Iz traduction Turc
11,899 traduction parallèle
There's no sign of Dao Zhi.
Dao Zhi'den iz yok.
The virus, if it exists, leaves no trace of itself behind.
Virüs, eğer varsa, ardında hiçbir iz bırakmaz.
There's no sign of weapons or I.D.
Ne silah ne de kimlikten iz yok.
No obvious signs.
- Bariz bir iz yok.
Still in the wind. No leads.
- Hala kayıp, bir iz yok.
How many - - how many opportunities has God had to crack this piñata, and I don't see any candy on the floor, do you?
Tanrının ortaya çıkması için kaç fırsat vardı ve biz ondan hiçbir iz görmedik değil mi?
Any sign of Liam?
Liam'dan bir iz var mı?
Yeah, we searched the building and HPD's canvassing the area, but no sign of him.
Bina arandı ve polis de etrafı taradı ama ondan bir iz yok.
That's gonna leave a mark.
Bu bir iz bırakacak.
No evidence was left behind...
Ardında hiç iz bırakmadı.
No sign of them. Clean as a nun's whistle.
- Hiçbir iz yok.
Not a sniff of him, sir.
Tek bir iz yok efendim.
There's no cyber trail to follow.
Takip edilecek siber bir iz de yok.
See if these Satanists drop their litter.
Bakalım bu satanistler iz bırakmış mı.
We got no leads on Amara.
Amara ile ilgili bir iz yok.
Four ax murders in two days, no leads.
İki günde 4 balta cinayeti oldu ve hiç iz yok.
I don't know if it was a scar or - - or a birthmark.
Bu bir iz mi yoksa doğum lekesi mi bilmiyorum.
Couldn't even get our hands on him long enough to check for any identifying marks.
Tanımlayıcı bir iz var mı bakmak için onu tutamadık bile.
Everyone who got treated by me has a mark on his neck.
Tedavi ettiğim herkesin boynunda bir iz var.
No leads.
Hiç bir iz bulamadım.
They let us know they're ok via dead drop, leaving a chalk mark at a designated location every 3 days.
Gizli mesaj yoluyla iyi olduklarını bildiriyorlardı, üç günde bir belirli bir yere tebeşirle iz bırakıyorlardı.
They all went missing? Gone without a trace.
- Tek bir iz bile bırakmadan.
We got nothing. No sign of him.
Hiçbir şey bulamadık Hiç iz yok.
But not for a tracker.
Ama iz sürücü için değil.
The deforesters were on the right trail.
Ormancılar doğru iz peşindeymiş.
Ada doesn't leave footprints.
Ada iz bırakmaz.
This is a trail, and we will follow it.
Bu bir iz ve biz de peşine düşeceğiz.
Semtex with trace evidence of DMDNB, a detection taggant used only in the United States.
DMDNB iz kanıtlarıyla semtex... Sadece ABD'de kullanılan bir test çipi.
There are no more leads.
Daha fazla iz yok.
It is often considered an ideal homicidal poison because its half-life is exceptionally short, meaning the body metabolizes it so rapidly, it would be untraceable in the blood.
Genellikle cinayet için kullanılan bir zehir çünkü hayatı yarılıyor, çok kısa sürede yani vücudun metabolizması çok hızlı çalışıyor ve kanda iz bırakmıyor.
It's a hack mark from the dismemberment.
Notlarımın içinde. Parçalanmadan oluşan bir iz.
You know Yoo Na, right? Grandmother...
Özellikle kuzeydoğu Gyeonggi'deki seri cinayetlerde bir iz vardı ama detaylı olarak yapılan ikinci otopside Achiara'daki cesette öyle bir ize rastlanmadı.
They don't leave any online footprint.
Arkalarında hiçbir iz bırakmıyorlar.
No sign of Hook!
Kanca'dan bir iz yok!
Fourth man on the Moon, came through Seattle on a book tour last year, disappeared without a trace?
Ay'a çıkan dördüncü insan, geçen yıl bir kitap turu için Seattle'a geldi ve ardında iz bırakmadan kayboldu.
Even after a files been deleted, a guy who knows what he's doing can usually find a trail.
Dosyaları silinse bile işini bilen kişi genellikle iz bulabilir.
That'll leave a mark.
Bu bir iz bırakacak.
If we go there, we might find a trail.
Eğer oraya gidersek, bir iz bulabiliriz.
I could think about that all day, but there was that green trail, just kind of waiting to be followed.
Bütün gün bunu düşünebilirdim ama şu yeşil iz vardı takip edilmeyi bekleyen.
You got any sign of'em?
- Onlardan bir iz var mı?
I don't have him on any feed.
Takip edecek bir iz yok.
Indeed, they could. But this is a trail, and we will follow it.
Evet, olabilirler ama bu bir iz ve bunu takip edeceğiz.
I'm usually extra careful not to leave any trace that I was at one of my dad's houses, but this tub has 16 pulsating jets, and the whole floor vibrates with something called "Swedish Release."
Normalde babamın ilgilendiği evlerde arkamda iz bırakmamaya çok dikkat ederim. Ama bu küvetin 16 tane titreşimli fıskiyesi var ve tüm zemin "İsveç gevşemesi" diye bir sistemle titriyordu.
Not without leaving some electronic trace.
Elektronik iz bırakmadan olmaz.
What I said was, it was impossible for the car to be hacked without the hacker leaving a trace.
Benim söylediğim şey, bir hackerin ardında iz bırakmadan arabayı hacklemesinin imkansızlığı
The place was ransacked. No sign of her.
Birisi evi aramış ve kadından da bir iz yokmuş.
If I give you his burner number- - if ask you to trace his location, can you promise me you won't tell Ressler?
Sana onun brülör number- - verirseniz Onun yerini iz sizi sorarsanız, Beni söz verebilirim size Ressler anlatacağım değil?
She called and she said Reddington was missing, and she asked me to trace his burner number.
She called and she said Reddington was missing, ve onun yakıcı numarasını iz etmemi istedi.
They barely leave a trace.
Onlar nadiren iz bırakır.
Vanished without a trace.
İz bırakmadan kayboldu.
That would scar you.
İnsanda iz bırakır.