English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ J ] / Jiggle

Jiggle traduction Turc

232 traduction parallèle
Don't jiggle him so much, lads.
- Ateş eden bu adamı tutukla.
Don't jiggle him.
Sarsma.
Put it back in and jiggle it around a little bit.
Tekrar yerine koy ve biraz döndürerek oynat.
Run through a number... and try not to jiggle out of position.
Gözden geçirin yerinizden kıpırdamamaya çalışın.
And jiggle the key when you get in.
Anahtarı hafifçe sallayın.
Look at them jiggle!
Nasıl da sallanıyor bak!
Now jiggle it a little and close your eyes.
Şimdi sallan ve gözlerini kapa.
- It stops flushing if you jiggle it.
- Çekip bırakırsan duruyor.
Why should I have to jiggle it?
Ne diye çekip bırakacakmışım?
With the money I'm paying here do I have to jiggle every time I go to the bathroom?
O kadar para ver, ondan sonra da her seferinde sifonu çekip bırak.
I'll jiggle it.
Ben yaparım.
Which is still flushing, but I didn't jiggle it because I know you like to do that when you come home.
Hala su kaçırıyor, ama sifonu çekip bırakmadım çünkü, eve geldiğinde o işi senin yapmak istediğini biliyorum.
- Put one hand up and jiggle it about.
Elini kaldır ve salla.
Let me jiggle your memory bank a little bit.
Dur ben senin aklını biraz yerine getireyim.
My brains, his steel and your strength against 60 men, and you think a little head jiggle is supposed to make me happy? Hmm?
Burada 60 adama karşı benim beynim, onun kılıcı ve senin kuvvetinden bahsediyoruz, sence küçük bir kafa titremesi beni mutlu edebilir mi?
Don't jiggle it.
Fazla oynatma.
The age of the ogling, swim-suited jiggle festivals of the past is dead.
Gözlerin süzülerek baktığı, kıvrak mayo yürüyüşlü gösterilerin dönemi artık sona erdi.
Just lean forward and jiggle your feet.
Hemen öne doğru eğil ve hafifçe ayaklarını salla.
When hooters jiggle around
Ortalıkta salınan memelere,
When you know women the way I do, you know exactly what makes'em tick, what makes'em hum, what makes'em jiggle up and down when they walk.
Bir kadını benim bildiğim gibi bilirseniz, onları neyin ayarttığını, neyin inlettiğini,... yürürken onları neyin aşağı yukarı sallandırdığını bilirsiniz demektir.
You got to jiggle it- -
Biraz kımıldamalı...
Jiggle your biceps.
Paçaları sıvayın.
Oh, hey, Bud, you gotta jiggle his teeth.
Bud, dişlerini sallaman gerekiyor.
Don't jiggle him around.
Sarsıp durmayın.
- You gotta jiggle it a little bit.
- Biraz sarsman lazım.
You just get it in there, jiggle it, jiggle it.
Oraya sokarsın ve sallarsın.
It's just a drill. Don't jiggle.
Yani, bu tip şeylerle uğraşmak insanı çıldırtır.
Bethany, don't jiggle her.
Bethany, sallama kızı.
Far too busy for the follow-up jiggle.
İkinci kez sallamayacak kadar meşgulsünüz.
- You gotta jiggle it with this screwdriver.
Tornavidayla biraz kurcalamak.
You've got to jiggle this.
Bunu sallamanız gerekli.
I'm sure my thighs jiggle a little when I settle into the tanning bed but whose don't?
Yanı solaryum masasına yattığımda kalçalarım hafifçe yayılıyor olabilir ama kimin yayılmıyor ki?
You just have to jiggle it, actually, to get-
Biraz kurcalaman yeterli, aslında, girmek için...
I saw you jiggle the handle.
Hayır yapamadın.
I saw you jiggle the handle.
Kolu şıngırdattığını duydum.
No, see, I love a little jiggle-jiggle on a first lady.
Başkan karısı biraz etli butlu olmalı, ben öyle severim.
Willis, that hi-fi in the den. You have to jiggle the knob to get it to play right.
Willis, sığınaktaki müzik seti... düzgün çalması için düğmesini biraz kurcalamak gerekiyor.
You gotta jiggle it a little.
Biraz oynamak gerek.
- Jiggle the cord.
- Kabloyu çekiştir.
I just got to get up there and jiggle the wires, and the picture'll be fine.
Sadece yukarı çıkıp kabloları sallamam lazım. O zaman görüntü düzeliyor. Tamam, salla o halde.
Well, jiggle it because it's almost halftime.
İlk yarı neredeyse bitiyor. Tamam.
Better get a jiggle-on.
Sallanmasak daha iyi olacak.
This is called the jiggle.
Buna hafifçe sallamak deniyor.
Once you've mastered the jiggle, you'll be able to do the wave.
Hafifçe sallamada uzmanlaştın mı, şeyi de yapabilirsin sallamayı.
He likes the jiggle.
Sallanmayı seviyor.
Do you know the jiggle?
Nasıl yapıldığını biliyor musun?
Of course I know the jiggle.
Tabii ki biliyorum.
Give their cable a little jiggle and they'll be fine'til morning.
Kablolarını hafifçe salla ve sabaha kadar iyi olurlar.
I don't usually complain of an attractive jiggle but you save that jiggle for your husband to look at if and when I get him out of jail.
Tabii onu hapisten çıkarabilirsem. Hadi şimdi gel, gidiyoruz.
See them jiggle, wiggle and shake.
Bak, sallanıp duruyorlar.
All you gotta do is jiggle it.
Tek yapması gereken sallamaktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]