Kid's traduction Turc
24,421 traduction parallèle
Let's hide the kid Jiang for a while.
Bir süre çocuğu Jiang'ı saklayalım.
- Kid's a walking disease bag.
- Çocuk hastalık torbasıydı.
Come on, he's the kid's grandfather.
Hadi ama, o çocuğun büyük babası.
Now his kid's a mute.
Şimdi de çocuğu konuşamıyor.
Kid's gone.
Çocuk gitmiş.
It's just you and me, kid.
İkimiz beraber evlat.
What's the matter, kid?
Ne fark eder ki evlat?
Someone's gotta teach that kid how to fly.
Birilerinin şu çocuğa nasıl uçulacağını öğretmesi gerek.
Let's not kid ourselves.
Kendimizi kandırmayalım.
That's my little nephew- - sweet kid, dumb as a box of rocks.
O benim yeğenim, tatlı bir çocuk ama bir o kadar da aptal.
I don't have a neural link in my brain, kid, just a headache.
Beynimde sinirsel bir bağlantı yok, çocuk. Sadece bir baş ağrısı var.
That's one hell of a story, Kid.
Muhteşem bir hikaye, çocuk.
Well, a mining colony's no place to raise a kid.
Maden kolonisi, çocuk yetiştirilecek bir yer değil.
It was in the kid's room, hidden away.
Çocuğun odasında saklıydı.
I know what bruises look like on a kid who's getting beat up.
Dayak yiyen bir çocuğun morluğu nasıl görünür bilirim.
Well, the condo's too small for her, me, and the kid.
Sharon, ben ve çocuk olunca daire küçük geliyor.
Well, there's the kid, and besides, i want to be
Çocuk da var.
By the time we were done - - you had a kid together.
- İşimiz bittiği sırada... - Bir de çocuk yapmış oldunuz.
Making me the half-brother of Gary's kid is... is very, very upsetting, and I-I-I do not want that child in my life.
Gary'nin çocuğunun üvey kardeşi olmak acayip sinir bozucu ve o çocuğu hayatımda istemiyorum.
And... If you let me... That's what i will try to do with a kid.
Ve eğer izin verirseniz bir çocuk için de aynı şeyi yapmak isterim.
And, you know, to some lucky kid, He would mean a-a shower and a place to eat and shelter And clean clothes and, most importantly,
Ayrıca şanslı bir çocuk için Julio sıcak su, yemek, yatacak yer, temiz kıyafetler ve en önemlisi güvenebileceği biri demek olacak.
Well, there were rumors that the kid - abused oxycodone and heroin.
Çocuğun oksikodon ve eroin kullandığına dair söylentiler varmış.
His mother might have been killed because she was a witness, and that's not happening to that little kid.
Annesi tanık olduğu için öldürülmüş olabilir. Aynı şey o küçük çocuğun başına gelmeyecek.
You know, maybe the kid might pipe up if he knew the guy had something to do with his mom's murder.
Belki çocuk, adamın annesinin cinayetiyle ilgisi olduğunu öğrenirse konuşmaya başlar.
Um, your foster kid, Mark... Now, he lived with the colsons.
Şu senin evlatlık çocuk, Mark, Colson'larla birlikte yaşamış.
Deputy Simms had three burner phones, and he used one of them to call Ava Jarvis several times before she ran away from the witness protection program with my foster kid, Mark.
Memur Simms'in üç tane kullan-at telefonu varmış ve birini birkaç kez Ava Jarris'i aramak için kullanmış. Kadın benim evlatlık çocuk Mark'la birlikte Tanık Koruma Programından kaçmadan önce.
Where's this Brenda and the kid?
- Brenda ve çocuk nerede?
Kid's not long for this world.
Çocuk uzun yaşamaz.
I would've won the damn thing if it weren't for that Shrimp kid.
Shrimp çocuğu olmasaydı bu lanet yarışı kazanırdım.
That kid's a nuisance!
Bu çocuk baş belası!
You met my kid. My kid loves you. It's fine.
Çocuğum seni seviyor, sorun yok.
The kid's hiding. It happens all the time.
Her zaman olan bir şeydir.
There's a kid who's in danger, and the longer we stand here debating this, he's getting further away.
Tehlikede olan bir çocuk var ve biz burada tartışırken daha da uzaklaşıyor.
It says here the code's for a 6-year-old kid, not an infant.
Kodun altı yaşında bir çocuk için verildiğini söylüyorlar. - Bebek değil. - Benim için fark etmez.
Her kid lost a tooth.
Oğlunun dişi çıkmış.
S-she was just a kid.
O daha bir çocuktu.
Oh, he's a bright kid.
O zeki bir çocuk.
Well, I know he's the new kid in town.
Şehre yeni geldiğini biliyorum.
Even so, how does a kid with no job who's been cut off from his family afford all this?
Öyle bile olsa ailesinin para göndermediği, işi olmayan bir çocuk bunları nasıl alabilir?
This kid's like a shark!
Bu çocuk, bir köpekbalığı gibi!
A kid did this to another kid?
Bir çocuk, bunu başka bir çocuğa mı yapmış?
At Nick's 50th, game night at the Baxandalls', the Hymans'wedding, the Hymans'kid's bar mitzvah where I gave you cash to tip the valet.
Nick'in 50'inci yaş gününde, Baxandalls'ların oyun gecesinde... Hymans'ların düğününde, çocuklarının yetişkinliğe kabul töreninde. Hatta valeye bahşiş verebilmen için sana para vermiştim.
She's my kid, and she doesn't know anything about you.
O benim çocuğum ve seni tanımıyor.
- It's just that usually there's a kid's menu.
Bunun nedeni genellikle çocuk menüsü olması.
That's not a kid. That's Glenn.
O bir çocuk değil.
I mean, I'm not saying I'm right and she's wrong, but whose kid's a hippie and whose kid has an internship at Little Betty?
Ben doğru yapıyorum o yapmıyor demiyorum ama kimin çocuğu bir hippi, kimin çocuğu Little Betty'de stajyer oldu diye de sorarım.
- Whatever. She's still a kid.
- Fark etmez, hala çocuk.
Life's a bitch, kid.
Hayat kaltakçadır evlat.
I know. I used to read the Midnight Ranger when I was a kid.
Biliyorum çünkü çocukken gece yarısı koruyucusunu okurdum.
The point is, the Stratton kid, the real Ranger, he got killed a stone's throw from the restaurant.
Mevzu şu ki, Bu Stratton bebesi yani asıl Koruyucu restorandan atılan bir taş yüzünden öldü.
Kid's crazy about me.
Çocuk bana bayılıyor ya.