It won't matter traduction Turc
564 traduction parallèle
If anyone talks foul about him again, I won't leave that person alone, no matter who. Got it?
Ona tavır koyan kimseyi affetmem.
You still won't be able to see it no matter how good your sight is.
Yine de senin görebileceğin bir şey değil.
No matter what I find out, it won't make any difference.
Ne olursa olsun, fark etmez.
If we're caught, it won't matter whether there are three or five or 10 of us.
Yakalanırsak kaç kişi olduğumuzun bir önemi olmaz.
I won't permit it. Does an alleged fiance have any voice in this matter?
Bu meselede sözde bir nişanlının söz hakkı var mı?
It won't matter at all if I play truant.
Görevden kaçmanın hiç mahsuru yok.
As long as no one's hurt it won't matter.
Kimseye bir zarar gelmediği sürece önemli değil.
I won't say it doesn't matter, because it does.
Önemli değil diyemem, çünkü önemli.
It won't matter if you turn me in.
Beni ihbar etmen umurumda olmaz.
It won't matter at all... because when I'm through with him I'll have a second one to my credit...
Hem de hiç... çünkü onunla işim bittiğinde sicilime bir leş daha işlenecek...
Doesn't matter if it's a boy or a girl, just so long as you won't be forgotten.
Kız ya da erkek farketmez, unutulmayacağını bilmek yeter.
Hope it has a happy ending. If it doesn't, it won't matter. Be no son to read it anyway.
Umarım mutlu sonla biter bitmezse de sorun değil belkide okuyacak bir oğlum olmayacak
Just so long as we don't look, it won't matter, huh?
Birbirimize bakmadığımız sürece mesele yok.
My husband always said if it was a worthwhile fight, didn't matter who won.
Kocam her zaman kayda değer mücadeleyse kimin kazandığı önemli değil derdi.
The only trouble is by the time she does, if she ever does, we'll both be so old it won't matter.
Tek sıkıntı şu ki, olur da olürse, her ikimiz de çok yaşlanmış olacağız, anlamı kalmayacak.
No matter how I wash it, why won't this blood wash away?
Ne kadar yıkarsam yıkayayım kar etmiyor. Bu kan lekesi neden çıkmıyor?
We may not be able to enjoy the kind of life Father has in mind but it doesn't matter to us. That won't make us unhappy.
Babamızın düşündüğü gibi bir hayatımız olmayabilir ama bizim için çok önemli değil.
It doesn't matter. They won't let me eat it, anyway.
Fark etmez Nasılsa yememe izin vermiyorlar.
As a matter of fact, it's possible that my wife won't join me because when I left home she was not well.
Aslında karımın buraya gelememe ihtimali var. Evden ayrıldığımda pek iyi değildi.
that you won't get into fights over it... no matter what they say to you.
Sana ne derlerse desinler... bu nedenle kavga etmeyeceksin.
Chuji, no matter how much you beat En... it won't change things.
Chuji, En'i ne kadar döversen döv, bir şey değişmeyecek.
If not, it doesn't matter, I won't insist.
İstemiyorsan mühim değil, ısrar etmeyeceğim.
No matter what they do, he won't say a word, even if it means his life.
Ne yaparlarsa yapsınlar, yaşamı pahasına bile olsa tek kelime söylemeyecektir.
It won't matter.
Farketmeyecek.
It won't matter to them.
O kadardan bir şey olmaz.
It's out of my way and late already, but a little delay won't matter
Pek yolumun üstü sayılmaz ve saat de epey geç oldu ama sanırım biraz daha geciksem bir şey olmaz.
You won't hit anybody, but it doesn't matter.
Kimseyi vurma, ama önemli de değil.
He said if you admit it, it won't matter if they find out.
Dedi ki eğer suçu kabullenirsen, onların ortaya çıkarmasının bir önemi kalmazmış.
Win or lose, it won't matter much.
Kazanmak veya kaybetmek çok da önemli olmayacak.
Well, after that it won't matter, because the chef from the Table Noir will be preparing the rest of the meals on the outside.
Ondan sonrası sorun değil, çünkü Table Noir'den gelen şef diğer yemekleri dışarıda hazırlıyor olacak.
Soon it won't matter to you at all. You'll be happy about it.
Kısa sürede, bu önemini yitirecek, ve mutlu olacaksın.
You won't do It, no matter what?
Ne olursa olsun onu yapmayacaksın?
Two men, more or less, it won't matter to him.
Topu topu iki kişiyiz, anlayışla karşılayacaktır.
Just keep that up, Doc, and it won't matter how far we get away.
Devam et Doktor, ne kadar uzağa gittiğimizin hiç önemi yok.
It don't matter. You won't be able to stop'em once they make their move.
Bunu dert etme harekete geçerlerse onları zaten durduramayız.
What does it matter We won't be there anymore
Ne farkeder Biz o günleri göremeyeceğiz
If I'm dead it won't matter, will it?
Ölürsem bunun pek önemi olmaz, değil mi?
War criminals are a police matter, but the police won't do anything about it so I'm going to.
Savaş suçluları polisi ilgilendirir, ama polis bu konuda bir şey yapmıyor... o halde ben yapacağım.
I do all I can. It won't be all the matter of medicines or contact the authorities.
Fakat ilaç sipariş vermeme, yetkilerle temasa geçmeme izin vermiyor.
After your performance tonight, it won't matter what you call yourself.
Bu geceki gösterinden sonra adının ne olduğu hiç de önemli değil.
Then it won't matter. We're leaving for the States.
Sonra Amerika'ya dönmüş olacağız.
Brother Luo is well liked by everyone lf the matter comes to light it won't be too convenient for me to do it myself
Birader Luo sayılan bir kimsedir! onu direk öldürürsem... bu benim için hiç iyi olmaz
It won't matter when we get done with it.
İşimiz bittiğinde bunun bir önemi kalmayacak.
It doesn't matter who won, it does however matter who survived.
Kimin kazandığı değil, kimin hayyata kaldığı önemli.
If we don't, it won't matter.
Görüşemezsek, fark etmez.
Now we've got 15 hours and 58 minutes to find the plutonium... or it won't matter whether Hannibal Smith is alive or dead.
Şimdi plütonyumu bulmak için 15 saat ve 58 dakikamız var yoksa Hannibal Smith'in ölü ya da diri olması bir şey fark etmeyecek.
It won't matter because you're going to be dead!
Hiç fark etmez, çünkü öleceksin!
# It won't matter #
# Bu sorun olmayacak. #
One night without it won't matter.
Bir gecelik fırçalamadan yat. Sorun olmaz.
So we've gotta take precautions or it won't matter.
Bu yüzden, tedbirli olmalıyız. -... ya da zaten anlamsız.
If lot 249 lives up to my expectations, it won't matter that I was cheated out of the Penrose.
Aslında, 249. Parça, beklediğim gibi olsaydı, Penrose için hile yapman umurumda olmazdı.
it won't work 371
it won't happen again 518
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't hurt 56
it won't 497
it won't happen again 518
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't hurt 56
it won't 497