Jest traduction Turc
1,080 traduction parallèle
What a typically selfless gesture That he should send this fridge, of all of his fridges To be with us tonight.
Nasıl özverili bir jest onca buzdolabının arasından aramıza bu akşam bu dolabını göndermesi.
Uh, I thought it would be a nice gesture.
Uh, güzel bir jest olacağını sanıyordum.
And he, uh, gave me his boat, which I thought was a very, very nice gesture.
Ve teknesini de verdi. Ben bunu çok zarif bir jest olarak görüyorum.
Your little jest escapes me.
Küçük jestini anlamadïm.
Make the gesture.
Jest yap.
I'm going to be killed... responsibly on horseback... as a compliment to the cavalry.
Süvarilere jest olsun diye at sırtında öldürüleceğim.
- You jest with me, sir.
- Beni onurlandırdınız, efendim.
Before you confront me
Bana büyük bir jest yaptınız
I think you're taking this painting done in jest a little too seriously.
Bence sen bu resimdeki küçük şakayı çok fazla ciddiye aldın.
Remember, Dad : as few gestures as possible.
Olabildiğince jest ve mimiklerine dikkat et baba.
You jest about his being crippled?
Sakatlığını mı ima ettiniz?
Gesture without motion ".
Hareketsiz bir jest. "
I thought you were going to come out with another jest about the elevator.
Asansör hakkinda yen ¡ b ¡ r saka yapacaginizi ummustum.
Perhaps it was another of what you term my "theatrical gestures," Mr Booth... but I chose to remain aboard.
Belki de diğer bir deyişle "tiyatrosal jest" ile bay Booth... ama ben gemide kalmayı seçtim.
Maybe this gesture could be his means of escape to a much larger universe.
Belki bu jest, kendisinin daha büyük bir evrene taşınmasının yolu olurdu.
Alexander was portrayed as pharaoh in a gesture to the Egyptians.
İskender, Mısırlılıara bir jest olarak bir firavun olarak portre edildi...
You are the butt and jest and byword of everybody and never does anyone mention you but under the names of miser stingy, mean niggardly fellow and usurer.
Herkesin diline düşmüşsünüz, herkesin alay konusu olmuşsunuz. Size öyle isimler takmışlar ki... Cimri, pinti, nekes ve sefil tefeci!
I only spoke in jest.
Hayır, hayır, sadece şakaydı.
I spoke in jest.
Şakaydı, şaka yapıyordum, şaka...
Gesture of trust to you, friend.
Sana duyduğum güvenden dolayı bir tür jest.
It's only a simple gesture.
Bu sadece basit bir jest.
I just wanted to see that gesture.
Sadece bir jest görmek istiyordum.
Whoe ver you save, it's only a gesture to your friends.
Kimi kurtarırsan kurtar, bu sadece arkadaşlarına bir jest olur.
But your gesture was magnificent.
Ama muhteşem bir jest yaptın.
Like "gesture." "Gesture" is a good word.
"Jest" gibi. "Jest" iyi bir kelime.
Dear children, first of all I want to put your minds at rest.. I hope our collaboration will be productive and candid.
Çocuklar umarım bu ilk jest size güven verecek... birlikte çalışmamızın verimli olması... için hiç bir yersiz düşünceniz olmayacak.
You dare to jest with me?
Onun gözlerini kamaştırmış.
The earliest manifestation of the of the basic simple precipitation jest incurred, as will be seen from the demonstration, a disproportionate amount of internal risibility on the part of the operator.
Temel, basit el şakasının ilk ortaya çıkışı birazdan canlandırılacağı gibi yapan tarafta içten içe orantısız bir gülme ihtiyacı doğurmuştu.
Popular as this jest has always been, however, it cannot compare with the ribald connotations associated with the dispatch of an edible missile.
Bu şaka ne kadar popüler olsa da yenebilir roketin fırlatılmasındaki müstehcen çağırışımlar ile kıyaslanamaz.
Nothing can begin to make that woman well, but we could at least try to compensate... make a gesture.
Hiçbir şey bu bayanı iyileştiremez, ama en azından bir jest yapmaya, tazmin etmeye çalışabilirdik.
- It's just a little gesture.
- Küçük bir jest.
I'm just saying it would be a wonderful gesture to me if you destroyed the book.
Eğer o defteri yok edersen bana büyük bir jest yapmış olursun diyorum.
As a gesture, to put all this behind us, I'll take this book... I see.
Jest olarak, bütün bu şeyleri geride bırakmak için, defterimi alacağım.
Mr Kramer, you made a wonderful gesture to these people and now they're asking you to repeat it.
Bay Kramer, bu insanlara büyük bir jest yaptınız ve onlar da bu jesti tekrarlamanızı istiyorlar.
Mr Kramer, it was a wonderful gesture but you didn't tell us how you wanted us to split it up.
Bay Kramer, bize harika bir jest yaptınız ama nasıl paylaşmamız gerektiğini söylemediniz.
- lt's a gesture, it's now or never
Küçük bir jest yapabiliriz değil mi? Ya şimdi ya asla.
Or jest with those who already are his friends.
Ya da zaten dostu olanlarla şakalaşmak dışında.
My name is no jest, beanpole.
Adımla dalga geçme sırık.
Darn nice of her too.
Çok hoş bir jest.
Violet, this philanthropic gesture of yours is admirable, but a bit too much
Hayırseverce bir jest violet, Kabul edilebilir. Ama bu çok fazla.
The man, too, seemed to be strangely affected by the sight of her, and I saw him gesticulating wildly.
Adam da onun bakışından garip bir şekilde..... etkilenmiş gibiydi, ve onun vahşice bir jest yaptığını gördüm.
Sammy, I think it's time for a romantic gesture.
Sammy, bence romantik bir jest yapmanın zamanı geldi.
Oh, that was a very sweet gesture.
Ah, bu çok şeker bir jest.
You've made it a very special evening for me, and i hope we can all get together... oh, that was a very sweet gesture. Thank you.
Bana çok özel bir akşam yaşattınız, ve umarım tekrar biraraya gelebiliriz... ah, bu çok tatlı bir jest, teşekkür ederim.
Even if they're only in jest.
Çünkü hayatında benden başka kimse yok.
nice gesture.
Güzel jest!
- How like him to make such a gesture.
- Böylesine bir jest yapması ne kadar hoş.
It's a nice gesture, babe, but I'll have to take a rain check.
Bu çok hoş bir jest bebeğim ama bunu biraz ertelemek zorundayım.
It seems like a nice gesture.
Güzel bir jest gibi görünüyor.
- Yes, well that would make it a particularly nice gesture on your part.
- Evet, şey onu bana verirsen çok hoş bir jest olur bu.
Stop this cruel jest, I implore you, stop it at once!
Rica ederim, şu zalim harekete bir son ver, derhal!