Jack narrating traduction Turc
31 traduction parallèle
[Jack Narrating] Any pro will tell you... a popular restaurant presents a special challenge for the head chef.
Herhangi bir profesyonel size popüler bir restoranın aşçı başı için özel bir meydan okumayı temsil ettiğini söyler.
[Jack Narrating] You know what chefs hate?
Şefler neden nefret eder bilir misiniz?
[Jack Narrating] So, I laid it all out.
Böylece hepsini anlattım.
[Jack Narrating] The truth is you can't save other people from their own temptations.
Gerçek şu ki, insanların kendi kendilerini ayartmasını önleyemezsiniz.
[Jack Narrating] Working in a kitchen... is a lot like working in a submarine.
Mutfakta çalışmak daha çok bir denizaltıda çalışmaya benzer.
- [Jack Narrating] When we're at work, there are no men... there are no women - there are only chefs.
İşteyken ne kadın, ne de erkek vardır. Sadece aşçılar.
[Jack Narrating] The truth is most of us are barely even aware... that there's a connection between the animal and the meat on our plate.
Gerçek şu ki, çoğumuz nadiren hayvan ve tabağımızdaki et arasında bir bağ olduğunun farkına varırız.
[Jack Narrating] Here's the thing about New York City.
New York şehri hakkında bilmeniz gereken şey.
[Jack Narrating] Bold.
Bold. Biliyorum.
[Jack Narrating] Here's the thing about being a leader.
Size lider olmakla ilgili birşey.
[Jack Narrating] Look, we all know nothing in life is easy.
Bak, hayatın hiçbir şeyin kolaylık olmadığını biliyoruz.
[Jack Narrating] Desperate Measure Number One :
Umutsuzluk ölçüsü numara bir :
[Jack Narrating] Desperate Measure Number Two :
Umutsuzluğun tarifi iki numara :
[Jack Narrating] Your passion, your calling... that's what makes life worth living.
Senin tutkun, seni arıyor... İşte bu yaptıkların hayatı yaşamaya değer.
[Jack Narrating] New York is a very forgiving town.
Çok affedici bir şehir New York.
[Jack Narrating] I believe that change is good.
Değişiklik yapmanın iyi olduğunu inanıyorum.
[Jack Narrating] For a restaurant to pass a health inspection... everything has to be perfect.
Bir restorantın sağlık kontrolünden geçebilmesi için... her şey mükemmel olmalı.
[Jack Narrating] Here's the funny thing about restaurants.
Restorantlar hakkında komik olan şey.
[Jack Narrating] Now this is a typical staff meal... which some might call "gruel" and unusual punishment.
İşte bu tipik bir personel yemeği... Bazıları buna "yulaf çorbası" ve alışılmadık bir ceza diyebilir.
[Jack Narrating] And we all crave love, don't we?
Ve hepimiz aşkı arzularız, değil mi?
[Jack Narrating] Here's the thing about reviews.
İşte bir eleştiri hakkın da bilmeniz gereken şey.
[Jack Narrating] The problem with reviews, especially bad ones... is that they take on a life of their own-your life.
Değerlendirmeleri ile ilgili problem, özellikle kötü olanları... Kendi yaşamlarını iyileştirmek için başkalarınıkileri mahvederler.
[Jack Narrating] Good.!
İyi.! Çünkü tahmin et ne.
[Jack Narrating] Okay, enough with this pity party.
Tamam, yeter bu kadar acınası parti.
[Jack Narrating] I know.
Biliyorum.
[Jack Narrating] And Jack is back.
Ve Jack geri döndü.
[Jack Narrating] The truth is we all hunger for approval.
Gerçek şu ki hepimiz uygun bulunmaya açız.
[Jack Narrating] New York is a crowded city - millions of people competing for a tiny amount of space.
New York kalabalık bir şehirdir - milyonlarca insan evrenin küçücük bir parçası için birbirleriyle yarışıyorlar.
[Jack Narrating] Sex is like any other hunger.
Seks diğer her açlık gibidir.
~ ~ [Ends ] [ Jack Narrating] There's a saying we have in the kitchen :
Mutfaktayken söylediğimiz bir şey vardır :
[Jack Narrating] Yeah, whatever.
Evet, her neyse.