English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ K ] / Know that

Know that traduction Turc

248,793 traduction parallèle
People know that Mark Usher is working for us in some capacity.
Usher'ın bizim için çalıştığı biliniyor.
Mr. Stamper, I really appreciate all the work you do for him, but you and I know that my bloc is growing.
Onun adına yaptıklarını takdir ediyorum ama blokumun büyüdüğünü ikimiz de biliyoruz.
I look across at this crowd gathered today and I know that these are not my supporters.
Şu kalabalığa baktığımda bu insanların destekçilerim olmadığını biliyorum.
This has to look real. You know that.
Gerçekçi görünmesi gerektiğini biliyorsun.
I need to know that he is safe.
Güvende olduğunu bilmek istiyorum.
But I know that's not the kind of thing you like to hear.
Ama böyle şeyler duymaktan hoşlanmadığını biliyorum.
Well, I want you to know that we support you.
Seni desteklediğimizi bilmeni istedim.
I'm sorry for being so insistent, but I thought you should know that Jane Davis came after me yesterday.
Israrcı olduğum için özür dilerim. Jane Davis'in peşime düştüğünü bilmenizi istedim.
- We don't know that for sure.
- Bunu bilemeyiz.
We all know that.
Bunu biliyoruz.
We all know that ICO is a real threat.
ICO'nun gerçek bir tehdit olduğunu biliyoruz.
You know that.
Biliyorsun.
You need to know that.
Bunu bilmelisin.
I let her know that our involvement is contingent on the delivery of Ahmadi.
Ahmedi'nin teslim edilmesi şartıyla olaya dâhil olacağımızı söyledim.
But you already know that.
Bunu zaten biliyorsun.
Each and every one of you, and you know I know that for a fact.
Her biriniz böylesiniz ve bundan emin olduğumu biliyorsunuz.
Look, I want you to know that I care for you, but I don't know how much I can be there.
Seni önemsediğimi bilmeni istiyorum ama ne kadar yanında olabilirim, bilmiyorum.
I hope you know that.
Umarım biliyorsundur.
Just as I know that no one will ever love me... like you.
Tıpkı hiç kimsenin beni senin kadar sevemeyeceğini bildiğim gibi.
No way. Just how would you know that?
Peki, siz bunu nereden biliyorsunuz?
I don't know that.
- Bunu bilmiyorum.
I'm saying this since you know that I don't believe it.
İnanmayacağımı bildiğinizden bunu söylüyorsunuz.
When? How do you know that?
Nereden biliyorsun?
You must know that. But still.
- Bunu biliyorsun.
And we know... that you are no different.
Senin de farklı olmadığını biliyoruz.
I just want to know how you're doing, that's all.
Nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum, hepsi bu.
- You know, that's enough.
Yeter artık.
No, I don't know about that.
Hayır, onu bilemem.
You know, they say the most vulnerable part of the human body... is the throat... and that you never really know how you feel about somebody... until they have their hands around your throat.
İnsan vücudunun en hassas yerinin... boğazı olduğunu söylerler. Biri ellerini senin boynuna dolamadan onunla ilgili gerçek hislerini bilemezmişsin.
I didn't know... that she was in trouble.
Haberim yoktu. Meğer başı dertteymiş.
Are you suggesting that your contacts know more than the Bureau, the NSA...
Büro'dan, Ulusal Güvenlik'ten daha fazla bilgileri olduğunu mu ima ediyorsun?
I know third parties that have negotiated with ICO in the past.
Geçmişte ICO ile pazarlık yapmış üçüncü şahıslar tanıyorum.
And I would like to know what you know about that.
Bu konuda ne bildiğini öğrenmek istiyorum.
You know, with everything that was happening today, this reporter from the Herald came by.
Bugün o hengâmenin ortasında Herald'dan bir gazeteci geldi.
I know people are wondering what that was about.
Herkes nedenini merak ediyor.
That's good to know.
Bunu duyduğuma sevindim.
And you owe me, and we both know it, and that's not the kind of thing I like to say out loud.
Bana borçlusun, bunu ikimiz de biliyoruz. Bunu dile getirmeyi sevmiyorum.
You know, that quote is often attributed to Washington, but it was actually Jefferson who said it.
Bu söz Washington'a atfedilir ama aslında Jefferson söylemiştir.
You really think that I didn't know, Doug?
Cidden bilmediğimi mi sanıyordun?
I wanted you to know, sir, that she knows.
Haberi olduğunu bilmenizi istedim efendim.
But, look, Doug... The reason that Claire and I invited you over tonight is because we want you to know how much you mean to us.
Ama Doug, bugün Claire'le seni çağırmamızın nedeni, bizim için ne kadar önemli olduğunu söylemekti.
You know, those parts you blacked out, that's...
O kararttığın kısımları...
You don't know what I'm going to do next. Isn't that it?
Bundan sonraki adımımı bilmiyorsun.
- Oh. - I didn't know it was that kind of party.
- O tarz bir parti olduğunu bilmiyordum.
Hey, you know what, there are six people just in my eyesight that would do anything to break my winning streak.
Şu an sırf görüş açımda galibiyet serimi bozmak için her şeyi yapacak altı kişi var.
I don't know why I can't tell you that I...
Neden söyleyemediğimi bilmiyorum.
- Oh. You know what that is, right?
Ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
The thing is, I don't know if I want to be that intimate with Rainer.
- Rainer'la bu kadar yakınlaşmak istiyor muyum bilmiyorum.
Oh, look at that... two virtual strangers breaking down walls when I didn't even know we had any.
Şuna bak ; iki yabancı duvarlarını yıkarken ben duvarlarımız olduğunu bile bilmiyordum.
Did you know? That he was Wang Yeo?
Biliyor muydun yoksa o adamın Wang Yeo olduğunu?
Do you know what was in that decoction?
O ilacın içinde ne vardı biliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]