Jams traduction Turc
373 traduction parallèle
We've been in worse jams than this, haven't we, Hildy?
Bundan büyük belalara girdik biz, değil mi Hildy?
You've been got out of jams before.
Sen hep bir şekilde yırtarsın.
He's gets in more jams than the dead end kids.
O çocuğun bir türlü başı beladan kurtulmuyor.
He means those jams don't get started till around 2 : 00.
Yani partiler 2'den önce başlamaz demek istiyor.
These Talbin jams are the tops.
Bu Talbin partileri en iyisidir.
I didn't want you to think I was loading up your jams with a bunch of squares.
Partilerinizi sıkıcı tiplerle doldurduğumu düşünmenizi istememiştim.
Innocent people can get into terrible jams too.
Masumların da başı çok sıkışabilir.
In the case it jams in combat, could mean life or death.
çarpışmada tutukluk yaparsa hayatınız buna bağlıdır.
Listen, I got you out of your jams because it was my job not because I was your friend.
Dinle, başını dertten kurtarıyordum... çünkü bu benim işimdi, yoksa arkadaşın olduğum için değil.
- You've seen the traffic jams.
- Trafiği gördün.
So, you're causing traffic jams.
Demek, yolu tıkamaktan keyif alıyorsunuz.
Because no wife of mine is going to be working late at night and getting stuck in traffic jams.
Çünkü benim karım gece geç saate kadar çalışıp trafikte sıkışıp kalamaz.
And with traffic jams, more people are walking
Trafik keşmekeşinde çoğu insan yürüyor.
Your weapon jams.
Silahın tutukluk yapıyor.
Ten miles of traffic jams and human beings eating each other in the bushes?
Kilometrelerce süren bir trafik sıkışıklığı ve çalılıklarda birbirini yiyen insanlar.
Uh, just one of those little jams.
Ah, küçük sıkışmalardan birisi sadece.
What incredible traffic jams.
- İnanılmaz derecede trafik vardı.
Dad, you never use the 4th gear and the engine jams!
Baba debraja basmadan direk motoru çalıştırma.
That only happens in the movies. No traffic jams, no dead periods.
Film yapmak daha iyi.
At some points, traftic jams extended 15 miles.
Kimi yerlerde trafik yoğunluğu 25 km.ye ulaştı.
It jams.
Kilit sıkışıyor.
We've got one road, 1 O-mile traffic : jams on it and Germans throwing shells at us.
Tek yolumuz var, onunda üzerinde 10 millik tıkanıklık var ve Almanlar bizi topa tutuyorlar.
And next Saturday at the market we can sell more fruit, more vegetables, more jams and more Cluny's cakes, we ever sold before, right?
Ve gelecek Cumartesi pazarda daha çok meyva, sebze, reçel ve Cluny'nin keklerini satabiliriz, daha önce yaptığımız gibi, tamam mı?
Get the eggs, cakes and jams
Yumurtaları, kekleri ve reçelleri alın.
The traffic jams are really becoming impossible.
Trafik gittikçe çekilmez olmaya başlıyor.
I've been in tougher jams before.
Daha kötüsünü yaşadım.
Traffic was reported heavy on the A127, the Southend Road, and there were jams on the M1 southbound, causing severe delays.
Trafik, A 127'de, Güney Otobanı'nda yoğun ve M1 güney kısmı üzerinde tıkanıklıklar var.
Shit matter if the car jams.
Lanet olsun araba hep takılır.
- No, it's just the jim-jams.
Hayır sadece çok sinirli. Hayır.
Fires, traffic jams, droughts.
Yangınlar, trafik sıkışıklığı, kuraklık.
Are those traffic jams?
trafik sıkışıklığı mı? ya da devasa apartmanlar mı?
Not worthy wide boulevards, Not worthy traffic jams and subways, if at one city there are no maniacs, the city is simply not a metropolis.
geniş bulvarları, metrosu ya da tafik sıkışıklığı değil. eğer bir şehirde manyaklar yoksa, basitçe... şehir metropol değildir bu sıradışı olaylar hakkında bir hikayedir
This baby jams!
Harika!
Gimme some Motown jams - dig it?
Bana Motown çal - anladın mı?
Tell Steven 9 : 00 is fine for dinner and see if you can get us into Jams. All right. And if they don't have a good table, try and get something else.
Steve'e akşam yemeği için 21 : 00'in uygun olduğunu söyle ve bak bakalım Jams'de yer bulabilecek misin?
Pope actually found to be Jewish, Liberace is Anastasia, and Ethel Merman jams Russian radar.
Liberace aslında Anastasia imiş. Ethel Merman, Rus radarını bozdu.
Takes 15 in the mag, one up the pipe wide ejection port, no feed jams.
9mm Beretta. 15 lik, bir tane de ağızda geniş kovan tahliyesi, otomatik şarjör.
Kick out the jams, motherfuckers!
Kalabalığı dışarı atın, adi herifler!
He found me that night. He can't do it in the club so he makes me call Tony outside, and he jams him.
O gece bana Tony'yi arattırdı ve onu tuzağa düşürdü.
They ate everybody's jams and pies and left without saying a word.
Herkesin reçel ve pie'larından yemiş ve tek kelime etmeden gitmişlerdi.
I thought traffic jams were a thing of the past.
Trafik ışıklarının geçmişte kaldığını sanıyordum.
Today we learned that when the machine jams you don't use a flashlight around negatives.
Bugün makine sıkıştığında negatiflerin yanında el feneri kullanmamayı öğrendik.
It's just one part of Mr. Clamp's worldwide business network which includes construction, sports, finance and a popular line of jams and jellies.
Burası Bay Clamp'ın dünyaya yayılmış is alanlarından sadece bir tanesi. Bunlar inşaat, spor, finans çok sevilen marmelat ve bonbondur.
My life's just been a succession of jams over floozies of one kind or another.
Hayatım boyunca kaltaklarla uğraşıp durdum.
And he jams the cross into the door so that no one can come up after them.
Ve kimse arkalarından gelmesin diye haçı kapıya sıkıştırır.
Boy, at least it fucking jams... OK, do you hear that correctly?
En azından müzikten iyi anlıyor. Tamam, iyi duyabiliyor musunuz?
I laid out your jammy-jams.
Pijamacıklarını çıkardım.
As long as we're here let's hear decent jams.
Burada kaldığımız sürece adam gibi müzik çalalım bari.
We don't allow any outside syrups jams, or condiments in the restaurant.
Dışarıdan gelen şurup reçel veya soslara restoranda izin vermiyoruz.
You were an eagle, soaring. - No jim-jams.
Bu işimizi görür.
Traffic jams will be a thing of the past.
Trafik sıkışıklığı geçmişte kalacak.