Lesson learned traduction Turc
1,189 traduction parallèle
Well, lesson learned, all right?
Dersini aldın, değil mi?
Well, lesson learned.
Öğrendim işte.
Nicholas, I want to see that lesson learned... in less than an hour.
Nicholas o dersi bir saat içerisinde, öğrendiğini görmek istiyorum.
Well, like I said, I learned my lesson.
Dediğim gibi ben dersimi aldım.
It doesn't look like you learned your lesson.
Hayat dersini almamışa benziyorsun.
You haven't learned your lesson.
Dersinizi almamışsınız.
Mr. Griffin, have you learned a lesson?
Bay Griffin, siz ders aldınız mı?
- Hell, you've learned your lesson, right?
- Dersini aldın, değil mi?
And to think, if I hadn't taken Chris to his soccer game I never would've learned this valuable lesson.
Ve, Chris'i futbol maçına götürmemiş olsaydım hiçbir zaman bu değerli dersi alamazdım.
Thanks to old Honest Abe we have our house back and I learned a valuable lesson.
Yaşlı dürüst Abe sağolsun evimizi geri aldık ve ben çok değerli bir ders aldım.
As long as you learned your lesson.
Zorda olsa dersini aldın.
Yes, I guess when all this is over I will have learned a very valuable lesson.
Tüm bunlar bitince, önemli bir ders almış olacağım.
Young man, it's time you learned a lesson about Lightspeed-brand briefs.
Genç adam, artık Işıkhızı-marka kilotlar hakkında... bir ders almanın vakti gelmiş.
And I guess the lesson I learned from that was, farm equipment is serious business.
... ve bundan aldığım ders de çiftlik ekipmanlarının ciddi bir iş olduğunu fark etmek oldu galiba.
I think he learned his lesson.
Bence dersini aldı.
Yeah, well, I learned a very important lesson this week.
- Bu hafta çok önemli bir ders aldım.
I learned that lesson myself when I was first activated.
Bu dersi ilk aktive olduğum zaman öğrendim.
All right, I've learned my lesson and I'll be sure to try harder.
Ben dersimi aldım. Daha fazla çalışacağıma eminim.
What a lesson I have learned.
Dersimi aldım. Gidebilir miyim?
Yeah. Yeah, I think you learned your lesson.
Evet, sanırım dersini aldın.
I just hope you learned your lesson.
Dersini aldığını umuyorum.
I have learned a lesson, and the lesson is this :
Ben dersimi aldım, bu ders ise :
I do not wish to seem melodramatic but I do wish to impress upon you a lesson I learned with bitter tears and great sacrifice
Melodram yapmak istemem, ama gözyaşları ve fedakarlıklar neticesinde öğrendiğim bir dersle sizleri uyarmak istiyorum.
Well, you learned your lesson.
Yani, dersini almışsın sen.
From jazz soloists like Lester Young Eastwood learned the lesson of impassivity of keeping your cool while pouring out your Heart.
Eastwood, Lester Young gibi solo cazcılardan... kayıtsızlığı... yüreğini ortaya koyarken serinkanlı davranmayı öğrendi.
Well... hope you learned your lesson!
Peki... umarım dersini almışsındır!
Looks like someone learned their lesson.
Birisi dersini almış gözüküyor.
We learned that lesson the hard way, remember?
Bunu kötü yollardan öğrendik, unuttun mu?
So, maybe he's learned a lesson from all this?
O zaman, belki de bütün bunlardan bir ders çıkarmıştır.
You'd think you would've learned your lesson.
Dersini almışsındır sanırım.
Well, Peter, I guess you learned a pretty valuable lesson.
Peter, dersini aldın sanırım.
Please don't yell. I've learned my lesson.
Tamam, yeter Lois bağırma dersimi aldım.
I learned my lesson.
Dersimi aldım.
I've learned my lesson.
Dersimi aldım.
And that's how we learned our lesson.
Ve işte dersimizi böyle aldık.
We've all learned an important lesson today.
Hepimiz bugün önemli bir ders aldık.
Correct. Then I guess you learned a valuable lesson.
Sanırım dersinizi aldınız.
I learned an important lesson, blah blah blah...
... dersimi aldığımı falan söylerim.
Son, I think you've learned your lesson.
Sanırım dersini almışsındır.
He learned his lesson.
Dersini aldı.
I hope you've learned your lesson.
Umarım dersini aldın.
I mean, I learned a valuable lesson?
Önemli bir ders aldım mı?
I learned a valuable lesson today.
Anlıyorum. Bugün çok önemli bir ders aldım.
I think we've learned our lesson.
Üzgünüm.
- Right this way. - I hope you've learned a lesson today.
Umarım bugün korkuntma konusunda iyi bir ders aldınız.
Listen we learned our lesson.
Bak... biz dersimizi aldık.
Yeah, but I learned my lesson, didn't I?
Evet ama dersimi aldım, değil mi?
But i think you learned a valuable lesson.
Ama iyi bir ders aldın.
Well, Mitch, I learned a very valuable lesson.
Evet, Mitch, çok değerli bir ders aldım.
Believe it or not, I, too, learned a valuable lesson.
İnan veya inanma, Ben de önemli bir ders aldım.
Gentlemen, I learned the greatest lesson of all.
Beyler, en büyük dersi aldım.