Lesser traduction Turc
940 traduction parallèle
"And between two evils, choose the lesser : me!"
"Ve iki kötüden birisini seç : beni!"
Once, our enemies worried us and persecuted us and, from time to time... removed the lesser elements from the Movement for us.
Düşmanlarımız bizi üzdüler, zaman zaman bize zulüm ettiler... bizi Hareket'ten kopardılar.
- One of the lesser ones.
- Az meşhur olanından.
" Yet lesser blooms are overlooked, and weeds unnoticed.
Henüz minik çiçekler çıkmamış ve yaban otları bitmemişti...
We only have a choice between the greater and the lesser evil.
Biz ise en büyük kötülük ve daha azı arasında seçim yapıyoruz.
Lesser than Macbeth, and greater.
Macbeth'in hem altında hem üstünde!
Others that lesser hate him Do call it valiant fury.
Onu tutan azınlığa göre, yiğitçe bir azgınlık içindeymiş.
A loss so tragic serves to put lesser matters in their proper perspective.
Böylesi trajik kayıplar önemsiz görünen şeylerin gerçek değerini anlamamızı sağlıyor.
I know, a lesser man would have told me it was one long holiday, and I would have been awakened to a rude disillusionment.
Biliyorum, dürüst olmayan bir adam uzun bir tatile benzediğini söylerdi ve ben tokat gibi bir hayal kırıklığı ile gözlerimi açardım.
The Japanese all share it, to greater or lesser degrees.
Bütün Japonlar az ya da çok bu hissi paylaşıyor.
I think there's never a man in Christendom... that can lesser hide his love... or hate than he... for by his look straight shall you know his heart.
Bence Hıristiyan âleminde sevgisini de, nefretini de onun kadar zor gizleyebilen biri yoktur. Yüreğinde ne varsa yüzünden hemen anlarsınız.
"... unless oil or gas shall have been struck at a lesser depth ".
"... yüzeye yakın petrol veya gaz çıkmadığı sürece. "
That's one of the reasons I hate to see your talent pushed aside by lesser men.
Yeteneğinin, senin ayarında olmayanların gölgesinde kalmasına bu yüzden kızıyorum ya.
The miserable life in Catania is the lesser evil.
Catania'daki sefil hayat kötünün iyisi.
King of Blefuscu, and of all lesser lands and people, a protector.
Blefuscu'nun ve tüm daha küçük ülke ve halkların kralı, hamisi.
Suppose that a lesser human being, suppose a Cates or a Darwin, had the audacity to think that God might whisper to him, that an un-Brady thought might still be holy.
Tanrı benim gücümdür. Sıradan bir insanın, diyelim ki bir Cates veya bir Darwin'in, Tanrının kendilerine fısıldayabileceğini, Brady'nin aksini düşünmenin de kutsal olabileceğini düşünecek cesaretleri olduğunu varsayalım.
With a lesser sum, I have.
Ben bunu daha az parayla yaptım bile.
"It would be strange indeed if it could not call upon those who already sap the strength of the state for these lesser sacrifices in order to prevent our being swamped by incompetence."
"Ülkenin güçsüz düşmesini engellemek için ülkenin gücünü azaltan bu vatandaşlardan böyle küçük.. ... bir fedakarlık yapmalarını istemek hiç de yanlış olmayacaktır."
Now, just ask yourself. Why should a common seaman receive a lesser punishment for exactly the same offense?
Şimdi, kendine sor neden bir denizci, tam olarak aynı suçlama için farklı bir ceza alsın?
I merely experience greater and lesser... degrees of tedium, that's all.
Sadece arada bir az ya da çok sıkıntı belirtisi gösteririm.
For us, it's only the lesser evil.
Bizim için yalnızca kötünün iyisiydi.
He reports enemy landings here on this fare, here and here on Greater and Lesser Samengo, and here on Prince Consort.
Düşmanın şuralarda karaya çıktığını bildirdi Küçük ve Büyük Samengo adalarına Naip Prens'e de çıkmışlar.
If we do it together, we won't get a lesser sentence.
Birlikte maalesef çok hata yapmaya başladık.
In a lesser sense, the temptation of Jesus in the wilderness is the common experience of all mankind.
İkincil anlamıyla, İsa'nın çölde ayartılmaya çalışılması... tüm insanlığın ortak deneyimidir.
The greater light, to rule the day... and the lesser light, to rule the night.
Büyük ışık gündüze küçük ışık geceye hükmetmek için.
I expect excuses like that from lesser men than you.
Senin gibilerinden bu tarz bahaneler hiç beklemem.
I hope you'll be able to show me the same devotion in weighty matters as you have in lesser ones.
Daha az önemli konularda olduğu gibi, önemli konularda da bana aynı bağlılığı gösterebileceğini umut ediyorum.
Well, masseur, my tight shoulders have made many a lesser masseur weep.
Pekala, masör, sıkı omuzlarıma az çok masör zırıltısı yapın.
I am content to be a lesser target.
Daha az hedef olmaktan memnunum.
Also, since our mental faculties are aging faster than our bodies, we will be little better than mental vegetables in a considerably lesser time.
Zihinsel yeteneklerimiz bedenimizden daha hızlı yaşlandığından, daha kısa bir sürede bitkisel hayattan biraz daha iyi bir durumda olacağız.
Lesser, running second ;
Lesser, ikinci ;
We've got to choose the lesser of two evils.
İki kötü şey arasından tercih yapmalıyız.
Suppose I bet on A, and B was true, despite the lesser odds.
Diyelim ki ben A'yı seçtim, ancak oranı az olmasına rağmen B doğru çıktı.
One chooses the lesser of two evils.
İnsan iki kötü arasından az kötü olanı seçer.
One of the hundreds of islands of the Lesser Antilles.
Küçük Antillerdeki yüzlerce adadan biri.
This is a lesser evil.
Başka çaremiz var mı?
Bred to pursue death as lesser men pursue women. Infatuated all our lives with dreams of the tomb.
Kadınların peşinde ölüme koşar. mezara kadar tutkulu düşlerle yaşarlar.
Lesser than Macbeth, and greater.
Macbeth'ten hem küçük, hem büyük.
Others, that lesser hate him, call it valiant fury.
Bazıları kahraman çılgınlığı diyor haline.
But the Finnish, even so in lesser number, they had retaliated.
Düşmana göre sayıca çok az olan Fin ordusu direnişe geçti.
We knew that we were in lesser number, e we saw when them to take thousand of war prisoners it was a joy.
Sayı olarak hayli azınlıkta olmamıza karşın bir Tommy'nin binlerce İtalyan'ı esir etmesini keyifle izliyorduk [1].
The lesser signal of challenge it resulted in the immediate retaliation.
En ufak bir direniş hareketine anında aynen karşılık veriliyordu.
But I would say on the whole that that was the lesser of the two evils that could have happened.
Ancak bütün olarak baktığımızda diyebilirim ki bu durum ikinci derece önem arz etmektedir.
Some to a lesser degree than others.
Kimimiz kimimize göre daha az günahkârızdır.
For much lesser affronts, you've drawn your sword and struck at the heart.
Çok daha hafif bir haraket için bile kılıcını çeker, kalbine saplardın.
Fellow analysts, psychiatrists psychologists and laypeople today I would like to discuss some of the lesser known aspects of Psychobiological Therapy.
Değerli analistler, psikiyatristler psikologlar ve konuya ilgi duyan diğer katılımcılar. Bugün, tartışmak istediğim konu Psikobiyolojik Tedavi'nin daha az bilinen bazı yönleri.
Now I know who the lions are including some of our lesser carnivorous brothers, the army sergeants.
Aslanların kimler olduğunu öğrendim artık.. ... aralarından bazıları etobur erkek kardeşlerimiz askerdeki çavuşlar gibi.
Or you could leave the lesser-qualified pilots behind.
Ya da daha az nitelikli pilotları ayrı tutabilirsin.
To a lesser degree, this is also true of years with 13 new moons.
Bir anlamda, bu durum, 13 yeniaylı yılların da bir gerçeğidir.
Sometimes you have to choose the lesser of two evils.
Bazen kötünün iyisini seçmek zorunda kalırız.
Still farther in closer to the sun there are no more giant planets only a host of lesser worlds made of rock and metal some with a thin envelope of air.
Daha da derinlerde Güneş'e yaklaştıkça dev gezegenler yerine ince bir tabaka halinde kaya ve metallerle oluşmuş kalıntılar görüyoruz.