English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It should have been you

It should have been you traduction Turc

211 traduction parallèle
You've told me there's already someone who knows... but do you realise that it should have been you instead of Carroll?
Bana demiştin ki ; zaten bilen birisi... Caroll değil de öldürülenin sen olabileceğinin farkında mısın?
It should have been you two.
Siz ikiniz ölmeliydiniz.
It should have been you, Gordon.
Onun yerinde sen olmalıydın Gordon.
It should have been you up there.
Orada sen olmalıydın.
If it was anyone, it should have been you to forgive... Kyung-ah.
Eğer biri yapacaksa, Özür dilemesi gereken sen olmalıydın. ... Kyung-ah.
- It should have been you.
- O sen olmalıydın.
It says right here on your work slips, you should have been here last night.
Kağıtlarınıza bakılırsa dün gece burada olacaktınız.
Do you know that if it hadn't been for that postal address you so thoughtfully wrote down... I don't know what I should have done.
Biliyor musun, şu senin dalgınlıkla yazdığın adres olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.
It's the left you should have been watching.
Soluna dikkat edecektin.
Maybe I wasn't around a lot of times I should have been but I guarantee you that I'm gonna spend all the time I have off duty making it up to you.
Belki, olmam gerektiği kadar yanında olamadım ama sana söz veriyorum ki, bundan böyle izinli olduğum her anımı bunu telafi etmekle geçireceğim.
If I'd done what I should have... If I'd been half smart, I never would've let you see it.
Yeteri kadar zeki olsaydım bunu görmene asla izin vermezdim.
BEFORE YOU SPEAK, MRS. WILBERFORCE, HAS IT OCCURRED TO YOU TO WONDER... WHY FIVE SUCH MEN AS OURSELVES SHOULD HAVE BEEN DRIVEN TO THIS?
Lafınıza başlamadan önce Bayan Wilberforce, bizim gibi 5 tane adamın böyle bir duruma neden sürüklenebileceğini hiç merak ettiniz mi?
It should have been me, but you can't change things by wishing.
Benim başıma gelseydi, pişmanlık duyarak olanları değiştiremezsin.
Don't you think it a trifle coincidental that she should have been murdered so soon after making that statement?
Cinayetten bahsettikten bu kadar kısa süre sonra öldürülmesi tesadüf değil herhalde?
It's morning already, and you should have been in the shop already!
Sabah oldu, ve sen çoktan dükkanda olmalıydın!
That tarpaulin should have been rolled back 50 feet and it's gonna cost you $ 20,000 per foot!
Basit bir ihmal meselesi. O muşambanın 7,8 metre geride olması gerekiyordu. Her bir santimi size 20 bin dolara patlayacak!
God bless them to you. It should have been difficult to you to give birth to the prickly ones.
Hepsini Allah bağışlasın ama, o dikenlileri zor doğurmuşsundur yani.
It should have been you who died, not Germanicus!
Ne işe yararsın sen?
You should consider yourselves highly honoured to have been chosen to perform it.
Bu göreve seçildiğiniz için her birinizin onur duyması gerekir.
You are a rogue you should appreciate that if it weren't for me you'd have been a pile of bones by now
Kıskançsın. Neredeyse ölmekten kurtardım seni sen de böyle ödüyorsun borcunu bana.
Oh, you think my guys and I have been taking money from some fruit peddlers... and you expect that I should pay it back.
Adamlarım ve benim bazı seyyar satıcıların parasını aldığımızı ve geri ödemem gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
He should've known that you'd have been with a woman who thinks Candide is a toenail polish. I just can't believe it.
Senin geceyi, dünya gündeminin tırnak cilası olduğunu sanan bir kadınla geçirdiğini tahmin etmesi gerekirdi.
It should have been housed in a, you know, atmospheric receptacle like this.
Bunu gibi bir atmosferik havuzda muhafaza edilmeliydi.
Well, dear, maybe if you didn't insist on putting your picture on the coin. Who should it have been, yours?
Vaz geç.
So, for example, if you think the trousers that I wear in sketch A should have been worn by Stephen in sketch G, for example, then just write it down.
Mesela A Skeci'nde giydiğim pantolonları G Skeci'nde Stephen'ın giymesi gerek derseniz öyle yazın.
But if you did... it should have been special.
Ama yapmışsan özel olmalıdır.
You should have been there. It was beautiful.
Sen de orada olmalıydın, çok güzeldi.
It should have been me in jail, not you.
Hapiste olması gereken bendim, sen değil.
Like - Like paint on a palette. It's you who should have been working, you who should have been using them... doing real work.
Paletteki boyalar gibidir gerçek dünyanı hangi renge boyayacağını sen seçersin.
But you should be aware that because we are incapable of scanning beyond the force field, we will have no way of communicating with whoever transports inside it, nor will we be able to verify that the transport has been successfully completed.
Ama, şu anda güç alanının ötesini tarayabilme kapasitemizin olmadığını, bilmelisiniz, içeriye ışınlayacağımız kişi ile haberleşme imkanımız olmayacak, yada içeriye onu başarılı bir şekilde ışınladığımızdan haberimiz olamayacak.
Now you may feel it should have been
Artık bunun gönüllü olduğunu
You've not told me they're pleased, and if they had been, I should have had some sign of it.
- Memnun olduklarını söylemedin. Ve eğer olsalardı mutlaka... bir işaret görürdüm.
You should have been there Leyla It was a lot of laugh
Orada olmalıydın, Leyla. Çok komikti.
You know as well as I do that you should have been more careful... you should have seen that the barrier was unstable when you scanned it.
Sen de benim kadar biliyorsun Bu daha dikkatli olmalıydın... Tarama yaptığın zaman
You can't think how it cuts him to the heart to have to lay off his workers, and he... and he's so angry since he heard that Osborne has been borrowing money against his expectations when the Squire should die.
İşçilerini bıraktığından beri kalbi nasıl parçalanıyor bilemezsin ve o... Bey öldüğünde onun beklentilerinin dışında borç para aldığını duyduğundan beri çok sinirli.
You should have stayed out of it, Terry. It would have been better... For everybody.
Bu herkes için iyi olabilirdi.
Your quest... -... it should have been mine. - What do you mean?
Araştırman benim olabilirdi.
I think at least you should have been honest about it.
İyi davranıyordum!
You should have just told me,'cause I'd have said, "No," and I'd have been jealous... and told you it was gonna muck everything up, but at least we'd still have been friends.
Benimle konuşmak zorundasın, çünkü, bana "hayır" dedin ve ben biraz... bağırıp çağırır, biraz söylenirdim. Ama yine de dost olarak kalabilirdik.
Look, I know why you broke up with me in college... and not that it wasn't messed up... but I should have been there for you.
Bak, üniversitede benden neden ayrıldığını biliyorum... ve adil olmadığından değil... ama senin yanında olmalıydım.
You come from the comprehensive generation, Troy, whose education was not so thorough as it should have been.
Alt tarafı küçük bir kıvılcım yaratıyor. Sen daha modern bir neslin evladısın tabii, Troy kaldı ki şimdiki neslin eğitimi eskisi gibi sağlıklı olmuyor.
Well, you know, it's funny you should ask... because we have been super, super busy.
Şey, sorman ne garip... Biz, inanılmaz meşguldük.
Well, it should have been, honey You're sleeping on a $ 5,000 mattress with $ 5,000 sheets and the indentation of a 5,000-pound man
Tabii öyle, canım. 5.000 adamın diktiği 5.000 dolarlık çarşafı olan 5.000 dolarlık yatakta yatıyorsun.
"You will say it should have been told 20 years ago, " but I could, or would, not.
Bunu yirmi yıl önce söylemem gerektiğini söyleyeceksin ama yapamadım ya da istemedim.
It's not an old trick you should have been looking out for.
Bu eski bi numara değil arkanı kollamalıydın.
You hear me? You live your life the way it should have been.
Yaşaman gereken hayatı yaşa.
And if that chopper had been where you know it should have been my whole life would have taken a different direction.
Eğer o helikopter olması gereken yerde olsaydı hayatım tamamen farklı olacaktı.
You wanted to sing and made it about you when it should have been about her.
Söylemek isteyen sendin, yine meseleyi kendi lehine çevirdin.
My best friend should have been there. Whatever it was... you should have gotten out of it.
Seni engelleyen her ne ise bu defalık bırakıp gelmeliydin.
You've got mothers killing their children children killing strangers, maniacs flying airplanes into buildings and I just want life to go back to the way that it should have been.
Çocuklarını öldüren anneler yabancıları öldüren çocuklar, binalara uçakla giren manyaklar var ve ben hayatın olması gerektiği haline dönmesini istiyorum.
You should have been rich Joe, it might have work then
Ona daha önce ulaşman gerekirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]