Keegan traduction Turc
224 traduction parallèle
Keegan, take the witness downtown and babysit it.
Keegan, şahidi şehre götürüp bakıcılık yap.
Good night, Mr Keegan.
İyi geceler Bay Keegan.
- Jesus Christ, Keegan!
- Şuraya bak, Keegan!
This is Michael Keegan, the policeman they've assigned to protect me.
Beni korumakla görevli polis memuru Michael Keegan.
Keegan.
Keegan.
Detective Keegan, Michael asked me to tell you he's under the weather.
Dedektif Keagen, yani Michael, hasta olduğunu söylememi istedi.
I'm glad you're where I expected you to be, Detective Keegan'cause you got two minutes to get home or I take your family out.
Tahmin ettiğim yerde olman beni sevindirdi Keegan... çünkü iki dakika içinde evde olmazsan aileni yanımda götüreceğim.
Tomorrow, Sergeant Major Keegan and his trainers will send you home tough, confident and capable.
Yarın Başçavuş Keegan ve eğitimcileri kuvvetlenmiş, kendinden emin ve yetenekli olarak evinize gönderecek.
Sergeant Major Keegan, you seem to have a great deal on your mind.
Baş Gedikli Keegan, kafanızın içinde bir sürü şey var gibi.
- Lester Keegan?
- Lester Keegan'ı mı sordun?
Well, I don't know about that bunch, but Keegan's a good man.
Onları bilmem ama Keegan iyi adamdır. İyi bir askerdir.
Keegan to Winnik.
Keegan'dan Winnik'e.
I understand that Mr. Keegan set those switches over there, and then he radioed...
Anladığıma göre Çavuş Keegan şuradaki şalterleri ayarladı sonra telsizle...
Right. Mr. Keegan, yes.
Çavuş Keegan demiştim.
Mr. Keegan set those switches for what they call a light show.
Keegan ışık gösterisi denen şey için şalterleri ayarlamıştı.
That woman, she keeps her house like Sergeant Major Keegan.
Bu kadın var ya, evine tıpkı Başçavuş Keegan gibi bakıyor.
Mr. Keegan, the victim, was he unhappy with his work out there at the camp?
Çavuş Keegan, kurbanımız, kamptaki işini beğenmiyor muydu?
It's these pieces of paper, sir. I found them in Mr. Keegan's desk.
Şu gazete kesiklerini Keegan'ın masasında buldum.
Like Mr. Keegan was thinking of changing jobs.
Keegan Çavuş işini değiştirmeyi düşünüyor gibiymiş.
Like Mr. Keegan was looking every single day until last Monday.
Geçen pazartesiye kadar Keegan her gün gazetelere bakıyormuş.
What changed in Mr. Keegan's life last Monday?
Çavuş Keegan'ın hayatında geçen pazartesi ne değişti?
Found jammed up under Mr. Keegan's collar.
Keegan'ın yakasının altına sıkışmış vaziyetteydi.
Like somebody was dragging Mr. Keegan by his arms, and his collar was scooping up all the dirt.
Yani birisi Keegan'ı kollarından tutup sürüklüyordu yakası da bütün bu pisliği içine alıyordu.
I told that to Sergeant Major Keegan a few days ago.
Bir kaç gün önce bunu Başçavuş Keegan'a söyledim.
Well, in that case, sir, I'll ask you what you and Mr. Keegan talked about on Monday.
- Madem öyle efendim pazartesi günü Keegan'la neler konuştuğunuzu sorabilir miyim?
Anyway, last Monday, I asked Sergeant Major Keegan to look into all of that for me, to find out what was going on.
Neyse, geçen pazartesi Keegan'dan bunlara bakmasını istedim ne olup bittiğini öğrensin dedim.
You're looking around about the camp. Keegan's life, Keegan's effects.
Kampta Keegan'nın hayatını, eşyalarını araştırıyorsunuz.
They gave me Sergeant Major Keegan's stuff.
Başçavuş Keegan'ınkileri de verdiler.
Sergeant Major Keegan, did he like his work here?
- Başçavuş Keegan seviyor muydu?
It's the victim, sir, Mr. Keegan.
Kurbandan dolayı efendim.
Here, I'll show you.
Keegan... bakın göstereyim...
I found Mr. Dunstan's name and address in Mr. Keegan's...
Bay Dunstan'ın isim ve adresini Keegan'ın... hah, buldum.
Yes, in Mr. Keegan's quarters.
Evet, Çavuş Keegan'ın odasında buldum.
Did you know that Mr. Keegan knew about this apartment?
Çavuş Keegan'ın bu daireden haberi olduğunu biliyor muydunuz?
Well, sir, we hate to intrude like this, but now we have to consider Mr. Keegan's flashlight.
Bu şekilde karışmaktan nefret ederiz ama şimdi ortaya Çavuş Keegan'ın el feneri çıktı.
The night Mr. Keegan died.
Başçavuş Keegan'ın öldüğü gece...
Not dirt and leaves under Mr. Keegan's collar and not flashlights.
Keegan'ın yaka altındaki çamur ve yapraklar da öyle, fener de öyle.
The second autopsy. We found a knife wound in Mr. Keegan's heart, where he was stabbed.
İkinci otopside, Çavuş Keegan'ın kalbinde bıçak yarası bulduk bıçaklanmış.
Mr. Keegan's accident, the Sergeant Major, he was murdered, ma'am.
Çavuş Keegan'ın geçirdiği kaza, efendim bir cinayete kurban gitmiş.
Were you aware that Mr. Keegan knew about the secret apartment?
- Keegan'ın bu gizli daireyi öğrendiğini biliyor muydunuz?
Mr. Keegan knew.
- Çavuş Keegan biliyordu.
It's about Mr. Keegan, sir.
- Çavuş Keegan ile ilgili efendim.
Your friend Mr. Keegan...
Dostunuz Çavuş Keegan...
We now know that Mr. Keegan was murdered.
Keegan'ın öldürüldüğünü şimdi biliyoruz.
Keegan was an old friend.
Keegan eski bir dostumdu.
Mr. Keegan told you something classified?
Çavuş Keegan size Hizmete Özel bir şey mi söyledi?
All the things in that report, the arms and all, and the foreign bank accounts, Mr. Keegan, he never saw the report, but he did know about those things, sir.
Raporda bahsi geçen şeyleri, silah vs.yi, yabancı bankadaki hesapları Çavuş Keegan görmemişti bile ama bunları biliyordu efendim.
Sir, the way I see it, there's Mr. Keegan getting telephone calls from an intelligence friend in Washington about the Foundation, and about the guns to Africa.
Bana göre Çavuş Keegan'a Washington'da İstihbarat'ta çalışan bir dostu Vakıf hakkında telefonla bilgi veriyordu. ... bir de Afrika ya giden silahlar hakkında.
And Mr. Keegan, he needs a new job, and I have to consider that maybe Mr. Keegan...
Çavuş Keegan yeni bir iş arıyordu şunu da göz önünde tutuyorum :
The best job he could find would be in the blackmail business.
Çavuş Keegan'ın bulabileceği en iyi iş şantaj olabilirdi.
Unless you're implying I was the target of Keegan's blackmail.
Keegan'ın şantaj yaptığı kişinin ben olduğumu ima etmiyorsunuz her hâlde?