Language traduction Turc
9,856 traduction parallèle
It's in some ancient language.
Kadim bir dilde yazılmış.
I mean, for 20 years the Overlords have told us precisely nothing about themselves, about where they come from, about their language.
Efendiler kendileriyle ilgili 20 yıldır kesin bir şey anlatmadı nereden geldiklerini, hangi dili konuştuklarını.
What we saw was a conversation between down here and something up there using their language.
Az önce gördüğümüz şey burası ve yukarısı arasında kendi dillerini kullanarak yaptıkları bir diyalogdu.
This language is...
Bu dil...
I'm new this language but is fine and under control.
Bu dile yabancıyım ama sorun yok, her şey kontrol altında.
While you've been asleep, I have been learning your language.
Sen uyuyorken dilinizi öğreniyordum.
You're speaking the language of the people who murdered my family, destroyed my country.
Ailemi öldüren, ülkemi yok eden insanların dilini konuşuyorsun.
- Language.
- Terbiyeli konuş.
The language is sexually aggressive. And he made this.
"Onu ikiye ayırırdım" Tarzı çok agresif.
It means "life" in their language.
Onların dilinde hayat demek.
Sorry about my language, by the way.
Konuşmamın kusuruna bakma bu arada.
baby-catching girl from Africa who could speak every language going.
Yaşayan her dili konuşabilen bebek doğurtan Afrikalı bir kız hakkında sözler duydum.
Positive language, Commander.
- Olumlu kelimeler kullanın binbaşı.
- Police approval ratings are--pardon my language- - in the commode.
Polislerin tasvip oranları, bu kelimeler için kusura bakma, resmen klozette.
And grammar is a system of language involving syntax and semantics.
- Evet. Grammer, söz dizimi kuralları ve anlam bilimi dahil olan dil sistemidir.
That is a garbage language for garbage people.
O çöp insanların çöp dilidir.
We should've been speaking your language.
Aslında senin dilini konuşmalıydık.
The language of... Dance!
Dans dilini!
"tall of stature, dark of face, " who also speaks the Gypsy language.
Uzun boylu, karanlık yüzü, çingene dilini konuşan biri.
Nasty language these crows have.
- Kötü bir dili var bu kargaların.
They use the same language, they offer the same excuses, they make the same mistakes.
Aynı kelimeleri kullanırlar. Aynı bahanelerde bulunup, aynı hataları yaparlar.
A language?
Dilleri ne?
I call it poetry. We shall seize their human language, their land, their clothes, the very skin on their faces.
İnsanların konuştukları dillerini, topraklarını, giysilerini yüzlerindeki derileri ele geçireceğiz.
- Language.
Laflarına dikkat et.
But Hollis Mann- - she speaks his monosyllabic language.
Ama Hollis Mann, Gibbs'in tek heceli dilinden anlar.
English is my second language.
İngilizce benim ikinci dilim.
As I traded with the Temne and learned their language,
Temmelilerle ticaret ettikçe ve onların dillerini öğrendikçe yalnızca ilk evimin hayalini kuruyordum.
Aw, the two saddest words in the English language.
İngilizcedeki en üzücü iki kelime.
HE ANSWERS IN HIS OWN LANGUAGE
- Cevap veriyor -
MAN SPEAKS HIS OWN LANGUAGE
...
THEY SPEAK THEIR OWN LANGUAGE
Marjah. Bu karışımı şey olarak kullanıyorlarmış...
HE SPEAKS OWN LANGUAGE Yeah. Two men.
Evet, iki adam.
HE SPEAKS OWN LANGUAGE Yeah, there.
Evet, orada
Glossy coloured brochures in every language, including, of course, Arabic.
Parlak renkli broşürler farklı dillerde basılmış tabiki Arapça da dahil.
THEY SPEAK OWN LANGUAGE TRANSLATOR : Yeah, I mean, they force me, they beat me and they put my stamp, saying that you are talib.
Evet, demek istediğim, beni zorladılar, dövdüler ve taliban üyesisin diyerek beni damgaladılar.
HE SPEAKS OWN LANGUAGE
Yani, demek istediğim, size daha önce de anlattığım gibi, buradaki insanların % 90'ı, Tercüman :
SHOUTING IN OWN LANGUAGE The scandal seemed to confirm for many Afghans that the United States had not brought democracy or free markets to their country, but instead a corrupt crony capitalism that had taken over Afghanistan and its government.
Skandal, birçok Afgan için ABD'nin, ülkelerine demokrasi ya da serbest pazar getirmediğini ama onun yerine, yozlaşmış ve kafadar kapitalizmin, Afganistan ve hükümeti teslim aldığını doğrular görünüyordu.
These are the spells that illuminate it, but this language is ancient, and none of us can understand it.
Bunlar onu aydınlatmaya yarayacak büyüler fakat antik bir dil bu ve hiçbirimiz bunu anlayamaz.
Oh, pardon my crass friend's language, ma'am. Thank you, Truett.
Kaba arkadaşımın sözlerini affedin, han'fendi.
[speaking foreign language]
[Yabancı dil konuşan]
Coffee's a language in itself.
Kahvenin kendine ait bir dili vardır.
Language, Mr. Bradford.
Argo! Bay Bradford. Beyler küfür etmeyin.
( SPEAKING ALIEN LANGUAGE ) Local combat dialect found.
Yerel dövüş dili bulundu.
HE SPEAKS OWN LANGUAGE Here, the Taliban?
İşte, Taliban?
HE SPEAKS OWN LANGUAGE There, there, there!
Orada, orada, orada!
THEY SPEAK OWN LANGUAGE This guy's ID-ing these here and saying they're Taliban.
Bu adam kim olduklarını biliyormuş işte buradakiler, onlar Taliban'mış.
MEN SPEAK OWN LANGUAGE MALE REPORTER :
Muhabir :
MEN TALK OWN LANGUAGE Sorry.
Pardon.
MAN SPEAKS OWN LANGUAGE Yeah, yeah, yeah, OK.
Evet evet evet.
HE SPEAKS OWN LANGUAGE
Bin Laden'in İslamcı düşünceleri dönüşmeye ve
SHE TALKS IN OWN LANGUAGE At the same time, thousands of experts and advisers flooded into Afghanistan.
Aynı zamanda binlerce uzman ve danışman