Ks traduction Turc
16,935 traduction parallèle
Everybody leave.
Herkes çıksın.
She nearly killed me. I mean, if I was two or three inches to the right, it would've gone right through my face.
Hazırlıksız yakalanmak istemeyiz, o nedenle, kocanızın aleyhte kullanabileceği her konuda... bana karşı dürüst olmalısınız.
Well, I'm glad we're... attempting to clear the air.
- Liste yaptınız mı? - Kim yapmaz ki? Hazırlıksız yakalama avantajını tamamen kaybettik, Gerry, çünkü sen evimi aradın.
Maraschini Mangiarana, move it or I'll beat you senseless.
Maraschini Mangiarana, hareket et yoksa mantıksızlığından pataklayacağım.
How long are you booked for?
Ne zamana kadar kiralıksın?
Nice sex pants.
Çok şıksın.
... then your niceness becomes an assault. - Your kindness is pure fucking hostility.
Nezaketin katıksız düşmanlıktan başka bir şey değil.
- Sandy, that doesn't even make sense.
- Sandy, bunlar çok mantıksız.
Let's hope the King proves to be as amenable as you, My Lord.
Umalım da, Kral da sizin kadar aklı başında çıksın, Lordum.
IDs out, people.
Kimlikler çıksın, millet.
When my dad died, I just couldn't see a point to it.
Babam ölünce mantıksız görünmeye başladı.
In the long road ahead no matter the troubles we will overcome it, together.
Bu uzun yolda.. ... ne sorun çıkarsa çıksın.. ... birlikte üstesinden geleceğiz
That's because you're all insane.
Çünkü sen tamamen kaçıksın.
So just have your Machine put them in white-collar prison where they can meet more of their kind and rob more innocent people.
O zaman makinene söyle onları beyaz yakalıların hapislerine tıksın. Böylece kendi türleriyle bir araya gelip daha çok masum insanı soyabilirler.
Everyone out now.
Herkes dışarı çıksın.
Everybody out!
Herkes dışarı çıksın.
Even if you want to destroy everything... it makes no sense to keep staring straight ahead... if everything is below you.
Her şeyi yok etmek isteseniz bile her şey altınızdaysa sürekli ileri bakmak mantıksız.
If anyone would, it would be you.
Buna en çok sen layıksın.
You are wide awake.
Tamamen ayıksın.
And I'm sorry you were blindsided, but can we please not pretend that nothing's happening here?
Ve hazırlıksız yakalandığınız için özür dilerim, ama lütfen, hiçbir şey olmamış gibi... davranmayı kesebilir miyiz?
You're in love!
Aşıksın!
You're in love.
Aşıksın.
You're as pure as the driven snow.
Sütten çıkma ak kaşıksın.
Your body's normal, but you're tiny on the inside.
Bedenin normal ama içeride ufacıksın.
After that, we started to get access and build our case... until one of our informants on the inside tipped them off and we were forced to raid them unprepared.
Bunun üzerine aralarına sızıp davamızı oluşturmaya başladık... taa ki muhbirlerimizden biri ispiyonlayana kadar biz de onları hazırlıksız yakalamak için mekanlarına baskın yaptık.
Seriously, you are wee.
Cidden ufacıksın.
Open the door and let him fly out!
- Kapıyı açın da dışarı çıksın.
You just are. Or you're not.
Ya sadıksındır ya değilsindir.
Mr. Stark spent the wee small hours bolstering the estate's alarms to ensure that we won't be caught unawares again.
Bay Stark bir daha hazırlıksız yakalanmamamız için gece yarısını güvenliği arttırmakla geçirdi.
I knew there were strings attached.
Karşılıksız olmadığını biliyordum.
Well, I think you're in love with her.
Bence ona aşıksın.
I think you're in love with Peggy.
Bence Peggy'ye aşıksın.
Because you're being stubborn and unreasonable.
Çünkü inatçı ve mantıksızsın.
And by the way, the Lord does not like stubborn and unreasonable.
Ayrıca Tanrı inatçı ve mantıksız değil.
You're sober for once, you can find your way home.
Bu sefer ayıksın madem evin yolunu bulursun.
Everybody out, or the boy dies.
Herkes dışarı çıksın. Yoksa çocuk ölür.
You came very unprepared.
Hazırlıksız gelmişsin.
Another reason I can now handle anything life throws at me.
Karşıma ne çıkarsa çıksın hallebileceğimin bir göstergesi daha.
Ock caught me off guard, but you and Spider-Man can anticipate danger.
Ock beni hazırlıksız yakaladı, fakat sen ve Örümcek Adam tehlikeyi önceden görebiliyorsunuz.
Weightless.
Ağırlıksız.
I think you're still in love with her.
Bence hala ona aşıksın.
If you don't want trouble, blanquito...
- Bela çıksın istemiyorsan beyaz çocuk...
I think this is the beginning of an unhealthy dependence.
Bence bu sağlıksız bir bağımlılığın başlangıcı.
I don't want any trouble.
Sorun çıksın istemiyorum.
Tell him to get the fuck up here!
Söyleyin, yukarı çıksın.
Paco, you really caught me off-guard.
Paco, beni cidden hazırlıksız yakaladın.
But they're not just giving it away.
Ama öyle karşılıksız vermiyorlar.
We'll see these on camera... "Bless this happy home." "Coolest mom ever."
Hangisi televizyona çıksın'bu mutlu yuvaya nazar değmesin''Gelmiş geçmiş en havalı anne'
Whew! Um, you live like a college dude, too, Cruz.
Üniversiteliler kadar da dağınıksın, Cruz.
- You're out of your mind.
- Sen kaçıksın.
- Did the cheques bounce?
- Karşılıksız mı çıktı?