It was a long time ago traduction Turc
915 traduction parallèle
It was a long time ago.
Çok zaman geçti üzerinden.
It was a long time ago.
Çok uzun zaman önceydi.
- I'm sorry. - It was a long time ago. When this is over and you're back on that plantation you were telling me about with the white cotton fields and the river you'll find someone again.
- Üzgünüm - bu çok zaman önceydi bu bittiği zaman çiftliğe geri döneceğini söyluyordun bana beyaz pamuk tarlasıyla ve ırmak sen tekrar birini bulacaksın
It was a long time ago.
Çok zaman önceydi.
She's probably dead by now. It was a long time ago.
Belki şimdiye kadar ölmüştür.
It was a long time ago.
Bu çok uzun zaman önceydi.
It was a long time ago.
Çok uzun zaman oldu.
It was a long time ago.
Uzun zaman oldu.
It was a long time ago and I was in love. I was too much in love.
Uzun zaman önceydi.Aşıktım. Çok aşıktım.
No, it was a long time ago.
Hayır, uzun zaman önceydi.
- Well, it was a long time ago, you know.
- Şey, uzun zaman önceydi, bilirsin.
Oh, it was a long time ago.
Oh, çok zaman önce idi.
- It was a long time ago.
- Çok zaman oldu.
It was a long time ago now, Major.
Binbaşı, o uzun zaman önceydi.
IT WAS A LONG TIME AGO, THOUGH. I DON'T REMEMBER YOU, OLD MAN.
Çok uzun zaman önceydi.
It was a long time ago
Uzun zaman oldu.
It was a long time ago, but I won't forget it.
Uzun zaman önceydi, ama bunu unutamam.
- It was a long time ago.
- Çok uzun zaman önce.
It was a long time ago...
Çok uzun zaman önceydi.
It was a long time ago.
Uzun zaman önceydi.
Anyway. It was a long time ago.
Her neyse, Uzun zaman önceydi.
Well, it was a long time ago but I can understand your problems, Lieutenant.
Evet, o uzun zaman önceydi ama problemlerinizi anlayabiliyorum, Komiser.
It was a long time ago.
Uzun zaman oldu ama.
Well, it was a long time ago.
Çok uzun zaman önceydi.
But it was a long time ago.
Ancak uzun zaman önceydi.
It was a long time ago, but I've remembered it.
Üzerine çok zaman geçti, ama hepsini hatırladım.
It was a long time ago.
Epey oluyor.
I don't know, but it was something a long time ago.
Bilmiyorum ama bu bana uzun zaman önce olan bir şeymiş gibi geldi.
It was such a long time ago, Alice, such a long time ago.
Çok uzun zaman evveldi Alice, çok zaman geçti.
It was because that happened a long time ago in Burma.
Uzun zaman önce Burma'da gerçekleşen bir şey yüzünden öldü.
Or perhaps it's because a long time ago when I worked in Panama... I was bitten in my sleep by a bat.
Belki de uzun zaman önce Panama'da çalışırken uykumda yarasa tarafından ısırıldığım için bağışıklık kazanmışımdır.
The property that Tohachi wants is very good land, and a long time ago it was my family's property.
Tohachi, çok iyi toprakları kendi mülküne katmak istiyor, ve uzun zaman önce burası ailemin mülküydü.
It's about somethin that happened a long time ago, before you was even born.
Bu uzun zaman önce belki sen daha doğmadan önce olan bir şeyle ilgili.
It was written by an Earthman named Shakespeare a long time ago.
Bu, uzun süre önce Shakespeare adındaki bir dünyalı tarafından yazılmıştı.
A long time ago the humans on either side of the river were so different it was like heaven and hell.
Uzun zaman önce nehrin her iki yakasındaki insanlar öyle farklıydılar ki, sanki zıt kardeş gibiydiler.
But Fort Bliss was a long time ago, wasn't it, Ryan?
Ama Fort Bliss günleri gerilerde kaldı. Öyle değil mi, Ryan?
It was such a long time ago, and madame looks exactly like a lady who must have changed a great deal since.
Çok uzun zaman önceydi, Ve bu hanımefendi şu ana kadar çoktan değişmiş olmalı.
You know, I told you people something a long time ago... and it's just as pertinent today as it was then.
- Evet, efendim. Tut şunu, lütfen.
- Well, it was put back here a long time ago.
- Şey, uzun zaman önce buraya konmuş.
Was it a long time ago?
Çok önceden mi?
But there was only one real decision to be reached, and it had been formed a long time ago.
Ancak varılabilecek bir tek karar vardı, ve o da uzun bir süre önce verilmişti.
- It was such a long time ago.
- Çok uzun zaman önceydi.
DR. QUINONESS, IT WAS A LONG, LONG TIME AGO.
Çıktığınız bu yolculukta, çok fazla itiraf duyacaksınız.
It happened a long time ago, when I was a kid.
Bu çok uzun zaman önce ben küçükken oldu. Oh.
Paradise Lost? It's a long poem, written... a long time ago, and I'm sure... a lot of you have difficulty understanding... exactly what Milton was trying to say.
Çok uzun bir şiir... uzun zaman önce yazılmış, ve eminim birçoğunuz Milton'un ne demeye çalıştığını anlamak konusunda güçlük çekmişsinizdir.
It was a military trial a long time ago.
Yıllar önce askeri mahkemeye çıkmıştım.
It's the first time I come to a man who was killed not that long ago, and see cops everywhere. Interesting.
Enteresan olan, ilk defa bir maktulün evini ziyaret ettiğimde, her katta aynasızlara rastlamadım!
It was during a trip, a long time ago.
Bir yolculuk sırasındaydı, çok zaman oldu.
But that was a long time ago, and I conquered it.
Ama bu uzun süre önceydi ve ben bu sorunu çözdüm.
It's only been a month since the time I took Minmay out into space but it seems as if it was such a long time ago.
Minmay'i uzaya çıkardığımdan beri sadece bir ay oldu ama sanki çok uzun zamanmış gibi geliyor.
My heart that was clouded with tears. [I feel as if I heard it a long time ago.]
Gözyaşlarıyla boğulan kalbim. [Sanki uzun zaman önce duymuşum gibi geliyor.]