It won't hurt you traduction Turc
232 traduction parallèle
Before we're too close and before emotions get deep... we should just end it quick. That way, you won't be hurt and it'll be easier to forget me.
Duygular derinleşmeden işi baştan kesip atmak daha iyi...
It won't hurt you, and we can make the city edition.
Sabah baskısına yetiştirebiliriz.
Then you'll have to move somebody it won't hurt to climb stairs.
O halde merdivenleri çıkabilecek birinin odasını boşaltması gerekecek.
It won't hurt you.
Pek zor olmasa gerek.
But it won't hurt you till they come up from Los Ángeles for you.
Onlar bir kaç gün içinde senin için Los Angeles'dan gelene kadar bu seni incitmez.
It won't do you any good to hurt her, so use your head.
Kıza zarar verirsen dediklerini yapmam, aklını kullan.
Pa, it won't hurt you none to ask blessing once in your life.
Baba, senden yemek duası okumanı istiyoruz.
It's all right, I won't hurt you.
Bir şey yok, canını yakmayacağım.
You need cold iron. Bullets won't hurt it. You need cold iron.
Soğuk demir lazım sana.
It won't hurt you. Please.
# AD?
It won't hurt you.
Sana zarar vermez.
- It won't hurt you.
- Bir şey olmaz.
Well, it won't hurt you to try. It hurts.
- Denemekten canınız yanmaz.
Get your hands dirty. It won't hurt you, you perfumed French.
Güzel kokulu Fransız elleriniz... zarar görmez merak etmeyin.
It won't hurt you.
Size zararı olmaz.
It won't hurt you. Go on.
Bir zararı yoktur.
It won't hurt you to be polite.
Biraz kibar olsan ölür müsün?
- But it'll hurt you, won't it?
- Ama canın acımaz mı?
I would say, "Spread over 36 instalments, it won't hurt you."
"36 taksite bölelim, bütçenizin ruhu bile duymaz." derim.
It won't hurt if you're a good boy!
Uslu durursan canın yanmaz!
It won't hurt you at all. - I don't want to shoot it.
Sana zarar vermeyecek.
I won't blame you for it, but don't hurt my child!
Seni bu yüzden suçlayamam ama yavruma zarar verme!
Don't scream, my dear, he won't hurt you. It's only a sign of affection.
Çığlık atma, canım, sana zarar vermez Bu sadece bir sevgi işareti.
It won't hurt to know a little of the English language so that when you step ashore you've taken some of the burden off the holy spirit, and that can't possibly be a sin.
Biraz İngilizce bilmekten zarar gelmez. Böylelikle kıyıya çıktığımızda kutsal ruhun yükünü biraz hafifletmiş oluruz, - - Herhalde bu günah değildir.
It won't hurt you!
Canını yakmayacağım!
It won't hurt you.
Bir zararı olmaz.
- Mabel, it won't hurt you.
- Mabel, seni incitmeyecek.
Now, just let me do it, and I promise I won't hurt you.
Şimdi benim yapmama izin ver ben de canını yakmayayım.
Listen, it's okay. He won't hurt you. ( GIGGLES )
Bir şey yapmaz size.
It won't hurt you to go out with him, for God's sake.
Tanrı aşkına, onunla çıkmak sana zarar vermez.
I'm always very careful with the needles. It won't hurt you.
Sakin ol, iğneler hakkında her zaman çok dikkatliyimdir.
It won't hurt you.
- Ne demek istiyorsun?
Take it easy and you won't get hurt.
Sakin olursan canın yanmaz.
Come on, it won't hurt you.
Hadi, bir şey olmaz.
Now, if this guy goes off half-cocked and gets himself hurt... you're gonna get such bad publicity, you won't believe it.
Bu herif bu öfkeli haliyle kendine zarar verdirirse o kadar kötü bir kamuoyu oluşur ki inanamazsın.
He's hurt seriously, even if you don't hit him he won't make it to tomorrow
Zaten çok ağır yaralanmış, bıraksanız bile... yarına kadar yaşayamaz
It won't hurt you.
Sana zararı dokunmaz.
You have to hurt it, or it won't respond.
Canını yakmak gerekir yoksa tepki vermez.
It won't hurt you.
- Hayır.
It won't hurt you.
Sana bir şey yapmaz.
This time it won't hurt you.
Bu sefer canını yakmayacak.
It won't hurt you once to walk home in your life.
- Hayır. Bir kere yürüsen ölmezsin ya!
It won't hurt you, dearest.
Sana zarar vermez canımın içi. İçi kupkuruydu.
Just tell me where it is, Frankie, and I won't hurt you.
Bana nerede olduğu söyle, Frankie. Sana zarar vermeyeceğim.
IT WON'T HURT YOU.
Sana herhangi bir zarar vermez.
IT WON'T HURT YOU, HONEY. IT WON'T HURT YOU.
Tatlım herhangi bir zarar vermez.
It won't hurt you.
- Canın yanmayacak. Dur, dur, dur. - Frank.
But it's a high that won't hurt you. If everybody went to balls and did less drugs, it'd be a fun world, wouldn't it?
Herkes balolara gitse ve daha az uyuşturucu kullansa dünya eğlenceli olmaz mıydı?
It won't hurt you if the boy talks, but it will hurt me plenty.
Çocuk konuşursa sana zararı dokunmaz. Ama bana çok zarar verir.
It won't kill you. It won't even hurt you.
Seni öldürmeyecekler hatta zarar bile vermeyecekler.
Then make a joke out of it So you won't be so hurt when you're rejected.
Sonra da göze batmayıp canın yanmasın diye, başka dilde şakalar yapıyorsun.
it won't work 371
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't open 58
it won't 497
it won't happen 50
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't open 58
it won't 497
it won't happen 50