English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ K ] / Karabas

Karabas traduction Turc

48 traduction parallèle
Karabas!
Karabaş.
What happened to Karabas will happen to us too.
Bugün Karabaş'ın başına gelen, yarın sizin başınıza gelecek diyorlar.
What? You remember Karabas the dog at the orphanage?
Bizim bir karabaş vardı ya hani yetiştirme yurdunun arkasındaki çöplüğe gelirdi her zaman.
And now Karabas is also died.
Herkes ona topal orospu derdi.
Karabas shut down two more chop shops on the East Side.
Karabas, doğu yakasında iki tana daha oto sökümhanesini kapattı.
- You think it's Karabas?
- Sence Karabas mı yaptı?
- He paid for Osman's sins.
- Osman'ın günahını Karabaş çekti.
Fido?
Karabaş?
Bonzo, do you remember our Karabas?
[ÇEVREDEN KONUŞMA SESLERİ] Mazlum gel buraya, Mazlum.
Are you talking about the cripple of the orphanage?
Boza Kardeş, bizim Karabaş'ı hatırlarsın değil mi? Ha, şu yetiştirme yurdunun topal orospusunu mu diyorsun?
What's this Karabas story.
- Nedir bu karabaş meselesi?
He is at the cell now. Did you see Karabas?
- Karabaşı gördün mü?
100 years. Karabas is dead.
- Karabaş da öldü.
She was so kind to me...
- Bana yavru kuşum, güvercinim derdi. - Güvercinim, karabaş da öldü.
Hey, rughead...
Hey, karabaş...
I mean, we had a hooker living next door called Buckwheat Bertha who would- -
Yanda yaşayan bir fahişe vardı adı Karabaş Bertha- -
If Jojo or Muffy are gonna pass through those Pearly Gates.
Karabaş ya da Minnoş cennetin kapısından geçebilecekler mi?
You want some food, Blackie?
Biraz yemek istemez misin Karabaş?
Eat it, Blackie. lt's good.
Ye şunu Karabaş. İyi bu.
- Come on, Blackie.
- Haydi Karabaş.
It is not Blackie.
Karabaş değil.
We're gonna watch it, Blackie.
Birlikte seyredeceğiz Karabaş.
The first rule of life, Blackie :
Hayatın ilk kuralı Karabaş :
I'm just takin'a bath with Old Yeller down here.
Sadece eski dostum Karabaş'la burada banyo yapıyordum.
Bonaparte gulls collect the eggs just below the surface of the water.
Küçük karabaş martılar, hemen su yüzeyinin altındaki yumurtaları toplarlar.
Lift it up, nigga!
Şunu kaldırsana karabaş!
- Fidos!
- Karabaş!
The guy to be fidos!
Bu adam bizim karabaş!
No, Digby, we wanna play.
Hayır Karabaş, oynamak istiyoruz sadece.
Quiet, BIackie!
Sessiz ol, Karabaş!
- I call every dog BIackie...
- Ben her köpeğe karabaş derim.
Neither Rex nor Fluffy.
Karabaş ya da Tekir'e benzemiyor.
I got your back, Digby.
Arkanı kolluyorum, Karabaş.
- What are you, a monk?
- Sen nesin, karabaş?
That... that is what brought the wraith here.
Karabasını buraya getiren şey.
Well, Spot, I'm not revisiting a story I spent the last five years trying to forget.
Pekâlâ, karabaş, beş yıl boyunca unutmak istediğim şeyi tekrar açmayacağım.
- You keep Blackie out of this.
- Karabaşı bu işe karıştırma.
Pair of n-nesting b-blackcaps down by the sycamore.
Çınar ağacının yanına bir çift karabaş ötleğeni yuva yapmış.
Pair of n-nesting b-blackcaps down by the sycamore.
Frenk incirinin yanı başında yuva yapmış bir çift karabaş ötleğeni var.
Calm, my pet.
Sakin ol, Karabaş.
I'm asking if a priest can beat a big cat in a death match in some kind of polygon.
Sormak istediğim bir karabaş iri bir kediyi çokgen şeklindeki bir yerde ölüm kalım mücadelesinde alt edebilir mi?
- Take that, black!
- Al şunu, karabaş!
Hey, Blackie, get the fuck out of here.
Karabaş, defol git buradan!
- It's Wet Rice!
- Karabaş!
It's a nice try, Spitz.
İyi denemeydi karabaş.
They're buckwheat flowers.
- Karabaş otu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]