English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ K ] / Keg

Keg traduction Turc

685 traduction parallèle
You think I'd care if it was just beer in that keg?
O fıçıda sadece bira olsa umursar mıydım sanıyorsun?
There's not only beer in that keg, there's beer and blood.
O fıçıda sadece bira yok, bira ve kan var.
Do you think with a beer keg?
Düşünmek için kafan yerine boş bira fıçısı mı kullanıyorsun?
Get a buoy-keg.
Bir şamandıra getir.
Fifty keg of musket ball for Fort Pitt.
50 Fıçı tüfek kurşunu Fort Pitt'e.Tamam.
Just don't stick your nose into a keg of dynamite.
Aman burnunu dinamit dolu bir fıçıya sokma da!
So you could pound your brains out on a rum keg on the beach.
Beynini bir rom fıçısında dağıtmak için.
Easy on that keg, son.
Daha fazla içme evlat.
Crew always gets quarrelsome towards the end of a voyage when all the beer's gone and the water keg's crawling and all you've got left is salt pork and boiled beans, and boiled beans and salt pork.
Yolculuğun sonuna doğru, mürettebat kavga etmeye başlar. Tüm bira bitti, su da çok az kaldı. Ayrıca kalan yiyecekler, sadece domuz eti ve fasulye.
Steady there! A keg of rum if you get the foremast!
pruva direğini indirene bir fıçı rom var!
This is the Laramie Conference a powder keg that may explode at any moment.
Burası Laramie Görüşmesi Barut fıçısı her an patlayabilir.
I've a keg of rum aboard my boat.
Teknemde bir fıçı rom var.
That keg of gunpowder we found...
Bir barut fıçısı bulmuştuk...
We drop that keg of gunpowder into the gully.
Barut fıçısını o dere içine atabiliriz.
Here the lowly Keg is dead.
Burada küçük fıçı tükendi.
Wire staples, just short of a keg.
Sadece bir varil tel zımba eksik.
Shingle nails, a keg and a half.
Bir buçuk varil çivi.
Act like they're sitting on a keg.
Altlarında fıçı varmış gibi davranıyorlar.
A keg?
Fıçı mı?
We're sitting on a powder keg here.
Burada diken üstündeyiz.
Watch for the Powder keg!
Barut fıçısına dikkat!
I suppose we can spare a keg of sowbelly and a tin of hardtack, Henry.
Sanırım bir fıçı tuzlanmış domuz ile peksimet ayırabiliriz Henry.
The party's young yet and there's plenty of liquor in the keg.
Parti yeni başladı ve fıçıda bolca içki var.
- You can leave that keg.
- Onu da buraya bırakacaksın.
They are like a keg of powder, and this will set him off.
Tıpkı bir barut fıçısı gibi. Bu mektup onu ateşleyecektir.
Besides, it's my keg, ain't it?
Ayrıca bana yardım ettiler.
I'll get a keg of powder.
Barut fıçısını alacağım.
- I'll take the keg, to bind it, huh?
- Ben... Bunu avans olarak alayım.
You better give me this keg.
İçkiyi ver artık.
Oh, him. He's over at the old Hickman place with a keg.
İçkisini alıp Old Hickman Place'e gitti.
However, I do know this... that Guy's mind is like a keg of gunpowder... and the smallest thing might set the fuse... the most innocent reminder of death... corpses, graves, anything at all.
Ancak, şunu biliyorum ki- - Guy'ın aklı barut fıçısı gibi... Ve en ufak birşey fitili ateşleyebilir- - Ölümü hatırlatan herhangi birşey- - cesetler, mezarlar, herhangi birşey.
Lost my barrel and keg to prove it.
Kanıtlamak için varilimi ve fıçımı kaybettim.
Never let them forget you're living on a sexual powder keg.
İçindeki cinsel ateşle yaşadığını unutmalarına asla izin verme.
They must have drunk the whole keg!
22,50 mi? Tüm dükkanı boşaltmış olmalılar.
Hey. they're on their second keg of bourbon.
Hey, ikinci viski fıçısına geçtiler.
Candia is a powder keg caught between Islam and Christianity.
- Candia hıristiyanlık ve müzlümanlık arasında sıkışmış, bir barut fıçısıdır.
We'll open a keg of nails.
Fıçı gibiyim.
Lazarus, a walking powder keg.
Lazarus, tehlikeli biri.
Why a powder keg?
Neden pudra serpiyorsun?
Aged in the keg.
Fıçıda dinlendirilmiş.
Two kegs of powder at $ 2.50 a keg, $ 5.
İki fıçı barut, fıçı başına 2.50 dolar, toplam 5 dolar.
Three kegs of powder at $ 2.50 a keg, $ 7.50.
Üç fıçı barut, fıçı başına 2.50 dolar, toplam 7.50 dolar.
Bring the whole keg!
Bütün fıçıyı getirin.
Don't quote me on this, but with the Russian presence... escalating in the Mediterranean... and the military posture of the Arabs stiffening... and the first-strike capability of the Israelis at its peak... the whole place is a powder keg.
Benden duymuş olma ama, Rusların Akdeniz'deki varlığı güçleniyor. Arapların asken gücü ise artıyor. İsrail ilk darbeyi vurma hazırlığı içinde.
Attach the end of this line to the first keg.
Bu ipin ucunu ilk bidona bağla.
I think he's right under the keg.
Varilin altında olmalı.
- Jacky had a whole keg sent in.
- Jacky bir fıçıyı içmişti.
- I scored a keg for your party.
- Partin için bir fıçı içki ayarladım.
The whole island is like a powder keg.
Bütün ada sanki barut fıçısı gibi.
I even sent a keg of beer to their first meeting.
İlk bir araya geldiklerinde onlara bir fıçı bira bile yollamıştım.
I'll kill the man that drops a keg of that rum.
Bir fıçı rom düşüreni öldürürüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]