English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ K ] / Kooky

Kooky traduction Turc

208 traduction parallèle
You oughta write for one of those kooky detective magazines, make a fortune.
Bunlardan birini şu antika detektif dergilerine yazıp, zengin olmalısın.
What a kooky broad.
Deli karının teki.
~ Kooky eyes ~
# Deli divane gözler...
And now, mr. Serling. Next week, on this very spot, there commences a very kooky chain of occurrences.
Öykü, anlaşılmaz ve olağanüstü bir nedenle, başka insanların düşüncelerini okuyabildiğini fark eden genç bir banka memuruyla ilgili.
Kooky Anne Bancroft, who brought her inimitable Annie Sullivan to the screen in Arthur Penn's The Miracle Worker, will be working a miracle herself to make the curtain in her latest Broadway triumph.
Çılgın Anne Bancroft Arthur Penn'in Karanlığın İçinden filmindeki eşsiz Annie Sullivan rolünden sonra son Broadway başarısında da tiyatroda mucizeler yaratacak.
Hey, you're kooky.
Hey, çok uyanıksın.
They're creepy and they're kooky
Tüyler ürpertir, Görünüşleri tuhaftır
They're creepy and they're kooky Mysterious and spooky They're altogether ooky
Ürpertici ve acayip, gizemli ve korkunç, hepsi çok ürkütücü
They're creepy and they're kooky
Tüyler ürpertir, görünüşleri tuhaftır.
How long you going to let that kooky broad showboat like that?
Bu haspanın suda oynaşmasına ne kadar müsaade edeceksin?
A big house, a kooky wife and a kid who wears sneakers.
Büyük bir ev, süslü bir karı ve spor ayakkabıyla gezen bir çocuk.
Peter West and Brian Johnston star in'Rain Stopped Play', a whacky new comedy series about the gay exploits of 2 television cricket commentators with E. W. Swanton as Aggie the kooky Scots maid.
Peter West'le Brian Johnston Yağmurla Duran Oyun'da oynuyor. İki kriket sunucusunun neşeli maceralarını konu eden komedide E. W. Swanton antika İskoç hizmetçi Aggie rolünde.
Hey, can I do it all sort of kooky, like this?
Şöyle şuh bir şey yapsam?
I'm beginning to figure out this kooky deep-freeze mystery.
Bu tuhaf derin-dondurucu gizemini çözmeye başladım sanırım.
This is typical of the zany, madcap world of the irresistible kooky funsters.
Dayanılmaz çatlak komedyenlerin maskara dünyasının tipik özelliği.
Maybe he's just kooky and likes kooky things.
Belki sadece tuhaftır ve tuhaf şeyleri seviyordur.
There are a few kooky things you should know.
Size inanmıyorum. Sen kullanır mısın, Boris?
She shows up in this kooky outfit with her hair up to here and these lines painted under here.
Görüşmeye komik bir kıyafetle gitti, saçlar buraya kadar ve gözlerde de siyah çizgiler.
Kooky.
Demode.
I can't fake an interest in this... and I'm an expert at faking an interest in your kooky projects.
Bu yapmacık şeylerle ilgilenmiyorum..... zira senin acayip projelerin konusunda uzman oldum artık.
What'kooky projects'?
- Acayip projelerim neymiş?
'Say, that's a kooky place to sleep. "'
"Söylesene, burası uyumak için çılgın bir yer."
- Hey, what a kooky place to sleep.
- Hey, uyumak için ne çılgın bir yer.
Now, I know this sounds kooky but as any biologist will tell you when cells die and genetic material begins to unfold, a tremendous charge of energy is released.
Bunun tuhaf geldiğini biliyorum ama herhangi bir bilim adamı size hücreler ölüp genetik maddeler açığa çıkmaya başladığında muazzam bir enerjinin serbest kaldığını söyleyecektir.
'Calls are a little kooky tonight.
Bu gece biraz tuhaf geçiyor.
¶ Blow that nutso kooky punk back downtown
¶ Blow that nutso kooky punk back downtown
I'd probably be a kooky mother, I'd probably love my child to death.
Ben muhtemelen muhtemelen ölüme Çocuğumun isterdim bir çılgın anne, olacaktır.
Too kooky.
Çok acayip.
Kooky?
- İlginç?
Is this kooky?
Bu ilginç mi?
Yeah, sure, except in very bad storms when the positive and negative ions make everything, you know, kooky.
Doğru. Ama çok feci fırtınalar vardır. ki artı ve eksi iyonlar her şeyi yapabilir.
That's kooky talk.
Bu yanlış.
They're kind of kooky and fun.
Acayip ve komik görünüyorlar.
A little kooky.
- Biraz garip.
Elaine thinks she looks like me but I think it's, as you would say, kooky talk.
Elaine onun bana benzediğini düşünüyor ama senin de diyeceğin gibi anlamsız konuşmalar.
You're kooky. Mind if I sit?
Müsadenle oturabilir miyim?
Where's your kooky red hat, bor?
Pekâlâ, kızıl beren nerede, evlat?
We're kind of kooky that way.
Biraz üşütüğüz işte.
I mean, call me kooky, but that feels like rejection to me.
İstersen bana çatlak de ama bu bana reddetme gibi geliyor.
Nothing personal, but this "freak show" keeps my kooky daughter and myself... off the streets.
Kişisel değil, ama bu "ucube gösterisi" benim antika kızımı ve beni sokaklardan uzak tutuyor...
We had a kooky training period where it seemed like...
Acemi eğitim sürecinizde hiçbir şey yoluna girmeyecek gibi görünüyordu arkadaşlar.
If it isn't... Kooky McShrimplover, who doesn't know how she feels.
Bu yoksa... ne hissettiğini bilmeyen, Budala McKaridessever mi?
Yep. That's my Kooky McShrimplover.
Evet, bu benim Budala McKaridessever'im.
Call me kooky, but maybe we could save the three rounds until after the Chuck Heston plague-a-thon ends.
Bana budala diyebilirsiniz ama şu başımızdaki bela geçene kadar kavgalarınızı ertelemeniz daha iyi olacak.
He came to me to bankroll his kooky scheme.
Acayip entrikalarını finanse etmem için bana gelip durdu.
- Kooky scheme?
- Acayip entrika?
I had this cousin who got resurrected by some kooky shaman.
Bir kuzenim var. Kaçık bir şaman tarafından diriltilmişti.
Hey, here's a kooky idea.
İşte sana ilginç bir öneri.
She has this kooky notion you and I are gonna work this out between us.
Galiba bu işi aramızda çözebileceğimize dair tuhaf bir fikre kapılmış.
'When his kooky charm starts to cloy, I'll be there.
Onun o saçma cazibesi bıktırınca ben orada olacağım.
She's kind of kooky.
biraz da kaçık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]