Junky traduction Turc
97 traduction parallèle
Read those junky comic books?
Şu berbat çizgi romanları okuyorsun.
Only one junky little place in the town.
Kasabadaki tek yer.
Mom, this is Mr Juicehead Junky here.
Anne, bu Bay Nektarkafa Müptela.
Not for long if you keep using this junky equipment.
Bu eski mallarla uzun sürmeyecek.
I'm sure she's a junky.
Eminim o bir keş.
You're living in this junky place.
Bu çöplük yerde yaşıyorsun.
Good morning, would you like to buy a Christmas wreath made from some junky old branches my brother found in a Christmas tree lot?
Günaydın, ağabeyimin bir Noel ağacı parçasından bulduğu... birkaç değersiz eski daldan yapılmış bir Noel ağacı almak ister misiniz?
It looks kind of junky.
Biraz harap bir yer.
You are a rejection junky, plain and simple.
Sen açık ve net, her şeyi ret edici aptalın tekisin.
I hope some crazy junky takes you out in an alley one night.
Umarım deli bir keş karanlık bir çıkmaz sokakta işini bitirir.
You've always been a shopping junky. But now you've turned into a pusher and corrupted my innocent Jefferson.
Şimdi de masum Jefferson'ımın kanına giriyorsun.
Like rich people giving junky old stuff to the Salvation Army only the junk turns out to be a Rembrandt.
Zenginlerin eski döküntü eşyalarını Kurtuluş Ordu'suna bağışlamaları gibi bir farkla, döküntü, Rembrandt çıkmıştı.
Like any good junky, I knew how to hide the evidence.
Her iyi dolandırıcı gibi, kanıtları nasıl yok edeceğimi biliyordum.
You paid $ 3,000 for that junky car?
O hurdaya 3000 Dolar mı ödedin?
I have to ask you about another dead junky, named Dowd.
Onun gibi çok kişi var. Başka bir ölü uyuşturucu müptelası : Dowd.
- He was a fucking junky, man.
O, bir uyuşturucu bağımlısıydı.
He's what? - Junky.
O neydi?
I ain't trying to get shot by nobody, specially no junky.
- Kimsenin beni vurmasına izin veremem.
You planted the gun cause he was a junky.
Çünkü o bir eroinmandı.
They made him a junky.
Onu bu hale onlar getirdiler. Onu bir bağımlı yaptılar.
Nobody's wiping their feet for your junky basement.
Kimse senin kirli bodrumun için ayağını silmeyecek.
Competition junky.
Yarışma bağımlısı.
Look, I gotta tell you that no agency is gonna give a junky back her kid.
Tamam işte. Hiçbir kurum, eroinmana çocuğunu geri vermez.
You're totally mad! Junky!
Sen tam delisin keş!
A junky.
Keş, eroinman.
Maybe your haircut's junky.
- Belki de saçın güzel olmamıştır.
She didn't want a junky on her staff.
Çalışanları arasında bir keş bulunmasını istemedi.
You weren't a junky.
Keş değildin.
We'll post an officer at the junky's bedside.
Kızın yanına bir nöbetçi koyacağız.
My mother was some junky.
Annem bir esrarkeşti.
If you think I'm giving my baby to some junky, you're crazy.
Eğer bebeğimi bir keş'e vereceğim düşünüyorsan, sen delirmişsin.
Mr Jones has junky veins, and he really needs antibiotics.
Bay Jones uyuşturucu almış ve antibiyotiğe ihtiyacı var.
- Junky.
- Hırıltılı.
I'm still rushing off the adrenaline, and was scared to death of some junky's gonna jump out at me out of nowhere and then
Bense hâlâ adrenalin pompalıyordum. Esrarkeşin biri birden ortaya çıkıp üzerime atlayınca ödüm patladı ve sonrasında da Ted'i gördüm, ortağım olan Ted'i.
He was lying on the floor and back of the junky.
Esrarkeşin arkasında yerde yatıyordu.
- You're a Star Wars junky.
- Yıldız savaşları bağımlısısın.
- Yeah. Two dead white teenage girls in a crack house, a junky Brit, no recall and a history of violence.
İki ölü beyaz kız ölü bulundu, geçmişini hatırlamayan, uyuşturucu müptelası, sabıkalı bir İngiliz.
For him, I'm a "punk junky".
Ona göre, ben çatlak bir punk'ım.
- A little junky.
- Biraz hırıltılı.
Did you just call me a junky?
Bana hırıltılı mı dedin?
My wife is a junky.
Karım bir bağımlı.
She's a psychic junky.
O bir fal bağımlısı.
He's either a junky or a hustler.
Şey, çok açık ki Bones, bu çocuk ya bir keş ya da bir dolandırıcı.
What's the bartender's ring doing next to the dead junky?
Barmenin yüzüğünün, ölen keşin yanında ne işi var?
When Sophie returned, the child had diarrhea, so she accused me of... feeding her junky food not Washing the salad, having dirty hands.
Sophie döndüğünde çocuk ishal olmuştu bebeği abur cuburla beslemekle salatayı yıkamadan pis ellerle yedirmekle suçladı beni.
We have a couple of junky ones.
Birkaç tane eski püskü şeyimiz var.
I'm a message board junky and I think there's alot of value there every time you go on the internet you have no idea what people are gonna respond to and what's amazing to me is how closely people watch the show
Bence orada çok değerli bilgiler var. İnternete girdiğinizde insanların ne tepki vereceğini hiç bilmiyorsunuz. Benılas.ı.l şaşırtan şey ise, insanlarsın
Panic junky, I want to smack him.
Velveleci herif.
- What did you just say to me? - Fucking Calvess is a junky.
Ne dedin?
A filthy, fucking needle-ridden junky.
Pis, lanet olası bir eroinmandı.
What is with the junky old truck?
Peki şu rezil eski kamyonda ne oluyor?