English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It lasted

It lasted traduction Turc

606 traduction parallèle
It lasted so short a time.
O kadar kısa sürdü ki.
Well, it was fun while it lasted, Mac.
Devam ederken eğlenceliydi, Mac.
It lasted 17 days.
Bu şekilde 17 gün geçti.
I mean, while it lasted.
Yani, devam ettiği sürece.
You see after the war, I don't forget, it lasted 100 years thousands of us went from door to door asking for honest work and we were whipped for begging.
Pek ala da oluyor. Görüyorsun savaştan sonra, hiç unutmam, 100 yıl sürmüştü aramızdan bin kişi, kapı kapı dolaşıp namuslu işler istedik ve dilenmek için kırbaçlandık.
Well it was a good show while it lasted.
Peki süreci sïrasïnda harika bir sovdu.
As the saying goes, "It was fun while it lasted."
Ne derler? "Birlikte iyi günlerimiz oldu."
Well, it was nice while it lasted.
Kısa sürdü, ama güzeldi.
It was all a game I made up, of course, sort of a dream game, but it was a very real while it lasted, and he stopped coming suddenly.
Hepsi uydurduğum bir oyundu elbette. Bir çeşit rüya oyunu. Ama devam ederken çok gerçekçiydi.
That lasted for a long time. It lasted until that day I rode into town.
Kasabaya indiğim o güne kadar da böyle devam etti.
The last time we had one of these, it lasted 11 days.
En sonuncusu 11 gün sürmüştü.
It lasted seven months.
Yedi ay sürdü.
But admit that we had fun while it lasted.
Birlikte olduğumuz zamanlar mutluyduk, en azından bunu inkar etme.
You know, as short as it lasted, it was like being blessed for a lifetime.
Kısa da sürse, bir ömre bedeldi Brownie.
- It lasted a whole year.
- Bir yıl boyunca sürmüş.
- And while it lasted, it was beautiful.
- Bitene kadar, güzeldi.
- Yeah, while it lasted.
- Evet, bitene kadar.
( Fenton ) It was great while it lasted.
- Her şey harikaydı. - Gidin buradan.
Of course, it lasted only during Christmas.
Elbette bu sadece Noel dönemi içindi.
That storm lost us considerable time while it lasted.
Fırtına bize devam ettiği süre içinde çok zaman kaybettirdi.
A children's club. It lasted two months.
Çocuklar kulübü.İki ayda bitti.
It was good while it lasted.
İlişkimiz iyiydi ama artık bitti.
Well, it was good while it lasted.
Devam ettiği sürece güzeldi.
It lasted so long, I stopped counting.
Çok uzun sürdü, saymayı bıraktım.
It lasted 6 months.
Altı ay sürdü.
It lasted two weeks.
... 15 günlük bir mutluluk.
It lasted two days and two nights.
İki gün iki gece boyunca devam etti.
I felt I'd be punished if it lasted.
Bir gün gelecek Tanrı beni cezalandıracaktı.
It lasted about ten minutes.
Yaklaşık on dakika sürdü.
It lasted four hours while the crowd goggled and Casanova at an upper window felt under the skirts of the ladies watching.
Kalabalığın dehşetten faltaşı gibi açılmış gözleri önünde tam dört saat sürmüştü. Hatta Casanova da, üst pencerelerden birinde, olayı izleyen hanımların eteklerinin altında kendinden geçiyordu o sırada.
Well, sir, it was a pleasure while it lasted.
Elveda, tanışmak bir zevkti.
It lasted for a long time, but...
Uzun süre devam etti, ama...
It lasted...
Ne kadar...
If I had that much money and had a business I guess I'd just live high on the hog for as long as it lasted.
Bu kadar çok param ve işim olsaydı zannederim sürdürebildiğim kadar aç gözlü yaşardım.
That silver has lasted for 200 years and it's going to last for 200 more.
Bu gümüş iki-yüz yıllık ve iki-yüz yıl daha kullanılmalı.
It only lasted for a moment, but I could've sworn I saw it.
Sadece bir dakika sürdü ama gördüğüme yemin edebilirim.
It's a wonder he lasted till Cassino.
Cassino'ya kadar dayanması bir mucizeydi.
It's lasted 20 years.
20 yıl olmuş.
It only lasted a moment, but I saw it so clearly.
Bir anlık bir şeydi, ama açıkça gördüm.
It's a miracle His Excellency has lasted this long.
Ekselanslarının yaşaması bir mucize.
If only it could have lasted longer.
Keşke devam edebilseydi.
And it wasn't money he was after any more than glory, because the glory only lasted until the next race.
Ve peşinden koştuğu ne para ne de zaferdi. Çünkü zafer sadece bir sonraki yarışa dek kalır.
It is a walk that has lasted a long time.
Bu, uzun sürmüş bir yürüyüştür.
It wouldn't have lasted, it's all for the best
Sonsuza kadar süremezdi zaten. Bitmesi lazımdı.
But it never lasted.
Fakat hiç sürmedi.
Well, it's lasted two hours.
İki saat sürer.
And it lasted a long time...
Evet.
- It never lasted all night before.
- Hiç bir gece sürmemişti.
It could have lasted, but the boss was jealous of me.
Herşey güzel gidiyordu ama patronum beni kıskandı.
It only lasted a few weeks.
Zaafım var.
Wait, there was this Hungarian, but I swear to you it only lasted a week.
Dur, şu Macar vardı bir de ama yemin ederim sadece bir hafta sürdü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]