Keys traduction Turc
14,989 traduction parallèle
- Keys.
- Anahtarlar.
Who's turning the keys?
Anahtarları kim çeviriyor?
His keys!
Anahtarlar!
Give me his keys!
Anahtarları ver!
- The keys are in my pocket, but...
- Anahtarlar cebimde, ama...
Rosita, have you seen my car keys?
Rosita, arabanın anahtarlarını gördün mü?
I forgot my keys.
Anahtarlarımı unutmuşum.
Don't forget, your keys are in your coat pocket.
Unutma, anahtarlar ceketinin cebinde.
Yes, just imagine, big, soulful guy like you tenderly playing the keys.
Evet, şimdi hayal et, senin gibi iri ve duygusal birinin hassas bi şekilde piyano çaldığını.
I just don't have the keys.
Anahtar bende değil.
Who needs keys, right?
Anahtara ne gerek, değil mi?
Oh, hey, when you tackled that shithead... he dropped his keys.
Hey o bok kafalı adam varya... anahtarlarını yere düşürmüş.
He left his keys there. We found a cellphone.
Arabasında bir cep telefonu bulduk.
And, Ngig, I want to see you really pressing those keys.
Ngig, anasını ağlat o tuşların.
Get the keys.
Anahtarları getir.
He's gotta have the keys on him!
Onun üzerinde anahtarlar olmalı!
I'm serious, man, you owe me for two keys of blow.
Ciddiyim adamım bana iki ingiliz anahtarı borçlusun.
Where's my keys?
Anahtarlarım nerede?
You're in charge of the keys, fool!
Anahtarlardan sen sorumluydun aptal.
You seen my keys?
Anahtarlarımı gördün mü?
I was with him the early part of the evening, but about nine, I lent him the keys to my car and he went out.
Akşam erken saatlerde onunlaydım. Yaklaşık 9 gibi, ona arabamın anahtarlarını verdim... -... sonra o gitti.
Bro, who in the hell gave you the keys to the castle?
Kardeş, kaledeki anahtarları kim cehenneme verdi?
Your new keys are on the table.
Yeni anahtarlar masanın üzerinde.
Take my keys.
Anahtarlarım sende kalsın.
Back up, back up, back up. Get the keys. Get the money.
Geri çekil, geri çekil, geri çekil Anahtarları ve parayı al.
Get the keys.
Anahtarları al. Yürü.
Keys, phone, doctor's number.
Anahtar, telefon, doktorun numarası.
Let me get my keys.
Anahtarlarımı alayım.
Did you get your keys?
Anahtarlarını aldın mı?
- Will you be able to grab my - my keys?
- Benimkileri de alabilir misin?
- Sorry, can you grab my keys? - Oh.
- Anahtarlarımı alabilir misin?
We're looking for keys.
Klavye için birini arıyoruz.
And give me some extra room in my pockets there for my stuff - my keys and my knife - and leave me some slack for my nut sack.
Anahtarlarım ve bıçağım için de Cepleri daha geniş yap, Bir de takımlara biraz alan aç.
Here are the keys to Ali's house.
İşte Ali'nin evinin anahtarları.
- Can I borrow your keys?
- Anahtarlarını alabilir miyim?
I need my keys. I need my car. Hurry.
Arabam lazım.
I need my keys.
Bana anahtarlarım gerekli.
- Do you want your keys?
- Anahtarlarını istiyor musun?
Two keys.
İki anahtar.
It was lucky I still had the keys.
Şanslıyım ki hala anahtarım var.
I present to you the keys to the city, a symbol of our appreciation, respect, and for our continued partnership.
memnuniyetimizin, saygımızın ve sürekli işbirliğimizin bir sembolü olarak.
My car keys were in my jacket, which was inside.
Araba anahtarları ceketimin cebindeydi, ceket de içeride.
Deodorant, house keys Sweatshirt, and umbrella
Deodorant, ev anahtarları kazak ve şemsiye
Not glad to hear that you can open safety deposit boxes without the owner's keys or permission.
Kiralık kasaları banka sahibinin anahtarları ya da izni olmadan açabildiğinizi duyduğuma sevinmedim ama.
- I'll get my keys.
- Anahtarlarımı alayım.
I need the keys.
Anahtarı almam lazım!
If we can get his keys... we can get out of here.
Anahtarını alabilirsek buradan gidebiliriz.
- You got his keys?
- Anahtarları aldın mı?
weapons, cell phones, belts, keys key rings, nail clippers, pens, pencils...
silah, cep telefonu, kemer, anahtar, anahtarlık, tırnak makası, kalem...
Give me back my keys.
Anahtarlarımı ver.
I got my name because I accidentally locked my car keys in my trunk once.
Bir keresinde kazayla anahtarlarım bagajda kilitli kalmıştı, adımı oradan aldım.