Jarred traduction Turc
36 traduction parallèle
Brushes for speed regulator jarred out.
Hız regülatör fırçaları bozuk ses çıkarıyor.
Now I ask whether in your opinion... this lever could not have been jarred from one position to the other during the course of the drop?
Sizce araba düşerken vites kolu bir konumdan ötekine geçirilmiş olabilir mi? Olabilir, ancak...
I guess so, but that was a rough horse, liked to have jarred my insides loose.
Sanırım öyle. Bindiğim at çok vahşi idi, jartiyeri içime giydim sandım.
This end has been jarred out of position.
Bu uç, konumundan kaymış.
Must've been jarred loose during the whirlpool.
Girdap sırasındaki sarsıntı gevşetmiş olmalı.
Be it resolved therefore that Mrs. Eunice Long has been declared the blue ribbon winner of the annual Topeka canning festival, and that throughout the Year of Our Lord one-aught-three, all preserved peaches, be they canned and / or jarred,
Karar verilmiştir. Bayan Eunice Long'un Topeka yıllık konserve yapma yarışmasında mavi rozeti takmaya hak kazandığını ve Tanrı'nın takviminin 103. yılı boyunca üretilecek tüm şeftali konserve ve / veya reçellerinde resim ve isminin "Topeka Kraliçesi" olarak yer alacağını ilan ediyorum. "
Thank heaven something jarred me awake.
Şükürler olsun ki bir ses beni uyandırdı.
These are Drs. Jarred and Johanssen... from the Stockholm Institute.
Stockholm Enstitüsü'nden Dr. Jarred ve Dr. Johanssen.
Drs. Jarred and Johanssen from the Swedish Institute.
İsveç Enstitüsü'nden Dr. Jarred ve Dr. Johanssen.
When I kicked your head, it must've jarred your memory.
Kafana vurduğumda hafızanı kaybettin herhalde.
I noticed they weren't jarred open by the impact of the crash.
Kemerin, çarpışmanın etkisiyle açılmadığını fark ettim.
You really jarred something loose, tiger.
Kesinlikle çok sıkısın, aslanım.
I was jarred by the implications of what I'd done.
Sanırım davayı açtıktan hemen sonra. Yaptığım şeyin sonuçları beni çok sarsmıştı.
GEEZ, THAT ACCIDENT MUST'VE REALLY JARRED YOUR BRAIN.
Tanrım, bu kaza beynini resmen sarsmış olmalı.
I got shot down, but it was worth it...'cause it jarred something.
İşimi bitirmişti, fakat buna değerdi çünkü bir karşıtlık yaratmıştım.
Must've been jarred loose when the boat was towed.
Tekne çekilirken sarsıntı yüzünden yerinden kurtulmuş olmalı.
I blew on the horn and jarred it loose.
Kornaya bastın ve ortalığı çınlattın.
It's weird you know, it's like one minute you're watching Jarred lose weight eating subways and then it's you. I don't know.
Bu çok tuhaf, bir dakika önce kendini rol yaparken izliyorsun ve sonra sen oluyorsun.
The body was jarred loose During a mudslide.
Ceset toprak kayması sonucu serbest kalmış.
I think it jarred his head.
Adam boyunsuz.
The name seemed innocent enough, but there was something that jarred.
İsim oldukça masum fakat bir bit yeniği var.
Wendy's quick stop jarred it loose, and the accelerant leaked onto the fuel block, making it catch on fire.
Wendy aniden durunca sarsıntı ateşlemeyi yapmış ve hızlandırıcı yakıt bloğuna sızıntı yapmış. Ve alev almasına sebep olmuş.
Look, you jarred loose my bunion pad.
- Bana bak, gevşek kavonozda benim ayak nasır pedlerim var..
And don't put that next to my jarred okra, either.
Ve benim kavanoz bamyalarımın yanına koyma.
Actually, the accident must have jarred them into a new, harmful position.
Aslında, kaza onları kavanozda olmalı Yeni, zararlı pozisyona.
Exactly. I was jarred by our group getting, like, tripped out and in that kind of like, I was startled by some of the ways our group was being and I was going and then were moments where I was like,
Grubumuzun girdiği bu yoğunlaşma hali beni çok şaşırtmıştı ve grubumuzun içine... girdiği bu halin bazı yönleri tüylerimi diken diken etmişti ve sonra şunu düşündüğüm anlar oldu ;
As the ocean plate pushes underneath the leading edge of South America, it kind of gets snagged and jarred.
Okyanus plakası Güney Amerika'nın ön tarafındaki kenarın altına girerken engellenip sarsılıyor.
It jarred me.
Bu yüzden irkildim.
I assume the lawsuit jarred you out of your stubborn obliviousness.
Dava sayesinde dikbaşlı unutkanlığından sıyrıldığını farzediyorum.
Losing his daughter, maybe it jarred the Founder awake.
Kızını kaybetmenin şoku Kurucu'nun gözünü açmıştır belki.
I'm just amazed he didn't get jarred loose from under there.
Sadece arabanın altına takılmasına şaşırdım.
Maybe it's you getting in my face that jarred it loose.
Belki de sen üstüme gelince oldu.
- Right, but even now, you know, we're standing in front of all these people - and you're not jarred...
- Ama simdi bile bunca insanin önündeyiz ve sen rahatsiz degilsin.
I guess I jarred you loose.
Sanırım seni yaralamıştım.
Hey, Paige,
Paige yarın Jarred'i alabileceğimi umuyorum.
The fall must have jarred my brain.
Kimsin sen? Bilmem.