Leader traduction Turc
12,504 traduction parallèle
Above all else, a leader must be decisive.
Her şeyden önce bir liderin kararlı olması gerekir.
Not only does this day position Prodigy as a leader in our field...
Bu gün Deha alanında lider olarak değil...
Caleb, our leader,
Caleb, liderimiz.
Well, I expect nothing less from a natural leader like yourself.
Sizin gibi doğuştan lider olan birinden de daha azını beklemiyordum zaten.
A true leader avails himself of the wisest counsel he can.
Gerçek bir lider, en bilge danışmanlardan faydalanır.
Okay? But this dude, their leader, his name is Cheddar, and he is a bad motherfucker.
Fakat liderleri olan adam, adı Çedar ve çok kötü bir serseri.
Leader was a former Gitmo detainee.
Liderleri eski bir Guantanamo tutuklusuymuş.
The charismatic leader of the Ecuadorian Liberation Front is believed to come from humble beginnings.
Karizmatik Özgürlük Cephesi liderinin, mütevazi bir aileden geldiğine inanılıyor.
Please proceed to check-in where a team leader will complete your registration process.
Lütfen ekip liderlerinin kayit islemlerinizi yapacagi noktalara gidin.
He is a leader.
O bir lider.
That is, head up special task force, infiltrate the insurgency, and bring us their leader.
Özel görev kuvvetine katılıp isyancılara sızıp liderlerini getireceksin.
- You were saying should our fearless leader have a breakdown, you want to leverage it for your career.
- Yürekli liderimizin çöküntü yaşadığını bunu kariyerin için sonuna kadar kullanmak istediğini söylüyordun.
He was leader of a group of cultists out in the desert who turned cannibal.
Çölde yamyama dönüşen bir grup tarikat üyesinin lideriymiş.
Well one thing we must acknowledge as a leader in this field is our responsibility to shape our society.
Bu alanda öncü biri olarak toplumumuzu biçimlendirmek konusundaki sorumluluğumuzu kabullenmeliyiz.
From his accent, the leader was Irish.
Onun aksanı itibaren lider İrlanda oldu.
And after the leader murdered Mr. Delaney?
Ve Bay Delaney öldürülen lideri sonrası?
Chang work for rebel leader in San Francisco.
- Chang, San Francisco'daki asilerin liderine çalışıyor. Onların malıyım.
MURDER, HUMANOID REBELLION LEADER SPARTAN MISSION 7 : 2307 THE WINTER DREAM
CİNAYET, HUMANOIDE GÖREV ÖNCÜ Rebelion SPARTAN 7 : RÜYA KIŞ 2307
He was the leader of Noid's rebellion.
O NOID ait isyanın lideri oldu.
In his name we gather today to choose a new king as our leader.
Bugün, onun adına liderimiz olacak yeni kralımızı seçmek için toplandık.
We will find no better leader.
Ondan iyi bir liderimiz olmayacak.
Already out looking for a leader with better prospects.
Geleceği daha parlak bir lider arayışına çıkmışlardı bile.
Self-appointed leader of the Gnome rebellion.
Kendi kendini tayin etmiş Gnome isyanının lideri.
This is my best chance to gain the Council's trust. They need to see me as a leader.
Beni bir lider olarak görmeleri gerek.
She says you're a great leader, who died protecting me. Saving one of my eyes.
Beni korurken ölen büyük bir lider olduğunu ve gözlerimden birini kurtardığını söylüyor.
The leader of Birmingham City Council is going to attend the dinner.
Birmingham Belediye Meclisi Başkanı davetimize katılacak.
This is the leader of Birmingham City Council.
Bu bey, Birmingham Belediye Meclisi'nin Başkanı.
I'll never be as good a leader as Holt.
Asla onun kadar iyi bir lider olamayacağım.
You like being a leader, don't you?
Lider gibi duruyordun değil mi?
A leader has answers.
Lider dediğinin bir cevabı olur.
"Mr. Russell is a great leader " and a great relationship builder. He is roundly admired by the faculty. "
"Bay Russell hem müthiş bir lider, hem de müthiş bir ilişki kurucudur ve öğretmenler tarafından sevilir."
All right, I guess we have our leader.
Pekala, sanırım bizim bir liderimiz var.
- These cops are gonna be lookin to see who the leader is.
Polisler liderimizin kim olduğunu görmek için arama yapacaklar
The 2nd one becomes the leader, and he loses ground, and the 3rd one follows him and loses ground, and it keeps going like that until they all drown.
İkinci sıradaki lider oluyor, o da boğulursa üçüncü başa geçiyor ve hepsi boğulana dek bu böyle devam ediyor.
She's Professor Laura Sommerfeld, our fearless leader.
Bu Profesör Laura Sommerfeld, korkusuz liderimiz.
I'm not gonna tell you. I am professor Sommerfeld and leader of this delegation.
Ben Profesör Sommerfeld ve bu heyetin lideriyim.
- good leader.
- iyi bir lider.
I didn't want to be a leader.
Lider olmak istemedim.
You're will be better leader, if you stop trying to be one.
İyi bir lider olmaya çalışmadığında daha iyi bir lider oluyorsun.
Paul Schafer, our leader he demonstrated his hospitality by offering his guests... children to rape.
Liderimiz Paul Schafer konuklarına misafirperverliğini, çocuklara tecavüz etmelerine izin vererek gösteriyordu.
I imagine being leader of the Catholic Church keeps him rather occupied.
Sanırım Katolik Kilisesi'nin lideri olmak onu epey meşgul ediyor.
My husband confided in me that his father sometimes exposed him to public scorn, to make him a better leader of men.
Eşimin bana verdiği sırra göre babası adamlarına daha iyi bir lider olması için onu bazen toplum içinde açıkça aşağılarmış.
"awesome leader" Mike and "kid brother" Josh who never gets the girl.
"Muhteşem lider" Mike ve "küçük kardeş" Josh.
She is a dedicated and hard-working officer, and an inspirational leader.
Kendini işine adamış çok çalışkan bir memurdur. Etkileyici bir liderdir.
You made a good wife to Hrothgar, Rheda, but you're not the leader of men he was.
Hrothgar için iyi bir eş olabilirsin, Rheda. Ama onun gibi bir lider değilsin.
He was also Jarl, leader of all the tribes across the Shieldlands.
Ayrıca bir Jarl'dı. Shieldlands'teki tüm kabilelerinin lideriydi.
He's their leader.
- Onların lideri o.
Something its leader must understand.
Liderin bunu anlaması gerek.
Do you want to explain to the smelters that their leader is a Skinshifter?
Dökümcüler liderlerinin Deri Değiştiren olduğunu öğrensin ister misin?
The leader of the gay thought police.
Eşcinsel düşünce polisinin lideri.
Ah, our glorious leader.
Şanlı liderimiz.