Kelp traduction Turc
211 traduction parallèle
See if we picked up any kelp.
Yosun takılmış mı, bir bak.
I dreamt it was lunchtime, and I was, uh... swimming along, looking for a little bit of bait and I found myself passing a large bed of kelp.
Öğle vaktiydi. Yüzerek yem arıyordum. Kendimi geniş bir yosun yatağında buldum.
Miss Lemmon, get Professor Kelp in here immediately.
Profesör Kelp'i derhal buraya getir.
But, Dr Warfield, I think Professor Kelp has a class right now.
Ama Doktor Warfield, sanırım Profesör şu an derste.
Professor Kelp?
Profesör Kelp?
Kelp.
Kelp.
Kelp, as I recall, upon your arrival here, I told you and the other new faculty members, I will not stand for any member of staff utilising the university's facilities for his or her own personal experiments.
Kelp, hatırladığıma göre, buraya geldiğinde, sana ve fakültenin diğer yeni üyelerine üniversite tesislerinin kişisel deneyler için kullanılmasına izin vermeyeceğimi söylemiştim.
And Kelp, wasn't it approximately six weeks later that you conducted a rather interesting experiment before your class?
Bunu söyledikten 6 hafta sonra ders öncesi ilginç bir deney yaptığın doğru değil mi?
Professor Kelp, believe me, I know what I'm talking about.
Profesör Kelp, inan bana, neden söz ettiğimi biliyorum.
Kelp, it's human nature.
Kelp, bu, insanın doğasında var.
Kelp, people just don't like teachers blowing up their kids.
Çocuklarının havaya uçurulması kimsenin hoşuna gitmez.
Kelp, try to understand that I understand that scientists and creators have their little eccentricities.
Kelp, sunu anlamaya çalış ki bilim adamlarının ve yaratıcıların bazı gariplikleri olduğunun farkındayım.
All right, Kelp, simmer down and relax.
Pekâlâ Kelp, sakinle ve rahat ol.
- Kelp.
- Kelp.
- Professor Kelp.
- Profesör Kelp.
No, well, what I meant to say, Professor Kelp, was that... I have to go to football practice.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
You don't have no call to go yelling at me like that, Professor Kelp.
Bana böyle bağırmaya hakkınız yok Profesör Kelp.
Can I be of any assistance, Professor Kelp?
Yardımcı olabilir miyim Profesör Kelp?
Very interesting, Professor Kelp.
Çok ilginç Profesör Kelp.
Stella, couldn't you talk Kelp into coming?
Stella, Kelp'i ikna edemedin mi?
Professor Kelp's just the kind of guy who might fool you.
Profesör Kelp insanları şaşırtabilecek biri.
- Professor Kelp...
- Profesör Kelp...
Certainly, Professor Kelp.
Elbette Profesör Kelp.
- Professor Kelp, I heard that myself.
- Profesör Kelp, ben de duydum.
Professor Kelp, I don't care who contacts him.
Kimin temas kuracağı umurumda değil.
- Kelp...
- Kelp...
- Kelp, will you get us two lemonades?
- Kelp, bize iki limonata getirir misin?
Well, for one dollar, the tenth part of a sawbuck, try Kelp's Kool Tonic.
Bir dolara, yani bedavaya, Kelp'in Kool Tonik'ini deneyin.
Kelp.
Yosunlar.
That's pressed kelp.
Preslenmiş yosun.
It's me, your old pal, Kelp.
Benim, dostun Kelp.
Personally, you know how fond I am of Kelp.
Şahsen Kelp'i ne kadar sevdiğimi bilirsin.
Hey, Kelp!
Hey, Kelp!
There's a Pinch bottle and Perrier out there asking for Kelp.
Bir şişe likör ve Perrier alan biri Kelp'i soruyor.
Kelp takes his Jack Daniel's with soda.
Kelp Jack Daniel's ve soda alır.
Kelp says there's muggers in the area so go easy.
Kelp bölgede soyguncular var diyor, bu yüzden soğukkanlı olun.
You mean what am I doing with a lox like Kelp?
Yani Kelp gibi bir salakla ne yapıyorum ben, diyorsun.
What do ya say, Kelp?
N'abersin, Kelp?
Got... bull-kelp.
Ama size yardım edemem, küçük hanım. Takıldı...
Now I just get bull-kelp splashed on me.
Şimdi inatçı yosunlar bana sıçradı.
Kelp. Bull kelp.
Onun çapasında da vardı.
Tommy's partner was found in the Pacific, sucking kelp.
Tommy'nin ortağı Pasifik'te, ağzı yosun dolu olarak bulundu.
Seaweed and kelp. If I want something from the ocean, I'll eat a fish stick.
Canım denizden çıkma bir şey isteseydi balık yerdim.
Kelp buds, plankton loaf and sea berries.
Yosun filizleri, plankton somunu ve deniz kirazları.
In a kingdom by the sea, along clear gulfs, and plump waves to stop the waves, and flying fish, gliding like gulls, and plankton to your heart's content, and red salmon leaping from the heavens, the sour jellyfish and purple seaweed, and the winter's kelp..
Deniz kenarındaki bir krallıktayım boylu boyunca açık körfezlerin olduğu ve dalgaları durduran tıknaz dalgaların olduğu ve süzülen martılar gibi uçan balıkların ve kalbini dolduran planktonların ve kıpkızıl somon balıkların, cennetten fırlayan ; deniz anaları ve mor deniz yosunları ve de kışın kayaların yosun tuttuğu.
It was a last-minute inspiration on the part of DeMille, who led his army of extras into the surf... and showed them how to gather the kelp.
DeMille'in son dakika keşfiydi bu. Figüran ordusunu denize sürüp nasıl yosun toplanacağını göstermişti.
These world currents also nourish the giant kelp of California
Bu dünya akıntıları aynı zamanda bir günde 30 cm. büyüyebilen
The worls aquatic plants, including kelp provides 70 % of the oxygen we brethe.
Dünyanın yosunlar da dahil su bitkileri soluduğumuz oksijenin yüzde yetmişini sağlarlar.
Off SanDiego oceanographers are studying the impact of pollution on the kelp forests. Which are nurseries for spawning fish.
San Diago'lu okyanus bilimciler, yumurtlayan balıklar için bakıcı görevi olan, deniz yosunu ormanlarındaki kirlilik etkisi üzerinde çalışıyorlar.
Do you think we have time for a sea kelp protein pack and maybe some colour?
Acaba yosun ve protein kürleri ve boya için vakit var mı?
- Sea kelp?
- Deniz yosunları.