Just do what i do traduction Turc
4,949 traduction parallèle
I just need the rest of you to get past Elijah and do what needs to be done.
Geri kalanlarınızdan istediğim şey Elijah'ı geçip yapılması gerekeni yapmanız.
It's just... It's just so hard, because I don't know what to do with myself all day.
Bu biraz bu çok zor, çünkü bütün gün boyunca ne yapacağımı bilmiyorum.
You know what, at this point, I think they want it more than we do. Just let them have it.
Bence artık bu evi bizden daha çok istiyorlar, bırakalım da onların olsun.
Do you know what? I refuse to just get old and lame.
Baksana, yaşlanmayı ve ezik olmayı reddediyorum.
- What do you mean? I just saw him a few minutes ago.
Onu birkaç dakika önce gördüm.
Oh, just because I'm not doing what you want me to do, or feeling
Sırf yapmamı istediğin şeyleri yapmadığım ya da hissetmemi istediğin şeyleri...
I'll never know. But what I do know is that existing just isn't enough for me anymore.
Bildiğim şey ise hayatta olmak artık benim için yeterli değil.
I just want you to feel safe, you know, to do what's right.
Kendini güvende hissetmeni istiyorum. Doğru olanı yapman için.
I just... I have to do what he says.
Ama benim onun dediklerini yapmam gerekiyor.
I just don't understand why everyone can't just do what they want.
Sadece neden herkesin istediğini yapamadığını anlamıyorum.
Someone who doesn't know what to do besides just listen to me as I go on and on.
Ben anlatmaya devam ederken beni dinlemekten başka ne yapacağını bilmeyen birine.
I'm not telling you what to do. I'm just telling you what we did. So take it or leave it.
'Şunu yap'demiyorum.'Biz böyle yaptık'diyorum.
I just did what I had to do.
Sadece yapmam gerekeni yaptım.
And now it's like no matter where I go or what I do, I'm just back in high school again.
Ve artık her nerede olursam olayım, ya da ne yaparsam yapayım. Liseye geri dönmüşüm gibi hissettiriyor.
Kyle just sent me a selfie. What do I do?
Kyle kendi çektiği fotoğrafını yolladı.
So why don't you just back off and let me do what I need to do?
Bu yüzden şimdi önümden çekil ve bırak da yapmam gerekeni yapayım.
That's just what I do, okay?
- Bu benim işim, tamam mı?
I know that I hate hugs just as much as you love them, but I'm not letting go until you tell me what I have to do to make you not mad at me anymore!
Sarılmalardan ne kadar nefret ediyorsam sen de o kadar seviyorsun. Ne yapmam gerektiğini ve bana kızgın olmadığını söyleyene kadar seni bırakmayacağım.
I don't think first, I just do what I want.
Önce düşünmüyorum, ne istersem onu yapıyorum.
I was trying to find the perfect setting, and now I just don't know what to do.
Harika ortam ayarlamıştım ve şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.
Maybe I just don't want anyone telling me what to do.
Belki ne yapmam gerektiğini söyleyen birini istemiyorum.
I have no idea what I just said, but I know you do.
Ne konuştuğum hakkında en ufak bir fikrim yok. Ama senin anladığını biliyorum.
It just bothers me that I don't know you, and you know a hell of a lot more about what my fiancée's doing than I do.
Seni tanımadığım için rahatsızım. Ve nişanlımın yaptıklarından benden çok daha fazla haberdarsın.
And no matter what I did, I just can't. Do anything to help him.
Ne yaparsam yapayım acılarını dindirmek için hiçbir şey yapamadım.
Just do what I pay you for.
Ödememin karşılığını yerine getir.
I really do think you're trying to help, Claudia, but it just takes three minutes in a car to know there's something else going on with you, too, and I want to know what it is.
Yardım etmeye çalıştığına eminim, Claudia ama arabada geçirdiğimiz o üç dakika sende de bir şeyler olduğunu anlamaya yetti ve ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
It sounds fancy, I know, but, basically, what it means is when you ask your computer to do something and hit the enter key, if it answers you back in less than 400 milliseconds, just under half a second,
Çok havalı, biliyorum. Aslında temelde anlamı şu bilgisayarınızdan bir şey yapmasını isteyip enter tuşuna bastığınızda eğer size 400 milisaniyenin altında cevap veriyorsa yarım saniyenin biraz altında o makineye saatlerce bağlı kalırsınız.
- Just tell me what I can do to help.
- Yardım etmek için ne yapabileceğimi söyle sadece.
Do what I do, just go along with it and later, take it out on him in the bedroom.
Benim yaptığımı yap, onunla aynı fikir de ol ve daha sonra, yatak odasına bunları onun aklından çıkart.
And I just wanted to see what they'd do next.
Bir sonraki adımda ne yapacaklarını görmek istedim.
Hey, look, I just need to increase her ability to do what she's doing, that's all.
Bunları yaptırarak, yeteneklerini geliştirmem gerekiyor, hepsi bu.
I hear what you're saying, I really do, and I know you're not just talking about the group.
Ne dediğini anlıyorum, gerçekten de. Ama sadece grup hakkında konuşmadığını da biliyorum.
What do you think Claire and little Eleanor would make of the photo I just took?
Claire ile Küçük Eleanor bu fotoğrafı görünce ne yapar acaba? Hani az önce çektiğim?
What I'll do then is I'll just head by the Christmas-tree lighting... and I'll pick up Noel for Christmas number one.
Işık seremonisine gidip Noel'i birinci Noel için alacağım.
Just... just tell me what you want, and I'll do it.
Ne istiyorsan söyle de yapayım.
What do you think, I just sat here jotting down rhymes before you showed up?
Ya ne sandın? Burada oturup, sen gelmeden kafiyeli şeyler yazmadım ya.
You know what I've asked you to do. Just get on with it
Sana ne söylediğimi biliyorsun, git işine bak.
What kinda dogs do you like? I mean, you know, just hypothetically, If we were to get a dog.
Yani, sadece varsayımsal olarak köpek yiyecek olsaydık.
I just think she didn't know what she was talking about, because I've had things happen to me like that, and it has got nothing to do
Bence o kadın ne dediğini bilmiyordu. Çünkü benim başıma devamlı o tür olaylar geliyor.
I just really - - I don't know what - - what you want me to do.
Ben gerçekten benim ne yapmamı istediğini anlamadım.
I don't know what it is with this guy, but no matter what I do, I just can't win with him.
Bu adamda ne var bilmiyorum ama ne yaparsam yapayım ona üstün gelemiyorum.
Hey, why don't you just let me worry about what I would or wouldn't do, all right?
Hey, neden ne yapıp ne yapmayacağım konusunda benim endişelenmeme izin vermiyorsun?
I'm just--I'm reporting to you that I'm seeing you do what you always do.
Sana, her zaman yaptığın şeyi yaptığını bildiriyorum işte.
You just need to keep her here until I can figure out what to do.
Ben ne yapılacağını bulana kadar onları burada sakla yeter.
Look, I know this is not gonna be easy, but just see if you can keep her there for awhile until we figure out what to do.
- Bak, kolay olmayacak, biliyorum. Ama biz ne yapacağımızı bulana kadar onu orada tutmaya çalış.
Fair thee... what the hell did I just do?
Peri... demin ben ne yaptım öyle?
Just watch what I do to your slut!
Sürtüğüne ne yaptığımı seyret hadi.
I just don't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
And I just feel that... that some people here think that what Shelby did as a business, how he died, even though I had nothing to do with it, that somehow, it reflects on me. Mm-hmm, yeah.
İçimden bir ses buradaki insanların Shelby'nin işini yaptığını ve ölümünün benimle hiçbir alâkası olmamasına rağmen bana patladığını söylüyor.
So... I just want you to pretend that you're a superhero, and this is what you got to do to save the world.
Bir süper kahraman gibi davranmanı istiyorum.
- Just do what I say.
- Ne diyorsam onu yap.