görmek de çok güzel.
Well, I guess we're all having a swell time and it sure is good to see all you gents with your molls here.
Sanırım herkes çok güzel vakit geçiriyor. Bütün beyleri yanlarında sevgilileriyle görmek de güzel.
Oh, how good it is to see you again.
Sizi yeniden görmek ne saadet!
- It sure is good to see you.
- Seni gördüğüme sevindim.
It sure is good to see you.
Sizi görmek gerçekten çok güzeldi.
It sure is good to see you all again... but we'll get sociable a little bit later.
Hepinizi tekrar görmek çok güzel. Sohbete biraz sonra devam ederiz.
Oh, you don't know how good it is to see you again.
Seni tekrardan görmek çok güzel.
It is so good to see you home.
Sizi evde görmek ne güzel.
- It sure is good to see you again, Angie.
- Seni tekrar görmek çok güzel, Angie.
Axel, it is so good to see you again.
Axel, seni tekrar görmek çok hoş.
It's good to see you. I-I'm flying East on business tonight.
Bu gece iş için... doğuya uçuyorum.
How good it is to see you again.
Seni yeniden görmek çok güzel.
It is very good to see you here.
Sizi burada görmek çok güzel.
It is good to see you!
Seni görmek çok güzel!
By golly, Cole, it sure is good to see you.
Vay canına, Cole, seni görmek çok güzel.
If you only knew how good it is to see you.
Keşke sizi görmenin ne kadar güzel olduğunu bilebilseniz.
Mace, I ain't had a chance to tell you, but it sure is real good to see you again.
Mace, söylemeye fırsatım olmadı ama seni gördüğüme çok sevindim.
Boy, is it good to see you!
Seni görmek çok güzel!
Buddy, it sure is good to see you.
Dostum, seni gördüğüme sevindim.
You see how good it is to have a piano?
Bir piyanonun olması ne kadar güzel, görüyor musun?
It sure is good to see you, son.
Seni gördüğüme çok sevindim oğlum.
It's a good thing your poor mother is not alive... to see what has become of you.
İyi ki annen ne hale geldiğini görecek kadar yaşamadı.
Why, Nick, how good it is to see you.
Nick, seni görmek ne güzel.
- I can't say how good it is to see you.
- Seni görmek ne güzel anlatamam.
Lillian, how good it is to see you.
Lillian, seni gördüğüme çok sevindim.
I can't tell you how good it is to see that you are still alive.
Hayatta olduğunu görmenin ne mutlu edici olduğunu tahmin edemezsin.
For you, it's good, I'm going to see how bad it is for me.
Sizin için, iyi. Benim için ise ne kadar kötü olduğuna, gidip bakacağım.
But when men who aren't actually there have intercourse with you, it is time to see a good psychiatrist.
Ama gerçekte olmayan adamlar seninle ilişkiye girerse, iyi bir psikiyatriste gitmenin zamanın gelmiştir.
- It is so good to see you.
- Seni görmek çok güzel.
Oh, it is so good to see you!
Seni görmek ne kadar güzel!
Miss Celie, it sure is good to see you.
Bayan Celie, sizi görmek ne kadar güzel.
- Hello, Abbie. It's good to see you again. - How you doing, Sydney?
NasıIsın Sidney?
Boy, is it good to see you.
Güzelim, seni görmek güzel!
It sure is good to see you, sir.
Sizi görmek ne güzel efendim.
Really, it is so good to see you.
Gerçekten çok güzel.
It is very good of you to see me at the weekend.
Hafta sonunda benimle görüşmeniz büyük incelik.
My dear Chief Inspector, it is so good to see you.
Baş Müfettiş, sizi görmek ne güzel!
It is... good to see you again.
Seni... yeniden görmek güzel.
I think you are on this trail, and it is good to see.
Bu yolda olduğunu düşünüyorum, ve bunu görmek sevindirici.
How good it is to see you!
Sizi görmek ne hoş!
It is awful good of you to see us, Reese.
Bizi kabul etmen çok ince Reese.