English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ J ] / Jogging

Jogging traduction Turc

758 traduction parallèle
You may be jogging till your boots are green!
Uğurlar olsun, tabanları yağla.
He is wearing a green corduroy suit, jogging and bobbing down the aisle, buttressed by his trainer and his handlers.
Fitilli kadife yeşil bir ceket giymiş. Şu anda ısınıyor. Koçu ve antrenörleri ona destek veriyor.
Fellow over there was jogging, found him on the path.
Şuradaki adam onu koşu yaparken yolda bulmuş.
Didn't you get enough exercise jogging this morning?
Bu sabah yeterli koşu egzersizini yaptın mı?
I shouldn't have given up jogging.
Sporu bırakmamalıydım.
There's a chap in football gear... jogging along the street.
Forma giymiş futbolcu bir eleman var, sokakta koşuyor.
Do you spend very much time jogging about town dressed like that?
Bu şekilde giyinip koşmaya epey vakit ayırıyor musun?
You were jogging, and you picked up somebody and laid her.
Yolda koşarken bir kızla tanıştın ve yatağa girdiniz.
- What's the point of jogging for two and a half miles?
Şimdi 5 km koştuk.
Hi. How come you're not jogging?
Hayret koşmuyorsun?
Say it was a jogging accident. It happened about 2 days ago.
İki gün önce geçirdiğin ufak bir kaza olduğunu söyle.
Get on back to jogging.
Hadisene, koşmaya devam et.
There is Mrs. Small jogging in front of six husbands
İşte Bayan Small arkasında 6 kocasını bırakarak koşuyor!
As an actress used to handling props, she would have had no trouble jogging Heather's elbow, accidentally spilling her drink and offering her her own.
Deneyimli oyuncu yanlışlıkla Heather'ın içkisini döküyor ve ona kendi içkisini veriyordu.
Come on and let's start slowly by jogging.
Hadi jogging'e başlayalım.
Jogging start, jogging start... flexible and light...
Tempo, tempo rahatça ve yavaşça...
Jog, swim and feel good with SunTrip everyday.
Jogging, yüzme ve iyi hissetme... Her gün SunTrip ile...
Come jogging.
Haydi.
I suppose, to your father, jogging shorts and a t-shirt make me a Jezebel.
Sanırım kısa şortlar ve tişörtler babanın gözünde beni Jezebel'e dönüştürdü.
I have a gift for jogging.
Koşmak konusunda çok yetenekliyim.
Dew! The old jogging trip?
Yine ortalarda dolanıyorsun ha?
He's wearing jogging shoes!
Spor ayakkabılar giymiş!
Everybody glides along on roller skates or on jogging shoes... with those Martian radio things over their ears. You look around you.
Etrafına bir bak.
- Maybe she's still jogging.
- Belki hala koşuyordur.
Eh, you better try doing some jogging, it's good for you.
- Evet, iki kilo. Jogginge başlasan iyi olacak
What about jogging?
Koşu yapmak nasıl bir fikir?
Maybe you can meet girls jogging.
Belki koşu yaparken bir kızla tanışabilirsin.
Jogging.
Koşu.
I came running out of the theater, ran into the park, started jogging, shadow boxing, a guy came up and punched me right in the face.
Tiyatrodan koşarak geldim, parkta da koştum, koşuya başladım, gölge boksu, bir adam geldi ve yüzümün ortasına yumruk attı.
I'm not really jogging.
Gerçekten koşmuyorum.
That's how we met. I fell for the phony jogging bit.
Sahte koşu numarası yapan biriyle böyle buluştuk.
Oh, dear Lord, not jogging.
Hayır Tanrım, koşu olamaz.
- Are we jogging?
- Koşu mu yapıyoruz?
- We are jogging -
- Koşu yapıyoruz.
This jogging crap is for the birds.
Bu koşu saçmalığı kuşlar için.
That's why so many people... are jogging and eating lots of All-Bran, I expect.
Bu yüzden bir dolu insan yürüyüş yapıp kepekli buğday gevreği yiyor.
We'd just been jogging!
Sadece yardım etmişti.
Does jogging help?
Yardım mı?
Are you fat? When you go jogging, do you leave potholes?
Yolda yürürken çukur mu oluşuyor?
You'll be jogging by next week. Let's go.
Merak etme, haftaya kadar koşmaya bile başlarsın.
Frederick goes jogging at six.
Frederick altıda koşuya çıkar.
Look at all these people jogging, trying to stave off the inevitable decay of the body.
Şu koşan insanlara bakın yılların kaçınıImaz etkisine karşı koymaya çalışıyorlar.
He has to go jogging.
Koşması gerekiyordu.
Meet me at the jogging track at 1 : 00.
Saat 1'de koşu pistinde buluşalım.
I thought jogging was getting you in better shape.
Koşu yapmanın seni forma soktuğunu sanıyordum.
Thanks to the jogging, now I can lift him into the ambulance.
Koşu yaptığı için şimdi onu kaldırıp ambulansa koyabiliyorum.
We'll go jogging, do you come with us?
Yürüyüşe çıkacağız bizimle gelir misin?
Running shoes tennis and jogging shoes, all that kind of stuff.
Koşu ayakkabıları... tenis ve yürüyüş ayakkabıları, bu tür şeyler.
I've tried jogging on Hampstead Heath... at seven o'clock in the morning in a sweat suit... but I never worked up a sweat.
Hampstead Heath'te sabahları 7'de jogging yapmayı denedim.
Maybe he's jogging.
- Bu sabah hariç.
Now, everybody's jogging.
Şimdi herkes jogging yapıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]