English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ J ] / Joystick

Joystick traduction Turc

103 traduction parallèle
If anything has to go, I am glad it's my vision... and not the old joystick, you know what I mean?
Eğer birşey gidecek olursa, umarım görüşüm olur eski joystick değil.
Stupid joystick!
Aptal joystik!
Now, you know how to work the joystick and navigate around, you also know how to zoom out and in.
Pekala, kumandayı nasıl kullanacağını ve rehberlik edeceğini biliyorsun. Ayrıca uzaklaşıp yakınlaşmayı da biliyorsun.
The joystick.
Oyun koluna.
If you want to go right... move the joystick left.
Eğer sağa gidersen... Joyistiği sola çevir.
What's a joystick?
Joyistik ne?
Instead of a keyboard or joystick you put this puppy on and enter a whole computer-generated world and interact with everything as if it actually existed.
Klavye ve joystick yerine bunu kafanıza takıp, bir bilgisayarın oluşturduğu hayali dünyaya giriyorsunuz ve gerçeklermişcesine herşeyle etkileşim kuruyorsunuz.
It's got inductive joystick, dynamic braking, flip-up arms.
Tümevarımsal direksiyon kolu, dinamik frenler, açılabilen kollar.
Just fiddling with my joystick.
Sadece joystickle oynuyordum.
Fiddling with your joystick?
Joystickle mi oynuyorsun?
wang, thang, rod, hot rod, humpmobile, Oscar, dong, dagger, banana, cucumber, salami, sausage, kielbasa, schlong, dink, tool, Big Ben, Mr Happy, Peter, pecker, pee-pee, wee-wee, wiener, pisser, pistol, joint, hose, horn, middle leg, third leg, meat, stick, joystick, dipstick, one-eyed wonder, junior, little head, little guy, rumple foreskin, Tootsie roll, love muscle, skin flute, Roto-Rooter, snake...
... çubuğu, zımbırtısı, arabası Oskar'ı, bıçağı, muzu hıyarı, salamı, sucuğu kulesi, Bay Mutlu'su, Peter'ı, ağaçkakanı, ufaklığı tüfeği, boynuzu, orta bacağı, eti oyun çubuğu tek gözlü canavarı ön derisi, aşk kası, fülütü yılanı...
Why don't you just hang on to your joystick?
Neden kumanda koluna asılmıyorsun?
She might choose the guy with the faster car or the bigger bicep or the bigger joystick.
O hızlı arabası kaslı kolları ve büyük joystick'i olanı seçicektir.
- Bigger joystick?
- Büyük joystickmi?
Just the right amount of grease on the joystick.
Sadece doğru miktarda joyistiğe yağ koymak.
Take hold of the joystick.
Şimdi kolu tut.
That's my joystick hand.
Joystick elim o.
Control it with the joystick.
Joyistik ile kontrol edersin.
Ain't there nothing else I've got to learn for this spy mission? I've got joystick fever.
Joyistikle oynamaktan başka öğreneceğim ajanlık numaraları var mı?
- ls the joystick connected?
- Joystick takılı mı?
I don't spend my days playing with the joystick like you.
Günlerimi senin gibi joystickle oynayarak geçirmiyorum.
You know, it's too bad we can't hook up a joystick to this thing.
Bilirsin, bu şeye bir kumanda kolu takamamak çok kötü.
Darn this joystick!
Joysticke lanet olsun!
Hey, smooth move on the joystick.
Hey, joysticki yavaş hareket ettir.
Inside the sub, I have a laptop and a joystick, and that's all I have inside the sub.
Denizaltının içinde bir dizüstü bilgisayar ve bir kumanda kolu var.
I'd let her take my joystick.
Ona uçuş kolumu vermek istiyorum.
How? Use the throttle and the joystick.
Levyeyi ve gaz kolunu kullan!
My joystick was rock hard.
Joystick taş gibi sertleşmişti.
If only life came with a joystick, huh, Turtle?
- Keşke hayat bu kadar kolay olsa.
I know 250 bucks is a lot to spend on a controller, but you know what?
250 dolar, bir joystick için fazla biliyorum ama bir şey söyleyeyim mi?
Honey, do you see a joystick?
- Tatlım, joystick görüyor musun?
It's my joystick hand. Hal, I am so proud of you for making such a great decision.
Böyle müthiş bir karar verdiğin için seninle gurur duyuyorum Hal.
joystick, come around 30 degrees, 15 by 13 north. zoom in 2 miles.
Kumanda 30 derece 13'ten 15 kuzeye gel 4 kilometreye zumla.
He enjoys holding gun in one hand, his "joystick" in the other.
Bir elinde silah, diğerinde de çükünü tutmaktan hoşlanır.
His sister has the cool wheelchair witthe joystick.
Kız kardeşi tekerlekli sandalyede.
I also need A joystick controller, Video transmitters, A coax cable, and a programmable park.
Aynı zamanda bir kontrol kolu, video vericisi, koaksiyel kablo... ve programlama parkı gerek.
- Rusty, I'm not satan's joystick.
- Ben şeytanın oyun kumandası değilim.
With the right joystick you control your arms.
Sağdaki joystickle kollarını kontrol ediyorsun.
- The left joystick...
- Soldaki joystick...
Joystick, 20 degrees starboard.
Kumanda kolu, sancak tarafına doğru yirmi derece.
He's flying her on her back, holding his joystick!
Kızın arkasında uçup ona yön tarif ettiriyor.
I'm gonna pull back on the ol'joystick, see if we can get up above it.
Şimdi kolu kendime doğru çekeceğim, bakalım yükselebilecek miyiz?
Field operatives in Pakistan call in a target to a pilot sitting behind a joystick in California.
Pakistan'daki savaş birlikleri bir hedef belirliyor California'dan bir pilot joystick'in başına oturuyor.
Joystick jockey with an attitude.
Hastalıklı bir joystick oyuncusu.
I should be flying f-22's over Afghanistan right now but I'm stuck in Riverside, rotting away in a steel box next to joystick jockeys raised on energy drinks and video games.
Şu an Afganistan üstünde F-22 uçurmam gerekiyor ama nehir kenarında oturmuş demirden yapılma oyuncak bir joystick'in yanında enerji içecekleri içerek oyun oynuyorum.
Joystick.
Joystick.
Does that infection cause problems in the joystick area?
Bu hastalık kumanda kolu bölgesinde sorunlara sebep olur mu?
Then I go to my hairdresser where I get my roots touched up.
Bütün vücudum bir joystick!
Oh, you got a joystick.
Oh, joystick'inde var.
I had a joystick growing up, except mine was fucking attached.
benimde büyürken bir tane vardı, fakat benimki kasıklarıma ekli haldeydi.
Hurry, Otto, to the joystick!
Çabuk, Otto, kumando koluna!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]