It took a long time traduction Turc
350 traduction parallèle
It took a long time, Peg!
Çok zaman ve emek harcadım, Peg!
It took a long time for the truth to come out, didn't it?
Gerçeği söylemek uzun zaman aldı, öyle değil mi?
It took a long time.
Çok zaman alıyordu.
It took a long time to locate him at home?
Onun evde olduğunu belirlemek uzun zaman mı aldı?
It took a long time to organise his followers, made up of the poor, the homeless, the lost souls of the streets.
Sokaktaki fakirlerden ve evsizlerden oluşan müritlerini toplamak uzun zaman almıştı.
It took a long time for the river to find its bed and the stagnant water to flow.
nehrin yatağını bulup durgun suya akması çok uzun zaman aldı.
It took a long time, but we got through it.
Uzun sürdü ama üstesinden geldik.
And it took a long time but we finally forced this one tiny spot of the universe, the Castro to realize that how we choose to have sex and where is our own damn business!
Ve bu uzun bir zaman aldı fakat sonunda biz evrende bu küçücük noktada başardık, Castro semti seksi serbestçe seçeceğimiz ve lanet işimizi gerçekleştirebileceğimiz.
It took a long time to get a whole bag.
Tüm torbayı bitirmek bayağı sürdü.
I was working three shifts it took a long time.
Üç vardiya çalışıyordum.
I have wondered for a long time why it was said that Nosferatu took his coffins with him filled with dirt.
Uzun zaman, Nosferatu'nun toprak dolu tabutlarını neden yanında getirdiğini merak etmişimdir.
- It took you a long time.
Buraya gelmen uzun sürdü.
You sure took a long enough time about wearing it.
Bunu giymen uzun sürmüş olmalı.
It took me rather a long time to dress.
Giyinmek oldukça uzun zamanımı aldı.
After all, it took him a long time... to decide he was guilty.
Biraz zamanını alabilir. Ne de olsa, suçlu olduğuna karar vermek epey zaman aldı.
It took you a long time to make up your mind.
Kararını vermen uzun zaman aldı.
It took me a long time to realize I was to die from a disease that rarely strikes people of my age.
Benim yaşımdaki insanları çok nadir vuran... bu hastalıktan öleceğimi anlamam uzun zaman aldı.
The answer was so simple, it took Mick a long time to figure it out.
Cevap çok basitti ama Mick'in bunu fark etmesi uzun zaman aldı.
Remember I told you it took us a long time to find the right answer?
Doğru cevabı bulmamızın uzun zaman aldığını söylemiştim sana.
It took you a long time.
Gideli çok oldu.
Do you know, it's a long time since we took a trip together?
Biliyor musun, birlikte seyahate çıkmayalı uzun bir zaman oldu?
It took a long, hard time, and now I've got to do it again.
Uzun ve zorlu bir süreç gerekmişti ve şimdi tekrar başlamam gerekecek.
It took me a long, long time to learn my elbow from a hot rock.
Tehlikeyi sezmek, neyin ne olduğun anlamak çok zamanımı aldı.
It took me a long time to see it.
Bunu fark etmem çok uzun sürdü.
It took you a long time to get here.
Buraya varmanız uzun sürdü.
It took me a long time to find you.
Sizi bulmak için uzun zaman harcadım.
It took me a long time to forget.
Olayı unutmak uzun zaman aldı.
It took me a long time to learn how little I knew about children... especially my own.
Çocukları, özellikle de kendiminkileri ne kadar az tanıdığımı anlamam çok zaman alacaktı.
It took me a long time to find you.
Seni bulmak çok zamanımı aldı.
I took a long time to get over it.
Uzun süre kendime gelemedim.
And it took us a long time.
Çok uzun zaman aldı.
It took a long time.
Bu uzun sürdü.
It's been a long time since Grandma took anyone under her skirts.
Oskar, büyükanne eteğinin altına birini kabul etmeyeli uzun zaman oldu.
It took Norman a long time before he'd go skinny-dipping again.
Tekrar çıplak yüzmeye başlaması da Norman'ın uzun zamanını aldı.
It took me such a long time - to understand that.
Bunu anlamam uzun zaman aldı.
It's only been a month since the time I took Minmay out into space but it seems as if it was such a long time ago.
Minmay'i uzaya çıkardığımdan beri sadece bir ay oldu ama sanki çok uzun zamanmış gibi geliyor.
It took me a really long time to get her away from that way of thinking, It took me many years, and that`s why it was very hard for me to go into her room and find these books under her bed, knowing you had gotten them.
Onu öyle düşünmekten vazgeçirmem gerçekten çok zamanımı aldı senelerimi aldı, ve bu yüzdendir ki onun odasında, yatağının altında senin ona temin ettiğin bu kitapları bulmak benim çok zoruma gidiyor
It took me a long time to get over it, and it was so hard.
Toparlanmam çok uzun sürdü, çok da zordu.
It took me a long time to understand he was the reincarnation of Don Quixote.
Onun, Don Kişot'un yeniden doğmuş hali olduğunu anlamam uzun zaman aldı.
It's been a long time since I took genetics, Doctor.
Genetik dersi alalı uzun zaman oldu Doktor.
It took me a long time to come down here.
Buraya gelmem uzun zaman aldı.
It took me a long time to get over what happened with Cmdr Riker.
Kumandan Riker'la olanların üstesinden gelmem çok uzun zaman aldı.
It took me a long time to understand that, Mori Shintaro.
Bunu anlamam uzun bir zaman aldı, Mori Shintaro.
It took me a long time to figure out the answer.
Cevabını bulmak oldukça zamanımı almıştı.
Actually, it was a little scary... because the tow truck driver took such a long time.
Aslında biraz ürkütücüydü... çünkü çekici geç kaldı.
I'm sure it took them a long time to get back to reality.
Gerçeği anlamalarının uzun zaman aldığından eminim.
Man, you took a long time to figure it out! Stupid Shinji!
her şeyi sıfırlayacak bir şey.
It took me a long time to fall in love with you, Dick, but I did.
Sna aşık olamk uzun zamanımı aldı, Dick, ama yaptım.
It took me a long time to forget that terrible tragedy, Samantha.
O korkunç trajediyi unutmam çok uzun sürdü Samantha.
It took me a long time to fire those Jew bastards last time.
Son seferinde şu yahudi piçini kovmak epey zamanımı aldı.
It took me a long time to admit that letting you both go was a mistake.
Gitmenize izin vermemin hata olduğunu uzun süre kabullenmedim.