Its goal traduction Turc
81 traduction parallèle
Meanwhile, the deadly breath of Nosferatu filled the sails ofthe ship so that it flew toward its goal with supernatural speed.
Bu sırada, Nosferatu'nun ölümcül nefesi, geminin yelkenlerini şişiriyor ve onun hedefine doğa üstü bir hızla ilerlemesini sağlıyordu.
But the split in this totality... mutilates it to the point of making the spectacle appear as its goal.
Fakat bu bütünlük içindeki bölünme, bütünlügü, hedefi gösteriymis gibi görünecek sekilde bozar.
They incarnate the inaccessible result of social labor... by miming the by-products of this labor... that are magically transferred above it as its goal :
O çalismanin yan ürünlerini sahneye koyarak sosyal çalismanin erisilemez sonuçlarini temsil ederler ;
Our military power has achieved its goal.
Askeri birliklerimiz hedefi ele geçirdi.
The Federation places the highest priority on this mission and its goal.
Amiral, sizi temin ederim ki Federasyon bu görev ve amaca en yüksek önceliği veriyor.
Its goal : to prevent another war by creating a place where humans and aliens could work out their differences.
Bu alanı bu yüzden karantinaya aldık.
A castrato's voice is an example of nature abused... rerouted from its goal, in order to deceive.
Bir Castrato'nun sesi, insanları kandırmak için doğanın amacından saptırılıp kötüye kullanılmasına iyi bir örnek.
Its goal : to prevent another war by creating a place where humans and aliens could work out their differences.
Amacı, insanlarla yabancıların farklılıklarını bertaraf edecekleri bir yer yaratarak, olası savaşların önüne geçmekti.
Its goal : to prevent another war by creating a place where humans and aliens could work out their differences.
Amacı : İnsanların ve uzaylıların birlikte geçinebilecekleri bir yer yaratarak yeni bir savaşı önlemek.
Its goal to prevent another warby creating a place... where humans and alienscould work out their differences.
Amacı, insanlarla yabancıların farklılıklarını bertaraf edecekleri bir yer yaratarak, olası savaşların önüne geçmekti.
Then the Angel has finally reached its goal.
Öyleyse Melek amacına ulaştı.
It will take 12 years to reach its goal. After analysing Pluto's composition, it will head out in search of a Kuiper Belt object.
Plüton'un bileşimini inceledikten sonra, bir Kuiper Kemeri cisminin arayışına girecek.
If it reached its goal, this would be the first time man had touched another world.
Eğer uzay roketi hedefine varırsa bu insanoğlunun bir başka dünyaya ilk dokunuşu olacaktı.
Its goal : to create the perfect soldier, genetically enhanced for superior strength and speed.
Amaçları : Mükemmel askerler yaratmak, genetiksel olarak hızlı ve güçlü askerler.
So close to achieving its goal.
Amacına ulaşmaya çok yakın.
Its goal is to help guide us through the torturous process of applying to, and getting into, the right college. My panelists are Jim Romaine, admissions officer at Princeton University, and Ivy-League college consultant, Rose Samuels.
Konuklarımız Princeton Üniversitesi..... öğrenci kabul bölümünden Jim Romaine ve prestijli okullar için danışmanlık yapan Rose Samuels.
- This conspiracy, what is its goal, then?
- Bu komplonun amacı ne o zaman?
"As the objective goal of the Jewish action in Denmark was the de-Judification of the country and not a successful headhunt it must be concluded that the Jewish action has reached its goal."
Danimarka'daki Yahudi operasyonlarımızın asıl amacı basit bir kelle avı değil, ülkenin Yahudilerden arındırılması olduğundan, Danimarka'daki Yahudi operasyonları amacına ulaşmış olarak değerlendirilmelidir.
A strange, powerful witch appears in the Charmed Ones'lives, just as the Triad is close to achieving its goal.
Garip, güçlü bir cadı Charmed Ones hayatını görünür, sadece Triad hedefine ulaşmak yakın olduğu gibi.
Its goal was to prevent the coming of a world dominated by a tiny fraction of the population.
Amacı dünyanın geleceğini, nüfusun küçük bir parçasını tarafından yönetilmesini önlemekti.
Well, its goal is to eliminate the threat.
Onun amacı, tehdidi yok etmek.
We are two ships, each of which has its goal and its course. "
Biz hedefi ve rotası belli iki gemiyiz.
But now India will be up against South Korea.. .. a team that hasn't let a single team reach its goal.
Ama şimdi Hindistan, Güney Kore ile karşı karşıya ve bu takım tek başına hedefe ulaşmaya izin vermiyor.
But one way or another the mission achieved its goal.
Ancak, öyle ya da böyle görev amacına ulaştı.
It seemed to achieve its goal.
Gol olmasını sağlamışa benziyor.
But pry it loose and study its dimensions, how it bends, you realize at some point it changed shape to achieve its goal.
Ama çıkartınca, boyutlarını, bükülmesini inceleyince bir yerde amaca ulaşmak için şekil değiştirdiği görülür.
Which means this man, this thing, whatever it is, it's still trying to accomplish its goal.
- Yani bu her kimse ya da neyse hâlâ hedefinin peşinde.
When you pick up a travel hopper, you agree to help it reach its goal.
Bir zıpzıp aldığında amacına ulaşmasına yardım etmeniz gerekir.
Its goal... to be a newer, fluffier town than Fluffytown, their blanket fort from the previous year.
Hedefi... geçen yılki çarşaf kaleleri Pofudukköy'den daha yeni, daha pofuduk olmaktı.
The dorsal offers exceptional stability to achieve its goal.
Sırtı, balığa olağanüstü bir denge yaratarak, avına ulaşmasını sağlar.
Its main goal is the Bay of Whales in the Ross Sea.
Asıl hedef Ross denizindeki balina körfezi.
Its goal :
Hedefi :
The goal being to knock the Earth off its axis.
Amaç Dünya'yı yörüngesinden çıkarmak.
If you want to change Europe, you must change its unjust social order. lt's our goal.
Dünyanın zengin kısmında yaşıyorum, iyi bir eğitim almıştım. Hiçbir şey yokmuş gibi mi davranacaktım,... yoksa ölene dek şaşkın şakın olanları mı izleyecektim?
Our goal is to bring you the news in all its complexity.
Hedefimiz size haberleri kendi karmaşıklıkları içerisinde vermek.
The goal is euthanasia, a term with its roots in ancient Greek.
Maksat, antik Yunan kökünden bir terim olan ötenazidir.
[Its stated goal is to be sustainable by 2020.]
Açıkladığı hedefi 2020 yılından önce sürdürülebilir olmaktır.
What you're doing is illegal, and it could cause my mind to drift off its main goal, which is enforcing the law. Now I'd like you both to read some literature. In particular, let's take a look at "be great and go straight."
yasayı çiğniyorsunuz, ve bu yasanın uygulanma amacı benim aklımın uçmasına sebep olabilir şimdi size iki bilgilendirme kitapçığı vereceğim okumanız için özellikle, "muhteşem ol ve düz git" bölümüne bir bakalım bu herşeyi söylüyor galiba
Finally, my plane has fulfilled its original goal...
Sonunda uçağım düzgün amaçlar için kullanılıyor,
The reward failed short of achieving its desired goal.
Ödül, arzulanan amaca ulaşmakta yetersiz kalmıştı.
Our only goal was to save a rare violet star and its precious ecosystem.
Bizim tek amacımız menekşe cüce yıldızı ve onun değerli ekosistemini korumaktı.
His other goal is Stalingrad, Stalin's city and its factories.
Hitler'in diger hedefi Stalingrad'tir, Stalin'in sehri ve fabrikalari.
The Institute will dedicate its efforts to the training of new priests... and the investigation of miracles... with its ultimate goal being to turn Spain into the center of Christian culture.
Nihai amacı, İspanya'yı Hristiyan kültürünün merkezi haline getirmek olan Enstitü, çalışmalarını yeni rahiplerin yetiştirilmesine ve mucizelerin araştırılmasına adayacak.
However, the first who wanted to climb to its summit, but Unfortunately, he died, never having achieved his goal, Briton was Albert Frederick Mummery.
Fakat, zirveye tırmanmayı ilk deneyen ve amacını gerçekleştiremeden hayatını kaybeden bir İngiliz olan Albert Frederick Mummery'di.
But if the goal is to take out G.D., why turn it off before the thing does its job?
Ama amaç G.D.'yi devre dışı bırakmaksa bu şey işini yapmadan önce niye kapatmadı?
Our goal is to associate alcohol and all of its social rituals with the unpleasant sensation of electricity running through your body.
Amacımız alkolün bıraktığı hazzı, elektrik şokunun verdiği rahatsız edici hissiyat sayesinde vücudundan arındırmak.
My goal has been to establish its track record beyond all doubt.
Amacım, başarı geçmişini şüpheye hiç yer bırakmadan kaydetmekti.
but living here is an animal who turns that idea on its head because in life, there is one greater purpose, one greater goal.
Ama bu kendi kafasında göre takıIan rahat bir hayvandır. Hayattaki tek amaç budur hayatta kalabilmek ve bir adım daha öne çıkabilmek.
Roger's goal is to get his watches to match Greenwich Mean Time, the time that every clock around the world uses as its baseline.
Roger'ın amacı, saatlerini bütün dünyadaki saatlerin başlangıç olarak kabul ettiği Greenwich Saat Dilimiyle aynı gitmesini sağlamak.
It knows its ultimate goal.
Bu da sıradışı hedef.
Listen, our goal is to reach a fair agreement between a hospital and its nurses.
Dinle, amacımız hastane ve hemşireler arasında adil bir uzlaşma sağlamak.