Koran traduction Turc
391 traduction parallèle
Recite, then, as much of the Koran as may be easy to you.
O halde Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun.
Child-killing, Koran-ranting, suicide-bombing Arab.
Çocuk katili, bombacı, intihar bombacısı bir Arap.
You'll end up confusing the Bible and the Koran.
- Kusat kitaptan bile çok şaşıracaksınız.
The Ottoman Koran is in the right hands.
En azından Sultan Osman'ın Kuran-ı elimizde. Beyler.
The Ottoman Koran.
Bu onların Kuran-ı öyle mi?
Is much more than a rare book. The Ottoman Koran is a religious and political symbol of my people for 1300 years.
Evet, o eşsiz kitap olmasının dışında Sultan Osman'ın Kuran-ı 1300 yılından beri Osmanlı İmparatorluğu'nun sembolü olmuş bir kitaptır.
It has magic words from the Koran. It's our faith. He needs it.
Bunda Kuran'ın ayetleri yazılı, yaranın üstünde durmalı.
My entire education has been horses and the Koran.
Eğitimimi atlardan ve Kuran'dan aldım.
Mr. Hamil, you forgot to take your Koran.
Mösyö Hamil, Kuran'ı almayı unuttunuz.
But that's not the Koran, Mr. Hamil.
Ama bu Kuran değil Mösyö Hamil.
From a saint among men, the Imam... who taught us of the Koran.
Aramızdaki bir bilgeden, bize Kuran'ı öğreten İmam'dan.
Your children, boys and girls, must be taught the Koran.
Çocuklarınız, oğullarınız ve kızlarınız Kuran öğrenecek.
It is the god of mercy who has man known the Koran, he created man and told him speech.
Bağışlayan Allah bize Kuran'ı yolladı. İnsanı yarattı, konuşmasını öğretti.
Why do you think we begin every chapter of the Koran with
Kuran'ın her ayeti neden..
But, I have it on religious authority that your Koran does not permit you to fight a war you cannot win.
Fakat bildiğim kadarıyla Kuran savaşmaya izin vermez.
Our Gita, the Muslim's Koran, your Bible.
Bizde Gita, İslam'da Kuran, sizde İncil.
But in our temple, the priest used to read from the Muslim Koran and the Hindu Gita, moving from one to the other as if it mattered not which book was read as long as God was worshipped.
Ama tapınağımızda rahip, bir Müslümanların Kuran'ından bir Hinduların Gita'sından okurdu. Tanrıya ibadet edildiği sürece kitap fark etmiyordu.
And the Koran quotes them.
Kuran'da da söylüyor.
Four, exactly as the Koran says.
Dört, tam Kur'an'da yazdığı gibi.
Input from Bible, Koran, Upanishads.
İncil, Kuran ve Upanişad'dan bilgiler.
The priest read the Koran for her salvation. In vain. We went to a doctor.
İmam Kuran okudu ama faydasızdı.
I swear on the Koran that right now are heads aren't worth a dime.
Kur'an üzerine yemin ederim ki şu an çok büyük risk altındayız.
- We're in Morocco, there's a king there are the Koran's laws, women can't show their faces in public, you idiot!
- Fas'tayız. Burada kral var! Kuran hükümleri geçerli, kadınlar peçelerini bile açamazlar aptal herif!
I have read the Confucius, the Koran and the Kabbalah in the orginal manuscripts.
Konfüçyüs, Kur'an ve Kabalah'ın orijinal yazılarını okudum.
Every time I feel sad in prison, I think of the verse in the Koran which says,
Hapishanede kendimi mutsuz hissettiğimde Kuran'ı Kerim'deki " Dertli bir yürek için...
The prince crossed out a lot before he asked my master to finish the Koran for him.
Şeyhime Kuran'ı onun için bitirmesini sormadan üzerini karaladı Emir.
With your master's calligraphy, the Koran will be a marvel.
Şeyhinin hattatlığıyla, Kuran bir mucize olacak.
The prince's Koran is finished.
Prens'in Kuran'ı bitirildi.
I have to take his Koran to Mecca.
Onun Kuran'ını Mekke'ye götürmek zorundayım.
We are bringing him our tablets with the Koran.
Onlara bizim yazıtlarımızı Kuran'la birlikte getiriyoruz.
I swear to you... on the sacred Koran that you won't be in any danger, that we'll be back after two weeks and that I wouldn't do anything to jeopardise yours or Mahtob's safety.
Sana Kuran üzerine söz veriyorum asla tehlikede olmayacaksınız, iki hafta sonra geri döneceğiz ve senin ya da Mahtob'un güvenliğini tehdit edecek hiçbir şey yapmayacağım.
It's all back to the Koran.
Her şey Kuran'a geri dönmüş.
You held the Koran and swore nothing was gonna happen.
Kuran'a el basıp, bir şey olmayacağına dair yemin ettin.
So Moody swore to me on the holy Koran that nothing like this could happen.
Moody'de bana, Kuran'a el basarak kötü bir şey olmayacağına dair yemin etti.
He held the Koran and he swore to me.
Kuran'ı tuttu, ve bana yemin etti.
How can Moody swear on the Koran and then do this to me?
Moody nasıl olur da Kuran üzerine yemin edip, bana bunu yapabilir?
Mahmood told me you read Koran.
Mahmood, bana Kuran okuduğunu söyledi.
- You go to Koran class?
- Kuran dersine gidiyor musun?
In our readings from the Koran, we'll consider the Hadiths when appropriate.
Kuran okumalarımız arasında, yeri geldiğinde, Hadislerden de söz edeceğiz.
To Koran class.
Kuran sınıfına götürdü.
Ah, yes, the Koran, the Bhagavad-Gita, the Talmud, the Bible, Old and New Testaments, the Tao Te Ching.
Evet, Kuran Hint destanı, Tevrat İncil, Eski ve Yeni Ahit.
The Koran teaches us that those who work evil will be condemned, punished or judged according to their works.
Kötülük yapan herkes işlerine göre yargılanacak, cezaya çarptırılacak.
I say what the Koran says.
Kur'an'ın söylediğini söylüyorum.
- The Holy Koran says if you...
- Kutsal Kur'an der ki...
You think maybe we should get our hands on that Koran thing first?
Ne dersin önce şu Koran'ı alsak mı?
Sarjeno and Koran were not exactly thrilled when I told them I had a job as a dabo girl.
Sarjeno'yla Koran'a Dabo kızı olarak çalışacağımı söylediğim zaman... pek sevinmediler.
A lazy fool learns two verses of the Koran and passes himself off as a purveyor of divine truth.
Tembel aptal, Kuran'dan iki ayet öğrenip İlahi gerçeğin taciri gibi geçiniyor. Bu adam dindar mı?
The Koran is clear.
Kuran açık.
Since the Hadiths, our twelve Imams and the Koran refer to suicide and say that man mustn't kill himself
İntiharı hadislere, on iki imamımıza ve Kuran'a danıştığımızdan bu yana, insanın kendisini öldürmemesi gerektiğini söyleriz.
I follow the Koran when it says -
Ben Kuran'ı söylediklerini dinlerim. Ne vakit o der ki :
The Koran says
Kuran der ki :