It won't be for long traduction Turc
178 traduction parallèle
"I can't approve the marriage of Olaf Anderson with that Japanese girl, for it won't be long before we return home!"
"Çok geçmeden eve döneceğiz, bu yüzden Olaf Anderson'un bu Japon kızıyla evliliğini onaylayamam!"
If we keep on like that, it won't be long before we can ask Mr. Fields for a trial.
Böyle devam edersek Bay Fields'ten bizi denemesini istememiz uzun sürmez.
I know, but it's almost morning, and you'll be going back and I won't see you for a long time.
Biliyorum ama sabah oldu ve geri döneceksin seni uzun süre göremeyeceğim.
It won't be for long.
Uzun sürmez.
It won't be for a long, long time.
Uzun süreli olmayacak.
I hope it won't be long before you can send back for it.
Umarım en kısa sürede aldırabilirsiniz.
It won't be for long.
Bu fazla uzun sürmeyecek.
I'd prefer not to wait for night since it won't take long and your help won't even be needed.
Çok zaman almayacağı için geceyi beklemeyi tercih etmiyorum böylece sizi de çok rahatsız etmemiş oluruz.
Well, it won't be peaceful for long.
Şey, uzun sürmeyecek bu sükûnet.
It won't be for long.
Uzun sürmeyecek.
It won't be for long.
Fazla uzun kalmam.
- If they can, it won't be for long.
- Dayanıyorlar ama uzun sürmeyecek.
It'll have to be a secret between us, but it won't be for long, I promise.
Aramızda bir sır olması gerkiyor, fakat uzun sürmeyecek, söz veriyorum.
It won't be for long.
Uzun zaman kalmayacak.
But it won't be for long.
Ancak uzun sürmeyecek.
Won't be for long though, will it?
Uzun sürecek değil mi?
I can substitute for you, it won't be long.
Senin yerine ben bakarım, çok uzun sürmez.
It won't be so lovely if the Captain's report isn't ready when he asks for it... Oh. ... which shouldn't be long.
Kaptan'ın raporu istediğinde hazır olmazsa ortada pek bir sevgi olmayacak, ve şimdi gelir.
Then it won't be long until he'll want you to build a fortress for him out of your tits and your cunt and your hair and your smile and the way you smell.
Öyleyse onun senden göğüslerinden, amcığından saçlarından, gülümseyişinden ve kokundan ırak bir hisar istemesi uzun sürmez.
It won't be for long.
Bir hafta fazla bir süre değil.
Albert had to send out for it, but he won't be long.
Albert siparişi vermeye gitti, ama pek fazla uzun sürmez.
- It won't be for long.
- Çok uzun sürmeyecek, söz veriyorum.
Well, it won't be for long, maybe a month, even a year.
Uzun yaşamayacak. Bir ay belki de bir yıl.
The only thing you can hope for is that it won't be long drawn out and painful.
Tek dileyebileceğin... uzun sürmemesi ve acılı olmaması.
It won't be safe here for long.
Burası uzun süre güvenli kalmayacak.
Well it won't be for long.
Evet ama uzun kalmayacağız.
It`s a drag there isn`t even space to have guests in our own apartment. It won`t be like that for long.
bizim daire o kadar küçük ki misafir ağırlamak için bile yeterli alan yok... çok uzun süre böyle olmayacak artık.
but he won't be on his feet for a long time to come, and he is going to be gassed within the next 48 hours, and he thinks... Kleinman said it would be better to leave things as they are and to do nothing.
Hayatını kurtarmak mümkün olabilirdi fakat uzun süre ayağa kalkamayacaktı ve 48 saat içinde gaz odasına gönderilecekti.
It'll be awful, but i... it won't be for long.
Kötü olacak ama çok uzun sürmez.
I won't be doing it for long.
Fazla sürmez bu.
I'll help you carry on for it won't be long till i'm gonna need somebody to lean on you just call on me, brother when you need a hand we all need somebody to lean on i just might have a problem?
Güçlü değilken, senin dostunken Ayakta kalmana yardım edeceğim Çünkü benim için de Güvenebileceğim birine İhtiyaç duymam çok yakın Beni çağır yeter kardeşim
The Federation won't be able to stay out of it for long.
Federasyonda bu durumdan uzun bir süre uzakta kalamayacaktır.
It won't be for long, Will.
Çok uzun sürmeyecek, Will.
- It won't be for that long.
- O kadar uzun sürmeyecek.
Well, it won't be for long.
Uzun sürmez.
Tell them it won't be for long, that you'll come back in no time at all.
Uzun sürmeyeceğini çabucak döneceğini söyle onlara.
It's a long shot, I won't be able to establish contact... but it might be enough for me to sense if he's alive or not.
Zor olacak. Bağlantı kuramayabilirim ama hayatta olup olmadığını hissedebileceğimi sanıyorum.
And even if we're lucky enough to get it here, it won't be around for long.
Hatta onu buraya getirecek kadar şanslı olsak bile, buralarda fazla durmayacaktır.
Knowing Bacchus, it won't be safe for long.
- Baküs'ü tanıyorsam, uzun süre güvende olmayacaktır.
But it won't be for long.
Ama uzun sürmeyecek.
His link is stable, but it won't be for long.
Bağlantı sabit fakat uzun olmayacaktır
It is. But I'm afraid it won't be for very long.
Ama korkarım ki çok uzun süre öyle olmayacak.
- If I don't eat another French meal for as long as I live, it won't be too soon.
- Ömrüm boyunca bir daha Fransız yemeği yemezsem çok sevineceğim.
For it won't be long
Fazla uzun sürmez.
It won't be long before we'll be... fighting each other for a drop of water.
Çok sürmez, yakında bir damla su için birbirimizin gırtlağına çökeriz!
I remember standing by the window and waving good-bye and just trying hard to believe that we really would come back. That it won't be for very long.
Pencereden onlara el salladığımı ve gerçekten de döneceğimize inanmaya çalıştığımı hatırlıyorum.
It won't be there for long, sir.
Uzun süre burada kalmayacak, efendim.
Well, it's going to be worse for morale in the long run when there are redundancies and you've told people there won't be.
Evet ama, olmayacağını söylediğin halde işten çıkarmalar başladığında moral açısından daha da kötü olacaktır.
It won't be for long.
Ama uzun sürmeyecek.
It won't be long before you're giving a recital for the entire crew.
Uzun bir süre geçmeden, mürettebata bir resital verebilirsin.
Even if Sam is still in there somewhere, it won't be for long.
Sam hala orada biryerlerde ise bile, bu çok uzun sürmez.