It wasn't just me traduction Turc
420 traduction parallèle
Well, it was just as though they'd thrown me into a snake pit... and I was shocked into thinking that maybe I wasn't as sick as the others... that I really might get well.
Sanki beni bir yılan çukuruna atmışlar gibiydi. Ben de şok geçirerek belki diğerleri kadar deli olmadığımı gerçekten iyileşebileceğimi düşündüm.
I had a feeling he wasn't gonna make it, but he just didn't know how to tell me.
Gelemeyeceği içime doğmuştu ama o bana nasıl söyleyeceğini bilemedi.
It wasn't very difficult at the beginning of the war, but it meant everything to me, just the same... being saluted, being called'sir.'
Savaşın başlangıcında zorluk çekmedim. Her şey çok anlamlıydı. Karşımda selam durulması, "efendim" denilmesi...
How extraordinary it must be... what you were telling me just now... to lose your memory just like that... completely, wasn't it?
Az önce söylediğiniz şey ne kadar sıra dışı. Böyle hafızanızı kaybetmek... - Tamamen kayıp değil mi?
but it just wasn't true. I took one look at him and he told me about the telegram.
Yüzüne baktım ; bana telgraftan bahsetti.
And, it wasn't just me... Everyone in the village all of them as well!
Ve, sadece benim değil... köydeki herbirinin... keza hepsinin de!
When Tanner sent me over here, it wasn't just to watch out for you.
Tanner beni buraya gönderdiğinde, sadece seni kollamam için değildi.
He said it wasn't just to create me.
Olayın sadece beni yaratmak amaçlı olmadığını söyledi.
Could it seem to me that I just missed colliding while to you it wasn't even close?
Ben bir çarpışma yaşamak üzereyken siz bunu görmüyor olabilir misiniz?
It wasn't just me, anyway.
Sadece ben değildim, her neyse.
Wasn't anything else intrigued me much, it's just stories.
Onun dışında beni çeken pek bir şey yoktu, hepsi hikâye.
Oh, I don't... It just wasn't that great a deal for me.
- Bence iyi bir teklif değildi.
I hated the way you talked to me just now.. .. and it wasn't just because you were right.
Benimle konuşma şeklinden nefret ettim bunun nedeni de haklı oluşun değil.
It wasn't just me.
Sadece ben değildim.
But you know, it wasn't just for you... it was for me, too.
Ama biliyor musun, sadece senin için değil benim için de.
I just wanted to make sure it wasn't me, either, pardner.
Benim üzerime de çıkmadığını bilmeni istiyorum ortak.
It wasn't just me.
Sadece ben değil.
It just wasn't for me.
Sadece, o bana göre değil.
It wasn't you didn't trust me... you just wanted to make sure... I didn't get into trouble.
Elbette, bana güvenirdin ama yine de başımın derde girmesini istemezdin.
I'm just glad to know it wasn't really Bruce Wayne who attacked me.
Bana saldıranın Bruce Wayne olmadığını öğrenmekten çok memnunum.
It wasn't just me.
Tek taraflı değildi.
- I'm just glad it wasn't me.
- Ben yapmadım, mutluyum.
It's just that the last belly dancer you sent me wasn't quite as slender as I would have hoped.
Gönderdiğin son dansöz umduğum kadar ince değildi.
Well, it's just, when he dropped me off tonight... I told him I wasn't gonna sleep with him.
Beni buraya kadar bıraktı ama onunla yatmayacağımı söyledim.
So, it wasn't that he didn't want to commit. He just didn't want to commit to me.
Yani sorun bağlanmak istememesi değil bana bağlanmak istememesiydi.
I know it wasn't gonna, you know, end world hunger... or, you know, save the planet... but it just meant something to me.
Dünyada açlığı bitirmeyeceklerini, dünyayı kurtarmayacaklarını biliyordum ama benim için önemliydiler.
I told your father what you told me, that it wasn't just billy Jessup.
Babana bana anlattıklarını ve yapanın yalnızca, Billy Jessup olmadığını söyledim.
If it wasn't for me, you would just be another whore around here.
Benim için değilse, etrafta başka fahişeler vardır.
It wasn't just me.
Bir tek ben yoktum ki.
Me! It wasn't just me!
Sadece ben değildim.
Aren't you just taking advantage of her? That wasn't me. It was you, probably.
O ben değildim.Büyük ihtimalle sendin Belki kız kardeşinde mi?
Oh, thank you, but it wasn't just me.
Sağolun. Yalnız değildim.
- Look, i... it wasn't... no. They told me that they were just gonna hold Elise...
Bana Elise'i tutacaklarını söylediler.
It just wasn't right for me, and there was no room for advancement.
Bana uygun değildi ve önüm kapalıydı.
But it wasn't just her... but this cloud saying all these mean things... about my ideas and everything about me.
Fikirlerim hakkında kötü kötü şeyler söylüyor. Sonra benim hakkımda. Ben bok gibiymişim...
It wasn't just me and Joey and Pop.
Seninle de Joey and Pop.
If it wasn't for me,... you'd still be just an immigrant...
Eğer ben olmasaydım, hâlâ bir göçmen olarak kalırdın!
I just want to let you know that I care a lot about you, and it wasn't just a one-night stand for me.
Benim için çok önemli olduğunu bilmeni istiyorum, ve benim için tek gecelik ilişki değildi.
- It wasn't like th... he kissed me and I just didn't...
Böyle olmadı... O beni öptü ve ben onu...
The students knew it wasn't just a job for me. I got involved.
Öğrenciler bunun benim için işten daha öte olduğunu biliyorlardı.
- I don't know why - - but it just hit me this wasn't somebody else's child, he was meant to be with me.
Başka birinin çocuğu değildi.
It just seemed like he wasn't telling me the whole story, like he had some secret he was afraid I couldn't handle.
Bana bütün hikâyeyi anlatmıyor gibi geliyor, sanki başa çıkamayacağımı düşündüğü bir şey saklıyor.
Believe me, it would have been easier for everybody if Abby had just been this wonderful person with this virtuous qualities but she wasn't!
Abby erdemli niteliklere sahip, harika bir insan olsaydı herkes... için daha kolay olurdu. ama değil!
It wasn't stupid when you just asked me!
Demin sen sorduğunda aptalca değildi.
Maybe it's just me being totally insecure but... when I gave Noel that ticket, you know to go back to Los Angeles... he was really touched, but he seemed sort of distant and, um... and he wasn't sure if he could go... and I didn't really know why. Ruby...
Ruby- -
It wasn't just me, sir.
Yalnız ben değildim, efendim.
Yeah, but it wasn't just me.
Evet, ama sadece ben değildim.
But it wasn't me who married outside the church she was brought up in, just like it wasn't me who hung his best friend out to dry.
Ama kendi kilisesine sırtını dönen ben değildim. En iyi arkadaşını terk edip giden de ben değildim.
So I figured maybe it wasn't just me.
Düşündüm ki, belki de sorun ben değildim.
No, that wasn't me, it was just someone that looked like me, sort of.
Hayır, o ben değildim, bana benzeyen biriydi.
I'm just glad it wasn't you who did this to me.
Bunu bana yapanın sen olmadığı için çok memnunum.
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37