English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It notes

It notes traduction Turc

647 traduction parallèle
I hope you didn't mind my asking for it in pound notes.
Umarım paramı sterlin olarak almamın bir mahsuru yoktur.
It'll be easier for me to take notes.
Oturarak not almak daha kolay olacak da.
He'd drawn notes for huge sums for it.
Borç batağı büyük meblağlara ulaşmış.
- I very much doubt it. - Wait, I have smaller notes. Here, underneath.
Bekle, daha küçük banknotlar da var.
You'll have it ready in " mille notes tomorrow.
Yarın binlik banknotlarla hatırlayın.
Confidentially, Mr. Holmes, such a move was discussed but replacing all the five pound notes in circulation would be such a herculean task that nothing's been done about it as yet.
Gizli olarak, Bay Holmes, böyle bir hareket tartışıldı fakat dolaşımdaki bütün beş sterlinlik banknotları değiştirmek üstesinden gelinmesi olanaksız bir iş olacaktı. Bu güne kadar da bu konuda hiçbir şey yapılmadı.
There was no way of stopping or changing it. He couldn't see anything but notes and couldn't hear anything but his trumpet.
# Notalardan başka bir şey görmüyor, trompetinden başka bir şey duymuyordu.
Dr Fulton has made no record of it, and nothing in his notes tells us what it is.
Doktor Fulton bunu kaydetmemişti ve notlarında da yazmıyordu.
I want it in 10,000-franc notes.
Parayı 10,000'lik banknotlar hâlinde istiyorum.
I even wrote her two anonymous notes offering to sell it back.
Onu karıma geri satmak için iki imzasız not bile gönderdim.
And I wrote those two blackmail notes and I kept Mr. Halliday's letter and planted it on the body.
İki şantaj notunu da ben yazmışım. Bay Halliday'in mektubunu saklayıp onu cesedin cebine koymuşum.
The next morning, she showed me the money just as it is now, all in £ 1 notes.
Ertesi sabah bana parayı gösterdi, hepsi 1 sterlinlik banknotlar halindeydi.
Do you want it in gold or notes?
Paranı altın olarak mı, banknot olarak mı istersin?
A melody can have the same notes, but suddenly it's a different song.
Melodinin notaları aynı, ama birdenbire farklı bir şarkı oluverdi.
It was mentioned in these research notes.
Bu araştırma notlarında bahsedilmiş.
Only that Professor Harrington referred to it in his notes.
Profesör Harrington notlarında atıfta bulunmuş sadece.
It's just the notes for tonight's speech, hon.
Bu sadece bu gecenin konuşması için notlar.
All of my notes about its creation... and how I thought it could be controlled... were destroyed.
Bunun yaratılmasına dair bütün notlarım nasıl kontrol edebileceğime ait yazdıklarımın hepsi yok edilmişti.
Did he leave any notes on how he wanted to do it?
Kitabı nasıl yapmak istediğine dair herhangi bir not bıraktı mı?
IT COULD SIMPLY BE THAT THE DREAMS CONFORMED TO THE NOTES,
Rüyalar notlarınıza göre gerçekleşmiştir.
He'd be there taking notes and pictures, and I'm sure good came of it... for some people.
Orada not alıp, resim çekiyor olurdu. Bu sayede bazılarına iyiliği dokunmuştur.
What do notes have to do with it?
Bir fıkrin var mı?
You play it right to the end, and when the notes are finished, and they die out, there's only silence.
Avcı resimdeki bu küçük dairenin sağ tarafında. Duvarda, o sol tarafta.
- It's his notes.
- Bu onun.
It's got notes of everywhere we've been to.
Gittiğimiz her yerin notları bunun içinde.
You can use it to make notes during your lectures.
Konferansların sırasında not tutmak için kullanabilirsin.
Well, uh, I wrote this novel, and I was just wondering if Charlie would read it and give me some notes, let me know if I'm on the right track.
Eğer Charlie okur ve bana fikrini söylerse... - doğru yolda olup olmadığımı bilebilirim. - Kaç yaşındasın sen?
The notes indicate that it doesn't become acute for a month or so.
Notlar, bir ay kadar bir süre, hastalığın ciddileşmediğini gösteriyor.
It was about renewing the notes
Senet taksitleri hakkında görüşecekti.
Indeed. Right now, it contains over half a million francs in securities, plus the bank notes.
Gerçekte, şu anda, yarım milyon franklık hisse senedi, ve de nakit para var.
It's this damn cigar that's making me play wrong notes. Now...
Şu sıçtığımın sigarası yüzünden yanlış nota basıyorum.
The left hand plays the notes written down... but the right hand catches consonances and dissonances to it.
Sol el yazılı notaları çalarken sağ el notaya uyum ve uyumsuzluklar yaratır.
Musical notes? You mean, it's nothing but a song?
Yani şarkı dışında bir şey değil mi?
While you're thinking it over, maybe you'd like to type up my notes.
Sen bir şeyler düşünürken, belki notlarımı temize çekmeye hayır demezsin.
It's his notes about this book.
Kitap hakkındaki notları.
But it was you who sent me those notes.
Ancak o notları gönderen kişi sensin.
I thought it might be something like that, so on the way over I made some notes.
Ona benzer bir şeyler olduğunu sanmıştım, bu nedenle yolda gelirken bazı notlar aldım.
And this involved an advance of some three-quarters of a million dollars... and he had notes, memos and manuscripts in what he claimed... was Hughes's own handwriting to prove it.
Ve bu da 750000 $ peşinat demek... ve Hughes'un bunları bildirdiğine dair kendi yazısıyla... notlar ve bildirileri ile kanıtlanabilirler.
It's all written down in the notes.
Hepsi notlarda yazılı!
- No. Then send it before four as I have promissory notes to pay today.
Bugün ödenecek senetlerim var, saat dörtten önce gönder o zaman.
How would you like it : In coins or notes?
Bozuk mu istersin, bütün mü istersin?
You want to look at the notes on it?
Bunla ilgili notlara bakmak ister misin?
He said it. I've got it in my notes.
Öyle dedi. Notlarıma yazdım.
Because we have it in the notes from the conversation we had on the phone.
Çünkü seninle yaptığımız telefon konuşmasını not aldık.
Could you make it all in one thousand lira notes?
Bin kağıda hepsini gerçekleştirebilir misin?
They can't say if it's worse until they've seen my case notes.
- Daha kötüleşti mi bilemiyorlar. - Bugün Dom'a gidecek miyiz? Eski sonuçlar ellerinde yok.
It's an unremarkable case, according to the notes.
Notlara göre dikkate değer bir hasta değil.
He left no notes, but it was obvious he assumed responsibility.
Geride bir not bırakmamıştı ama bu olaydan kendisini sorumlu tuttuğu apaçıktı.
It'll be four notes.
4 bin yen.
It was the notes that made you finally realise.
Notlardan farkettiniz.
'It says that alcohol is a colourless volatile liquid'formed by the fermentation of sugars,'and also notes its intoxicating effect'on certain carbon-based lifeforms.
Alkol, şekerlerin mayalanmasından yapılmış renksiz, uçucu bir sıvıdır. Ayrıca, belirli karbon tabanlı yaşam formları için keyif verici etkisinden bahseder.
notes 105

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]