Lazaro traduction Turc
101 traduction parallèle
Lazaro?
Lazaro?
Lazaro, bring the men to the cantina for a drink.
Lazaro adamları kantine bir şeyler içmeye götür.
Lazaro, look at him.
Lazaro, şuna da bak.
Lazaro, you know, I think the gringo needs a bath.
Lazaro, sanırım gringonun bir banyoya ihtiyacı var.
Lazaro, how is my appaloosa?
Lazaro, appaloosam nasıl?
When I woke up from siesta, that pig, Lazaro, was sitting on my bed.
Siestadan uyandığımda, O domuz, Lazaro yatağımda oturuyordu.
Lazaro, the gringo is afraid for his life, if he should win.
Lazaro, Kazanırsa, gringo hayatından endişe ediyor.
Lazaro, if I lose, bring him his horse
Lazaro, ben kaybedersem, Atını ona verin
My name is Lazaro Rojas.
- Benim adım, Lazaro Rojas.
Is that you, Lazaro?
Sen misin, Lazaro?
Lazaro, son, go to lame Traso and his two companions, and tell them that, as I am otherwise employed tonight, they are to go tonight at twelve to PIeberio's walls.
Ḷázaro, evladım, Aksak Traso'ya git ve iki arkadaşına, söyle onlara bu gece iş çıktı, benimle bu gece on ikide Pleberio'nun duvarının oraya gidecekler.
"For Lazaro, his novel."
"Romanına yardımcı olsun diye Lazaro için"
The base is in San Lazaro, 45 minutes south of L.A.
Üs, San Lazaro'da. Los Angeles'tan 45 dakika güneyde.
You know, I often ask myself why I never left San Lazaro.
Kendime sık sık, San Lazaro'dan neden gitmediğimi sorarım.
There is no list. Charles Lazaro invited me.
- Beni Charles Lazanarro davet etti.
Charles Lazaro, you're hereby served to appear as a witness in the racketeering trial of Freddie Marcuso.
- Charles Lazanarro Freddy Marcuso'nun haraç davasında tanık olarak mahkemeye bekleniyorsunuz..
You kathy Lazaro?
Kathy Lazaro?
I'm afraid you have no choice, Mrs. Lazaro.
Maalesef başka seçeneğiniz yok, Bayan Lazaro.
I am in the clinic of an ex-Augustinian missionary, Friar Lazaro Mate.
Şu anda eski August misyoneri Rahip Lazaro Mate'in kliniğindeyim.
Lazaro Valdemar's country house.
Lazaro Valdemar'ın kır evini.
These are Leonor and Lazaro Valdemar.
Bunlar Leonor ve Lazaro Valdemar.
After a time, Lazaro got bored of taking family photos and began experimenting with optical illusions : diffusion, black backgrounds, double exposure... and discovered how well-suited his research was to everything connected with the occult.
Bir zaman sonra Lazaro aile fotoğrafları çekmekten sıkıldı ve görsel illüzyonlar kullanarak deneyler yapmaya başladı. Yayınım, kara arka planlar, çift ışıklama ve çalışmalarını geliştirdikçe yaptığı işin ruhsal dünya ile alakalı olduğunu keşfetti.
Lazaro took advantage of that and came up with something different, bold, something unique.
Lazaro bundan faydalandı ve daha değişik şeyler denedi, daha gözü pek daha eşsiz şeyler.
But Lazaro was too trusting and forgot the illusionist's golden rule :
Ama Lazaro kendine çok güveniyordu ve illüzyonistlerin altın kuralını unuttu.
Though Lazaro managed to hide almost all the evidence, the word "fraud" was too serious.
Lazaro neredeyse bütün delilleri saklamayı başarmıştı. Ancak sahtekar kelimesi çok ciddiye alınıyordu.
Lazaro!
Lazaro!
I'd like to speak to Mr. Lazaro Valdemar.
Bay Lazaro Valdemar ile görüşmek istiyorum.
Lazaro Valdemar freed.
Lazaro Valdemar özgür kaldı.
Lazaro Valdemar freed!
Lazaro Valdemar özgür kaldı.
Well done, Lazaro!
Çok yaşa Lazaro!
Lazaro's never mentioned him.
Lazaro bana ondan hiç bahsetmedi.
- It's always a pleasure, Lazaro.
- Her zaman bir zevk Lazaro.
I need you, Lazaro.
Sana ihtiyacım var Lazaro.
Lazaro, Beatriz's leaving.
Lazaro, Beatriz gidiyor.
Goodbye, Lazaro.
Hoş çakal Lazaro.
They will talk to you, Lazaro.
Seninle konuşacaklar Lazaro.
Lazaro, my old friend.
Lazaro, eski dostum.
Lazaro.
Lazaro.
Lazaro, damn it, wake up!
Lazaro, lanet olsun uyan!
Lazaro is upstairs.
Lazaro üst katta.
- Where's Lazaro?
- Lazaro nerede?
Lazaro!
Lazaro.
Lazaro, Lazaro.
Lazaro, Lazaro.
Lazaro...
Lazaro.
Once safe, Lazaro tried and tried to bring her back, but in vain.
Lazaro onu geri getirmeyi tekrar ve tekrar denedi, ama hiçbir şey fayda etmedi.
Lazaro is right.
Lazoro haklı.
I don't know, LÃ ¡ zaro.
Bilmiyorum, Lázaro.
LÃ ¡ zaro, take this, sell it and try to get me some lemons, and tea... and some paper, please.
Lázaro, bunu alıp, sat ve bana biraz limon, çay... ve biraz da kağıt bul, lütfen.
- Have you seen LÃ ¡ zaro?
- Lázaro'yu gördün mü?
I want you to promise me something, LÃ ¡ zaro.
Bana bir konuda söz vermeni istiyorum, Lázaro.
I have never met a boy as authentic as you, LÃ ¡ zaro.
Senin kadar şahsına münhasır biriyle hiç karşılaşmadım, Lázaro.