Knife traduction Turc
14,882 traduction parallèle
And even though, among the fraction of strangers who do commit murder, there were two people the couple had confrontations with that night, one with a history of battery, the other with multiple convictions for aggravated assault, every time using a knife from the victim's home.
Öyle olmasa bile, cinayet işleyen kişilerin özelliklerine baktığımızda, O gece bu gençlerin karşılaştığı iki kişi bulunuyor. Birinin adam yaralama, diğerinin ise bir çok suçtan sabıkası var.
A laundry heap, a pocket knife, a battery
Kirli çamaşır yığını, çakı, pil
That bucker, ogling you? He's packing a knife on his left hip.
Sana göz süzen şu tip var ya sol kalçasında bir bıçak taşıyor.
They stab the lady with the knife till her belly pops, and then they yank you out, all covered in blood.
Kadının karnına bıçağı saplıyorlar ve sonra her tarafın kan içinde seni çıkarıyorlar.
They said that when they found him, he still had the knife in his back!
Onu bulduklarında sırtındaki bıçak hâlâ oradaymış!
I work in a cannery and I got a special knife to gut fish.
Bir konserve firmasında çalışıyorum ve özel bir bıçakla balık temizliyorum.
One got a knife to the throat.
Birinin boğazı kesilmiş.
A couple of knife men in the alley, bomber to take out the Mercedes, spotter or two on the roof, so come on, tell me, how many hims?
Sokak arasında bıçaklı iki adam, Mercedes'i havaya uçuracak bir bombacı çatıda bir ya da iki gözcü, yani söyle bakalım kaç adam var?
- Guys! It looks like they were killed with a very big knife.
Görünüşe göre büyük bir bıçakla öldürülmüşler.
And this bastard used a hunting knife?
Ve bu piç av bıçağı mı kullanmış?
Now put down the fucking knife!
Şimdi o lanet bıçağı bırak!
Well, then again, a knife-wielding, heavy-breathing sex brute is not a pretty picture.
Gerçi bıçaklı, zor nefes alan, seks yapmış bir suçlu o kadar da güzel bir tablo oluşturmayabilir de.
They said you had a knife on you.
Üstünde bıçak varmış.
What knife?
- Ne bıçağı bu?
Other than possession of the knife.
Bıçak taşımak dışında tabii.
Harry's got the blade to within half an inch, the same as the knife in his jacket pocket, bloodied.
Harry, bıçağın genişliğini buldu ve ceket cebindeki kanlı bıçakla aynı.
When he finally left, he gave me his lucky pocket knife.
Nihayet gittiğinde ise bana uğurlu çakısını vermişti.
I threw that knife in the sea.
O çakıyı denize atmıştım.
He looks like any other normal college kid, so the jury's gonna wonder, "Could he really stick that knife into that girl?"
Üniversiteli sıradan bir genç o yüzden jüri şöyle düşünecek ; "O kızı gerçekten bıçaklamış olabilir mi?"
The knife was in his pocket.
O bıçak çocuğun cebinden çıktı.
A knife in the pocket, very different from the knife.
Cebinden bir bıçak çıktı evet, ama o bıçak demek farklı.
While in custody, a knife believed to be the murder weapon was found on his person.
Gözaltındayken, cinayette kullanıldığı sanılan bıçak Khan'ın üstünde bulundu.
Olly... he put a knife in my heart.
Olly... Kalbime bir bıçak sapladı.
She abhors all pointed objects, so don't smoke in her presence or hand her a knife or anything like that.
Sivri nesnelerden nefret eder. Bu nedenle onun yanında sigara içmeyin veya Ona bir bıçak ya da böyle bir şey vermeyin
Running away with a knife from the scene of a brutal stabbing murder documented with photos that'll make a jury's heart stop...
Cinayet mahallinden cebinde bıçakla kaçımışsın, ellerinde kanıt fotoğraflar da var. Jüridekilerin kalbi duracak...
Right now, out there, that prosecutor, that sweet lady, is sharpening her knife, and the judge is gonna help her murder you for making them go to trial.
Şu anda, savcı, hani o tatlı bayan var ya bıçaklarını biliyor ve hakim de kendisine yardımcı olacak... Mahkemeye gittiğin için seni öldürecekler.
No, not the fucking knife.
Hayır, bıçak olmaz, amına koyayım.
Damn it, where's my knife?
- Kahretsin bıçağım nerede?
She picked up a knife, tried to stab the big guy.
Bıçağı kaptığı gibi koca adama saplamaya çalıştı.
Someone else had that knife in their pocket?
Cebinde bıçak olan başka kim var?
You're stabbing somebody with a knife.
Birini bir çok kez bıçaklamaya başladığında
The question is, can it be determined if this wound resulted from cutting himself on a piece of broken glass or on the blade of a knife?
Soru şu ki, çocuğun elindeki yaranın cam kesiği mi yoksa bıçak kesiği mi olduğu belirlenebilir mi?
This cut was the result of his hand slipping from the handle of the knife onto the blade of the knife in the act of stabbing her.
Elindeki kesik, çocuğun bıçağı kıza sapladığı sırada elinin bıçağın sapından kayıp bıçak kısmına gelmesiyle oluşmuş.
This cut was the result of his hand slipping from the handle of the knife onto the blade of the knife in the act of stabbing her.
Çocuğun elindeki kesik, bıçağı kıza sapladığı sırada, elinin sap kısmından kayarak, keskin tarafına değmesi sebebiyle olmuş.
- A knife?
- Bıçak mı?
- A knife.
- Bıçak.
Just his hands, fork, and knife.
Sadece eli, çatalı ve bıçağını kullanırdı.
My mom took me into surgery when I was a kid and I almost fainted as soon as the knife went it.
Çocukken annem beni ameliyathaneye götürürdü. Neşter vurulduğu an bayılacak gibi olurdum.
Just give me the knife and this will all be over.
Dinle. Bıçağı bana ver de bu iş bitsin.
And I just keep circling, and... and then, I-I don't see the knife until it's too late.
Turlayıp duruyorum ve sonra bıçağı görüyorum ama her şey için çok geç oluyor.
3-D printers can't re-create the honed edge of a knife.
3-D yazıcılar kenarı keskin bıçak yaratamazlar.
There were seven of them with guns up against one mentally ill woman with a knife.
Zihinsel engeli olan bıçaklı bir kadına karşı silahlarını doğrultmuş 7 kişi vardı.
Do you know the whereabouts of the knife that was used to kill Nicole Brown Simpson and Ron Goldman?
Nicole Brown Simpson ve Ron Goldman'ı öldürmekte kullanılan bıçağın nerede olduğunu biliyor musun?
We are also alleging the murder weapon was the knife.
Aynı zamanda cinayet silahının bıçak olduğunu iddia ediyoruz.
So you take a knife to her place to slash her tires.
Arabasının lastiklerini kesmek için bıçakla evine gittin.
The rage he has, the anger, the hate, flows out of him and into the knife and from the knife into her.
İçindeki öfke, sinir, nefret bıçağına gidiyor ve oradan da Nicole'nin içine giriyor.
With each thrust of the knife into her body, there's a release, a small release.
Vücuduna soktuğu her bıçak darbesinde, bir rahatlama geliyor ufak bir rahatlama.
I'm very attached to this knife.
Bu bıçaktan kopamıyorum.
Told you, I'm very attached to this knife.
Dedim sana, bu bıçaktan kopamıyorum.
You'll show him the knife you used to kill Robb Stark's child in his whore mother's belly, and you'll show him the knife you used to open his niece's throat.
Ona, Robb Stark'ın anne karnındaki çocuğunu katleden hançeri göstereceksiniz. Ve sen de ona, yeğeninin boğazını kesen hançeri göstereceksin.
He had a bunch of knife wounds to the heart.
Kalbine bir demet bıçak yarası aldı.