Kinko traduction Turc
109 traduction parallèle
You mean, Helga with the coils. Works over at Kinko Copy?
Kinko Copy'de çalışan, kıvırcık bukleli Helga mı?
Well, not like you tried to do at Kinko's but- -
Senin fotokopicide bastırdığın paralara benzemez bu ama...
That's Kinko's money. Forget it.
Bu para sahte, boş versene.
I have a phone. We have a Kinko's nearby.
Telefonum var, yakında Kinko var.
Matt worked the night shift at Kinko's, so he didn't go in till four. We hung out a lot.
Matt geceleri çalıştığı için çok sık görüşüyorduk.
And by the end of the month... he was calling in sick to Kinko's so often, they almost fired him.
Az kalsın uydurduğu bahaneler yüzünden işinden kovulacaktı.
- No thrombocytopenia. Jerry, a guy from Kinko's is gonna drop some stuff off.
Jerry, fotokopiciden birisi buraya bir şeyler bırakacak.
- Kinko's.
- Kinko's.
Kinko's gave me five days off.
Kinko's beş gün izin verdi.
Kinko's?
Kinko's mu?
Employee and client parking, and within one block we have 2 banks, a Kinko's, and a couple dozen Starbucks.
Çalışan ve müşteriler için araba parkı ve bir kaç blok yanımıza da iki banka bir Kinko Restoran ve bir kaç tane Starbucks.
I'm going out with that chick from Kinko's for drinks tonight.
Bu gece hatunla Kinko'nun yerine bir şeyler içmeye gideceğim.
The dry cleaner's, Kinko's, Madison Square Garden, St. Christopher's Church, and now...
Kuru temizlemeci, Kinko's Madison Square Garden, St. Christopher Kilisesi ve şimdi de Fiorino.
If I don't, are you gonna spank me, kinko?
Çıkmazsam beni tekmeleyecek misin, sapık?
- l'll be working over at Kinko's.
- Ben de Kinko's'un oradaki mezarlıkta çalışıyor olacağım.
I run a Kinko's in Groton. You see?
- Gördünüz mü?
You're not supposed to talk, you're not supposed to run a Kinko's.
Bunları söylememeniz gerekir. Kinko'nun yerini işletmemeniz gerekir.
The Cephalopods have been making counterfeits at Kinko's on Canal.
Kafadanbacaklılar, Kinko'nun orada sahte vize yapıyor.
OH, KINKO'S!
Kinko's.
Kinko's.
İşten çıkıp geldim.
Hey, Liza.
- Düşündüm de, törenden sonra seninle "çiftleşsek" ya. Kinko'nun Yeri.
Where'd you get this made? Kinko's?
Bu sahte kartı nereden buldun böyle?
The mad avenger was too cheap to do his copying at kinko's, So you offered to do it for him?
Deli intikamcı fotokopilere para harcamak için çok fakirdi de, sen de ona yardımcı olmayı mı teklif ettin?
- Woo! Published by Kinko's.
- Meşhur fotokopici basmış.
- A Kinko's or something.
- Kinko'nun Yeri filan gibi birşey.
I had it made at a Kinko's.
Ben yaptırdım.
Swear to god, this is the last time I hire a singer off a flier at Kinko's.
Tanrı'ya yemin ederim, bu Kinko'daki son çalışım olacak.
- You can't go to Kinko's?
- Kinkos'a gidemez misin?
I'll publish myself if I have to copy it at Kinko's and pass it out on the street corner.
Ben kendim yayınlayacağım. Hepsini çoğaltıp sokak köşelerinde dağıtacağım.
Find someplace, go to Kinko's or something.
Kopyalama yapabileceğiniz bir yere gidin. Merhaba Madeleine.
The tall one just got fired from Kinko's.
Uzun olan Kinko'dan daha yeni kovulmuş.
Yeah. Kinko's must be really busy tonight.
Evet, "Kinko's" bu gece çok yoğun olmalı.
I had to sleep in a Kinko's.
Fotokopi dükkanında uyumak zorunda kaldım.
Okay, P. Sawyer, all of your concert woes are so one-trip-to-Kinko's ago.
Pekala, P. Sawyer, konserle ilgili tüm dertlerin tarih oldu sayılır.
Kinko's?
Kinko's?
Okay, but if anybody tears out any sheets I want, you gotta make color Xeroxes of those pages, and I'm not talking Kinko's.
Tamam ama istediğim sayfaları biriniz yırtarsa o sayfaların renkli fotokopisini yaptırırsın. Kinko's istemiyorum.
'Cause I was thinking about maybe getting a job at kinko'S.
kendime Kinko'nun yerinde bir iş bulmayı düşünüyorum da!
Well, we stopped at a computer at a Kinko's on the way over.
Gelirken bir yerde durduk, bilgisayardan çıkarttım.
Anyway, I took it to Kinko's and settled in for what was truly a great read.
Her neyse, Cemil Ozalit'te çoğalttıktan sonra oturup keyifle okudum.
- You can't go to Kinko's? - The guy's waiting.
- Kinkos'a gidemez misin?
You must have spent the weekend at Kinko's on this thing.
Bunun için hafta sonunu fotokopicide geçirmiş olmalısın.
He had to e-mail me the letter from a Kinko's.
E-postalarını İnternet kafeden gönderiyor.
Check it out. I'm going to take this to Kinko's and get it blown up poster-size.
Evet, bunu fotokopiciye götürüp, poster boyutuna getireceğim.
Yeah, but Ed and I pretty much call the shots At the kinko's where we work,
Evet ama ben ve Ed çalıştığımız yer Kinko'da sözü geçen kişileriz.
He works at Kinko's.
Kinko'da çalışıyor...
They're about taking chubby girls who work at Kinko's and lacing them up in corsets so tight their bosom jumps out and says, "Howdy."
Amacı, "Kinko's" da çalışan şişman kızlara korse taktırıp göğüsleri "n'aber" dermiş gibi fırlayana kadar korselerini sıkmak.
- Kinko'd.
- Basıldın.
Do you subscribe to this troubadour mystique?
- Ben Grotin'de Kinko'nun yerini işletiyorum.
I do not want it turned into a Kinko's.
Salak bir yer haline gelmesini istemiyorum.
Well, there's always Kinko's.
Eh, Fedex Kinko ile birleşti. Bir sürü ofisleri var.
- Kinko that.
- Aynen.