Just for a little bit traduction Turc
528 traduction parallèle
Just for a little bit.I'll come back, 01 : 24 : 01,001 - - 00 : 54 : 01,999
Sadece bir süre. Geri döneceğim.
All I'm suggesting is that you simply pull it back, just for a little bit.
Sizden sadece azıcık dikkat etmenizi istiyorum.
Just for a little bit, okay?
Biraz beklerim tamam mı?
BESS, THEY'RE GOING TO TAKE YOU BACK INTO HOSPITAL JUST FOR A LITTLE BIT.
Bess, seni bir süreliğine... tekrar hastaneye yatıracaklar.
- Just for a little bit?
- Sadece bira gelmek istemez misiniz?
I need you to phone my folks, I want you to tell them that I'm fine and everything's OK, that I'm just going to go travelling for a little bit.
Bizimkileri aramanı ve onlara iyi olduğumu, her şeyin yolunda olduğunu, ve biraz daha seyahat edeceğimi söylemeni istiyorum.
I just thought that you'd feel less offended and be a little bit more understanding if I told you that I did what I did for your benefit sake.
Senin için gittiğimi söylersem biraz kötü hissedip anlayış göstereceğini düşünmüştüm.
- ( She's going for it, going... ) ( Just a little bit more. )
- ( Yapacak gibi... ) ( Sadece biraz daha... )
As for the rest of the story, eight days later, the guerilleros came, and the five of us had to flee, taking with us just a little bit of gold.
Sekiz gün sonra gerillalar geldi ve biz de, pılımızı pırtımızı toplayıp kaçtık. Beraberimizde birazcık da altın götürdük.
You might get away with borrowing someone's name... if it's just for drink and a little bit of money.
Başka birinin adını kullanıp..... sadece para ve içki bulacaksan tamam diyeyim.
Couldn't we just walk for a little bit?
Biraz yürüsek, olmaz mı?
If we have enough water for all that time... couldn't we set aside just a little bit for washing?
Şey, eğer yeterli miktarda su varsa... yıkanmak için bir kova su bulundursak iyi olmaz mı?
Of course, in case you get rabbit in your blood... and you decide to take off for home, you get a bonus of some time... and a set of leg chains to keep you slowed down just a little bit.
Tabii eğer kanınız kaçma arzusuyla tutuşur da eve dönmeye karar verirseniz, fazladan birkaç yıl daha yersiniz. Hızınızı biraz azaltmak için de bacaklarınıza zincir takılır.
They don't realize that, um, people fighting for their own freedom... uh, are not gonna be stopped... by just changing your tactics, adding a little bit more sophisticated technology over here, improving the tactics we used last time, not making quite the same mistakes.
Oradaki insanların kendi özgürlükleri için savaştıkları gerçeğini ve asla vazgeçmeyeceklerini fark edemiyorlar. Sadece yeni taktikler geliştiriyorlar. Üstüne biraz daha karmaşık teknolojik imkanlar ekliyorlar.
Oh, I just had to touch the people for a little bit, honey.
- Benim bir süre insanların yüreklerine dokunmam gerekti canım.
So I found myself a partner for my experiment, a normal, healthy guy, and I took a little of his blood... just a bit... and I've locked myself in with him.
Ve kanından biraz aldım. Sadece birazcık. Ve kendimi onunla birlikte kilitledim.
It was just for a little - little bit of time.
Sadece kısa bir süre için.
Could you just leave me alone for a little bit, please, Robin?
Beni bir süre yalnız bırakırmısın lütfen, Robin?
You should've looked out for me just a little bit.
Biraz bana göz, kulak olman gerekiyordu.
I was just pulling your leg there for you a little bit, uh —
Biraz dalga geçeyim dedim...
Just gonna open a little bit for some air.
- Hava almak için biraz açmam gerekiyor.
We're just gonna sedate you for a little bit, it's okay.
Seni biraz uyuşturacağız sadece, yok bir şey.
As for me, I'd grown up just a little bit more than I was supposed to, I think.
Ben ise tahmin ettiğimden biraz daha büyümüş gibi hissediyordum.
I'd just suggest a bit more practice and perhaps a little sparkly costume for the slug.
Önerim, sadece biraz daha antrenman yapılsın belki, sümüklüböceğe biraz cafcaflı bir kostüm gerekebilir.
I'm gonna open this window for you... but just a little bit, okay?
Peki, bak ne diyeceğim, O zaman şu camı senin için açıyorum. Ama çok az, tamam mı?
You know, Mookie, not for nothing, but if you were just a little bit taller, I'd kick you right in the ass for what you're thinking.
Biliyor musun Mookie, başka bir şey değil sadece azıcık daha uzun olsaydın düşündüğün şey yüzünden k... çına tekmeyi basardım.
I just need to get away for a little bit.
Sadece biraz uzaklaşmam gerek.
You can do the same sort of calculation, by the way, for ourselves, or for elephants, as Charles Darwin did, and it just takes a little bit longer, but the same idea is there.
Aklıma gelmişken, benzer bir hesaplamayı kendimizle ya da Charles Darwin'in yaptığı gibi fillerle yapabilirsiniz. Biraz daha zaman harcarsınız fakat yine aynı mantığı esas alır.
We'll just turn the dial down a little bit freezed corn, and sit there for hours with a knife. Of course, if you know someone that can't chew too well...
Tabi, mesela çok iyi çiğneyemeyen biri için...
With everything that's happened, I er, I just... I need to get away for a little bit.
Olanlardan sonra bir süreliğine buradan uzaklaşmak istedim.
Because if there is... just a little bit of love in there for me... I think that in a few minutes you'll regret you never said anything.
Çünkü eğer içinde bir yerlerde gerçekte birazcık olsun sevgi varsa birkaç dakika içinde, bir şey söylemediğine pişman olacaksın.
We were just gonna go on ahead and be by ourselves for a little bit.
Biraz uzaklaşıp yalnız kalmayı planlamıştık.
We're just going to go to the old gym... for a little bit of privacy.
Birazcık mahremiyet için eski spor salonuna gidiyoruz sadece.
It was just a little bit unexpected was probably the reason for the crash.
Beklenmedik. - Şaka ediyorsun. - Korunduğunu sanıyordum.
Now, all I'm asking for is just a little bit in return.
Sana sorduğum sadece geri dönmen.
And you have to suffer just a little bit... for the way you treated me, okay?
Ve bana karşı davranış şeklinden dolayı biraz olsun acı çekmelisin.
I think that it might be that you may be just a little bit old... for the role of brother. "
Bence, sen biraz yaşlı olabilirsin... kardeş rolü için. "
That's just a little bit too precious for me, michael.
Etkileyici oldu, Michael.
Just hug me for a little bit, because I'm so lonely.
Biraz sarıl bana çünkü çok yalnızım.
And, um... anxious for her opinion of you and, uh... maybe a little bit worried that I'm not quite clever enough for you, and that you might want a girlfriend who's more than just a secretary.
Ve, um... fikirlerin için endişeli ve seni... belki biraz merak ediyor kendimi senin için yeterli zekada görmüyorum, ve sen belki de başka bir kız arkadaş istersin kim bilir belke de yalnızca bir sekreter.
If you won't let me do that if I can't carve out just a little bit of happiness for myself then I have to ask :
Bunu yapmama izin vermezseniz benden mutlu olma hakkımı esirgerseniz sorarım size :
And if I miss a little bit of the Mulligan meeting, just cover for me, all right?
Mulligan toplantısına geç kalırsam beni idare edersin, tamam mı?
I'm just gonna rest my eyes for just a little bit.
Ben biraz gözlerimi dinlendireceğim.
Carla, we're all just a little bit too tired for such an important conversation.
Carla, hepimiz böyle önemli bir konu için epey yorgunuz.
What's wrong? I just think a little bit of pity is in order, since I have had this stirring and passionate secret love for you... since actually the third grade, and, um
Bu sana biraz garip gelebilir ama 3'üncü sınıftan beri sana gizlice aşıktım ve benim söylemek istediğim şey.
See, relationships for me have all just been a little bit fuzzy.
Ama bütün ilişkilerim zordu.
We'd serve it ourselves, but the pouring... is just a little bit too much temptation for us.
Biz servis yapardık ama bardağa koymak bizim için biraz fazla cezbedici.
'Cause this just seems like you guys are having just a little bit too much fun for my taste. - Heather.
Çünkü sanki bana göre biraz fazla eğleniyormuşsunuz gibi geliyor.
Oh, well, I know your father's begged for her to come to the wedding, but I think we should think about it just a little bit before quite fixing it.
Oh, baban onun gelmesini çok istiyor biliyorum, ama bence biraz daha düşünmeliyiz.
I wait just a little bit, until she leaves for work too, just to catch a glimpse of that long dark hair and great smile, hoping that maybe one day she'll notice that I'm watching,
Sadece o güzel, ışıl ışıl, uzun koyu renk saçlarını ve mükemmel gülüşünü yakalayabilmek için. Bir gün benim izlediğimi anlayıp o da bana gülümser diye umarak.
That was just a little bit of "I Sold My Mom's Wheelchair"... the title track from the album of same name... the record we're having this record release party for.
Albümle aynı adı taşıyan "Annemin Tekerlekle Sandalyesini Sattım" ın bir kısmını dinlediniz... Bu eserin hazırlayan yeni yetme suçlular barın orada.