Jobs traduction Turc
9,025 traduction parallèle
But Kobun thought Jobs was missing the point.
Ama Kobun, Jobs'un önemli olanı gözden kaçırdığını düşünüyordu.
But maybe harmony is what Jobs was looking for in Japan.
Ama Jobs'un Japonya'da aradığı şey belki de ahenkti.
Jobs's relationship with Lisa remained full of conflict, but a few years before Jobs's death, Lisa wrote about a moment of peace.
Jobs'un Lisa'yla ilişkisi çatışmalarla doluydu. Ama Jobs'un ölümünden birkaç yıl önce Lisa huzurlu bir anını yazdı.
Steve Jobs co-founded Apple with Steve Wozniak, and on Friday, Apple went to the well once again, bringing Jobs back as a consultant, writing one of the most unlikely chapters ever in the lore that is Silicon Valley.
Steve Jobs, Apple'ı Steve Wozniak ile birlikte kurmuştu. Ve Apple Cuma günü Jobs'u yeniden danışman olarak göreve getirince Silikon Vadisi'nin bilgi birikimine ait en benzersiz bölümlerinden birini yazarak eski güzel günlerine geri döndü.
Jobs was so moved by the ad he'd commissioned that he produced a version where he did the voiceover himself.
Jobs şirketin reklamından o kadar etkilenmişti ki kendisinin seslendirdiği bir sürümünü bile çekti.
In one brilliant, ungrammatical phrase, Jobs told a story of rebellion, the triumph of the iconoclastic genius.
Jobs dil bilgisi kurallarına uymayan muhteşem bir cümle ile... isyanın ve geleneklere karşı çıkan dahinin zafer hikayesini anlattı.
With "Think different," was Jobs trying to frame his own story?
Jobs "Farklı düşün" cümlesiyle kendi hikayesini mi tasarlıyordu?
♪ Oh, teenage hopes Jobs's genius was how he sold the iPod.
iPOD, ÖYLEYSE VARIM iPod'u Jobs'un dehası sayesinde sattık.
And the face of that technology was Steve Jobs.
Ve o teknolojinin yüzü Steve Jobs'dı.
I mean, it screams "Steve Jobs" in the Valley.
"Steve Jobs Vadi'ye geldi" diye bağırıyordu.
Riding to work with Steve Jobs.
İşe Steve Jobs'la gitmek.
Jobs also made it a habit to park his plateless Mercedes Benz in handicap parking spots around the Apple campus.
Jobs, plakasız Mercedes Benz'ini Apple kampüsünün engelli park yerine bırakmayı da alışkanlık haline getirmişti.
Jobs told people that giving away money was a waste of time.
Ama Bill Gates'in aksine Jobs para bağışı yapmanın vakit kaybı olduğunu söylüyordu.
Under Jobs, Apple terminated its philanthropic programs.
Jobs'un idaresinde, Apple hayırseverlik programlarını sonlandırdı.
Jobs kept acting as if Apple was a start-up, but by 2010, it was one of the most valuable companies in the world.
Jobs, Apple yeni bir şirketmiş gibi davranmaya devam ediyordu. Ama 2010 yılında dünyanın en değerli şirketlerinden biriydi.
Among the rich and famous, Jobs was a compelling character.
Zengin ve ünlüler arasında, Jobs zorlu bir karakterdi.
To keep his family together, Jobs was willing to let Apple bend or even break the law.
Jobs, ailesini bir arada tutmak için Apple'ın kanunları esnetmesine hatta çiğnemesine razıydı.
In 2011, a class-action lawsuit filed by more than 64,000 Silicon Valley workers revealed that Jobs, along with the CEOs of Google, Intel and Adobe had colluded not to recruit each other's employees.
2011'de 64 binden fazla Silikon Vadisi çalışanının açtığı toplu dava Steve Jobs'un, Google, Intel ve Adobe CEO'larıyla, birbirlerinin şirketlerinde çalışanları işe almamak için gizli bir anlaşma yaptığını ortaya çıkardı.
E-mails of the late, great Steve Jobs.
Merhum Steve Jobs'un e postaları.
Less than a month after Google co-founder Sergey Brin received this threat from Jobs, Google circulated a "do not cold call" list that included Apple.
Google'ın kurucu ortağı Sergey Brin'in Jobs'tan bu tehdidi almasının üzerinden bir ay geçmeden Google, Apple'ı da içeren bir "habersiz aramayın" listesi yayınladı.
Two years later, Google tried again, and Jobs e-mailed Google CEO Eric Schmidt to remind him of their gentlemen's agreement.
İki yıl sonra Google bir daha denedi. Ve Jobs, Google CEO'su Eric Schmidt'e, aralarındaki centilmenlik anlaşmasını hatırlatan bir e posta yazdı.
Schmidt placated Jobs by assuring him that the culprit would be fired within the hour.
Schmidt, suçlunun bir saat içinde işten çıkarılacağı sözünü vererek Jobs'u yatıştırdı.
When Jobs learned that the woman had been canned, he showed his pleasure in two efficient keystrokes.
Jobs, kadının işten çıkarıldığını öğrenince memnuniyetini iki etkili tuş vuruşuyla gösterdi.
It all centers on an alleged scheme to under-report Apple's expenses by $ 40 million, including $ 20 million that went straight to the company's celebrity CEO Steve Jobs, in the form of what are known as backdated options.
İddiaya göre Apple'ın giderlerini 20 milyon doları eski tarihli işlem olarak bilinen biçimde doğrudan şirketin ünlü CEO'su Steve Jobs'a giden 40 milyon dolar tutarında eksik beyan etmek için usulsüzlük yapılmış.
I first met Steve Jobs shortly after I became editor of Fortune magazine.
Steve Jobs'la Fortune dergisinin editörü olduktan kısa bir süre sonra tanıştım.
Steve Jobs had a very talented group of key lieutenants around him.
Steve Jobs'un çok yetenekli bir yardımcı grubu vardı.
Backdating was a dicey game, and it landed several executives in jail for fraud, but it became a frequent practice at Apple under Jobs.
Tarihi öne çekme riskli bir oyundu ve birkaç yönetici dolandırıcılıktan hapse girdi. Ama bu, Jobs idaresindeki Apple'da sık bir uygulama haline geldi.
None of that had taken place according to the company's own report before Steve Jobs had returned there.
Steve geri dönene kadar hiçbiri şirketin beyanlarına uygun şekilde gerçekleşmemişti.
He was certainly very close to Steve Jobs.
Steve Jobs'a kesinlikle çok yakındı.
Sonsini had known Jobs since Apple went public in 1980 and had been a board member at Pixar when it created a vast program of brazenly backdated options for top executives.
Sonsini, Jobs'la Apple 1980'de halka açıldığından tanışmıştı ve üst düzey yöneticiler için yüzsüzce büyük bir eski tarihli opsiyon programı yapıldığında Pixar'da yönetim kurulu üyesiydi.
Yet despite Jobs's long history with backdating, Apple's own investigation, led by Al Gore, absolved Jobs of any wrongdoing.
Ancak Jobs'un tarihi öne çekme geçmişine rağmen Apple'ın Al Gore tarafından yürütülen soruşturması Jobs'un suçlarını akladı.
Their conclusion was that Steve Jobs didn't appreciate the accounting implications of the issue.
Sonuç, Steve Jobs'un bu meselenin muhasebeye ilişkin etkilerini anlayamadığı şeklindeydi.
Jobs's accounting naiveté would be challenged by his own CFO, Fred Anderson.
Jobs'un muhasebe konusundaki tecrübesizliği... CFO'su Fred Anderson tarafından göğüslenecekti.
But in a very unusual statement, Anderson's lawyer made it clear that Fred had relied on statements by Jobs that turned out to be false and that Anderson had explained the dangers of backdating to Jobs.
Ama Anderson'ın avukatı Fred'in, Jobs'un yanlış beyanlarına güvendiğini ve Anderson'ın, tarihi öne çekmenin tehlikesini Jobs'a açıkladığını olağandışı bir ifadede ortaya çıkardı.
Now, this contradicted exactly what Jobs and the company had maintained which was that Steve Jobs didn't appreciate why this was a problem.
Bu durum Jobs'un ve şirketin savunduğu şeyle çelişiyordu. Steve Jobs bunun neden bir sorun olduğunu anlamamıştı.
I think the notion that Steve Jobs knew nothing and Fred Anderson and Nancy Heinen were entirely responsible is ridiculous.
Steve Jobs'un hiçbir şey bilmemesini ve sorumluluğun sadece Fred Anderson ile Nancy Heinen'da olmasını komik buluyorum.
The company has confirmed that Jobs himself was awarded backdated options that carried a false date in October 2001.
Şirket Jobs'a Ekim 2001'de, yanlış tarih taşıyan tarihi öne çekilmiş opsiyonlarla tazminat verildiğini doğruladı.
A fictitious board meeting that awarded Jobs 7.5 million options.
Jobs'a 7,5 milyon dolar tazminat veren kurmaca bir kurul toplantısı.
Would she have just decided on her own to fake a board meeting in order to enrich Steve Jobs?
Steve Jobs'u zengin etmek için sahte bir kurul toplantısı yapmaya yalnız mı karar vermişti?
According to one analyst, if Jobs had gone to jail for backdating, the company's value would have dropped by $ 22 billion.
Bir analiste göre, Jobs bu usulsüzlükten hapse girseydi şirketin değeri 22 milyar dolar azalırdı.
But Jobs was Apple's indispensable man, and Apple, Silicon Valley's indispensable company.
Ama Jobs, Apple'ın vazgeçilmez adamıydı ve Apple, Silikon Vadisi'nin vazgeçilmez şirketiydi.
When the US Senate questioned Jobs's successor, Tim Cook, about the company's tax practices, many of the subcommittee members took a moment to state, for the record, just how tough they were willing to be.
ABD senatosu Jobs'un halefi Tim Cook'u şirketin vergi uygulamaları hakkında sorguladığında alt kurul üyelerinin çoğu, her ne kadar can atmasalar da kayıt için ifade vermeye geldi.
Apple found its tax haven in the green fields of Ireland where Jobs and his team set up holding companies in the early 1980s.
Apple vergi cennetini, Jobs'un ve ekibinin 1980'lerin başında holding şirketlerini kurduğu İrlanda'nın yeşil alanlarında tesis etmişti.
Steve Jobs said he wanted to change the world, but into what?
Steve Jobs dünyayı değiştirmek istediğini söylemişti. Ama ne olarak değiştirecekti?
In 2010, Chinese activist Ma Jun contacted all the tech manufacturers to discuss the issue and even wrote to Jobs personally.
2010 yılında Çinli aktivist Ma Jun bu sorunu görüşmek için tüm teknoloji üreticileriyle temasa geçti, hatta Jobs'a da bir mektup yazdı.
It wasn't until Jobs left the company that Apple even agreed to speak to Ma Jun.
Jobs şirketten ayrılana kadar Apple, Ma Jun'la konuşmayı kabul etmedi.
If Jobs had really "thought different," shouldn't he have cared more about the people who touched the iPhones before they appeared in the hands of Apple's customers?
Jobs gerçekten farklı düşünmüş olsaydı, iPhone'a Apple müşterilerinin eline geçmeden dokunan insanlara daha fazla değer vermesi gerekmez miydi?
But back then, when Steve Jobs was at the helm and in his full power, it was impossible to get anything from them.
Ama o zamanlar Steve Jobs işin başındayken ve çok güçlüyken onlardan bir şey almak imkansızdı.
That's what was so disturbing, I think, to Steve Jobs, was that he'd been used to having a much more controlled relationship with the press.
Bu olay Steve Jobs için çok rahatsız ediciydi. Basınla çok fazla kontrollü bir ilişki kurmaya alışmıştı.
" Hi, this is Steve Jobs.
" Merhaba, ben Steve Jobs.
Anyone who'd worked with Jobs before would know of other instances where he'd been a bully.
Daha önce Jobs'la çalışmış herkes onun zorbalık yaptığına şahit olmuştur.