Keeps traduction Turc
15,483 traduction parallèle
Yo, Red Simons keeps calling.
Red Simons arayıp duruyor.
And my husband keeps deluding himself that he will listen to reason, meanwhile, it never stops!
Kocam adamın laf dinleyeceği konusunda kendini kandırıp duruyor. Ama adam hiç durmuyor.
I need to believe that a part of me keeps goin'.
Bir parçamın devam edeceğine inanmak zorundayım.
What if I take some time and figure out some kind of, um, an arrangement that... works for both of us, and-and keeps us together?
Bazı şeyleri yoluna koymak için biraz daha zaman ayırsam. bazı düzenlemeler gibi... her ikimizin de işine yarar, ve bizi birlikte tutar?
That's what keeps them stands filled to the rafters.
- Git boğalarla güreş. İnsanları buraya çeken şey bu.
Proctor's got us running around like niggers in the field doing all the hard work while that motherfucker just keeps getting richer.
O Proctor orospu çocuğu servetini katlarken bizi zenciler gibi tarlalarda çalıştırmaya devam ediyor.
I heard from this barman at this place, Line Camp Bar, that Ray lives here with a girl named Leila but he also keeps another spot to take girls she don't know about, probably your murder trailer before it got notorious.
Aslanlar Kampı barındaki barmen dedi ki, Leila diye biriyle yaşıyormuş ama tanımadığı kızları götürdüğü başka bir yer daha varmış. Zafer kazanamadıklarını götürdüğü bir cinayet karavanı olabilir.
Yes, well, that keeps you out of the garden, doesn't it?
Bu seni bahçeden uzak tutuyordur herhalde?
Marks keeps a very low profile these days.
Marks bugünlerde gözlerden uzak takılıyor.
I hope so. He keeps Mom on track.
Umarım, anneme çekidüzen veriyor.
She keeps talking about big changes.
Büyük değişikliklerden bahsedip duruyor.
A name keeps coming up as a possible witness.
Sürekli aynı isim karşıma çıkıyor. Görgü tanığı olabilir.
Who keeps giving her juice?
Bu kadina kim meyve suyu verip duruyor?
The Centre would like to know why I don't have the kind of relationship with you that keeps something like this from happening.
Merkez, neden aramızda bu tarz şeyleri önleyebileceğimiz bir ilişki olmadığını soruyor bana.
Marnie, he keeps a whole folder of ex-girlfriend pinups to jerk it to, okay?
Marnie, eski sevgilisinden kalma attırmak için koca bir klasörü var, tamam mı?
She keeps all of this up. Been doing it for 12 years.
Bütün bunları tutuyor. 12 yıldır böyle.
Blood pressure keeps dropping.
Kan basıncı düşmeye devam ediyor.
So he just keeps a top defense firm on retainer at $ 800 an hour because he loves lawyers?
Avukat sevdasından mı saati sekiz yüz dolara kallavi bir savunma firması tutuyor?
Democracy's a big machine, this keeps her wheels spinning.
Demokrasi büyük bir makine, bu da tekerlerinin dönmesini sağlıyor.
To estimate the intelligence of a leader, look at the men he keeps around him.
Bir liderin zekâsını etrafındaki adamlardan anlayabilirsin.
My client keeps arrested without any conclusive evidence, you've invaded his home and confiscated all you pleased.
Müvekkilim kesin bir delil olmadan sürekli tutuklanıyor. Evine baskın yapıp istediğiniz her şeye el koyuyorsunuz.
He keeps us company.
Bize arkadaşlık ediyor.
This just keeps happening.
Sürekli bu oluyor.
Ah, the work keeps me busy.
İşler beni oyalıyor.
Sorry, the signal just keeps cutting out.
Sinyal kesilip duruyor.
He keeps a diary.
Günlük tutuyor.
And he keeps talking to me. He's saying "yo" and dapping my fist.
Benimle konuşup duruyor, "Yo" deyip yumruk tokuşturuyordu.
I think NJ's the one that keeps him motivated.
Bence onun motivasyonunu koruyan tek kişi NJ.
I can see why he keeps you around.
Neden seni yakınında bulundurduğunu anladım.
Now, you're gonna tell us where your boss keeps his stash, you understand?
Şimdi bize patronunun zulasını nerede tuttuğunu söyleyeceksin, anladın mı?
I need it to focus. Keeps me on top of my game.
Odaklanmam için ihtiyacım var.
As long as the country keeps fighting for us, that's what we'll do. Jarrod : He's a shaved-down hairy.
Ülke bize oy verdiği sürece, bunu yapmaya devam edeceğiz.
This girl keeps calling me.
Bu kız beni çağırıp duruyor!
It's your good work that keeps things safe, keeps my wife safe.
Siz orayı güvende tutmak, karımı güvende tutmak konusunda iyisiniz.
Go to where Ramona keeps her shoes. "
"Ramona ayakkabılarını burada tutar."
Mr. Stark's latest hobby keeps him quite busy.
- Bay Stark'ın son hobisi onu çok meşgul tutuyor.
Keeps her in line, makes her more susceptible to suggestion.
Onu hizada tutar ve telkinlere daha yatkın hale getirir.
I figure it gets you out the county, but keeps you close.
Hem Bölge'nin dışında olursun, hem de buraya olursun bence.
She'll go bankrupt if she keeps going like this.
Eğer burayı böyle kiralamaya devam ederse, iflas edecek
She just, um, keeps acting like I'm gonna go to notre dame or something like that.
O benim Notre Dame veya benzeri bir yere gideceğim şeklinde hareket ediyor.
You know, whether it's in the classroom or on the court, you know, he keeps us - - he keeps us on the right path.
Bilirsiniz, gerek sınıfta olsun veya gerekse sahada, bizi tutar, bizi doğru yolda tutar.
Keeps him honest.
Ona dürüst davran.
Some nut who keeps calling this radio show,
- Radyo programını arayıp duran bir manyak.
Well, if this mess keeps going on.
Bu karmaşa sürerse, evet.
You ever notice how it just keeps moving?
Sürekli hareketine devam ettiğine dikkat ettiniz mi hiç?
You guys keeps talking like I am not here.
Benden, burada değilmişim gibi bahsetmeseniz olur mu?
If you talk to that trauma counselor, the one from the FBI, the one that keeps calling.
Şu travma danışmanıyla görüşsen... FBI'daki adamla? Sürekli arayanla.
It just keeps ringing.
Sürekli çalıyor.
- She keeps you guys out late.
- Sizi geç saate kadar tutuyor.
Keeps your hair in place.
Saçını bozmadan.
She keeps sewing those pillows.
Sürekli yastık dikiyor.