English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Let's get to it

Let's get to it traduction Turc

1,342 traduction parallèle
Let's get to it, huh?
Şunu halledelim, ha?
It's a deal! All right, guys, let's get to work!
Pekâlâ beyler, işe koyulalım!
Okay, now let's get back to it, kids.
Pekâlâ, dersimize dönelim çocuklar.
( He's trying to say that if you let go of an opportunity, you'll never get it again. ) Wait a minute! Just now, was that a gag?
Ama seni sevdiğimi söylediğimde bu doğruydu.
Let's see if you can get to it.
Bakalım ona yetişebilecek misin?
Let's say you wanna get better grades in school, well, you would just visualize what it would be like to come home with a report card full of straight As.
Okulda daha iyi notlar aldığınızı eve baştan aşağı A dolu olan bir karneyle döndüğünüzü hayal edin.
Well, it's complicated, but in the end he let me know how I could get through to him.
Biraz karışık, ama sonunda onun kafasına... -... nasıl gireceğimi öğretti.
- Come on, let's get back to it.
- Haydi, işimize bakalım.
- Let's get Uncle Jesse to do it.
- Ben suyu açayım. - Jesse Amca söylesin.
OK. Right, let's get to it.
Tamam, hadi başlayalım.
Let's get to it.
İşe girişelim.
Let's get to it.
Haydi başlayalım.
South Memphis, let's get ready to kick it.
Güney Memphis, keyiflenmeye hazır ol.
Let's get it to $ 8,500.
- 8.500 dolar yapalım.
Let's get to work before I forget what it is I do for a living.
Yaşamak için ne yapmam gerektiğini unutmadan işe koyulalım.
Let's not waste time let's get down to it.
Boşuna vakit kaybetmeyelim, hemen konuya gelelim.
I wasn't going to sign, but Ibrahim said let's sign and get it over with.
Ben imzalamayacaktım, bu imzalayıp kurtulalım dedi, zart diye attı imzayı...
Maybe it's all I'm meant to get, but, please... Don't let anybody ever treat our girls this way.
Belki tüm istediğim bu... ama, lütfen, kimsenin bizim kızlarımıza bu şekilde davranmasına izin verme.
That there are a lot of bad people out there... and as long as innocent people continue to get hurt by the bad... you can't quit your job and let it happen.
Dışarıda bir sürü kötü insan varmış... Ve uzun zamandan beri masum insanlara zarar vermeye devam ediyorlarmış... İşinden ayrılmayarak bütün bunlara sen izin verdin.
Chris, let's get it to go.
Chris burdan gidelim.
Let's get to it while the day's still young.
Geç olmadan başlayalım
It's forbidden to let people wearing Turkish clothes get on...
Şalvarlı, başörtülü, takkeli, fesli yolcular bindirmemi yasakladılar.
Let's get to it.
Hadi başlayalım.
Let's get to it.
Hadi bitirelim şunu.
So let's get to it, all right?
Yeterince basit. Hadi bakalım...
So let me get the bottom line here. We've got a nuclear reactor to take out hostages to rescue, and it's all on us.
Durumu özetleyecek olursak imha edilecek bir nükleer reaktör kurtarılacak rehineler var ve hepsi bize bağlı.
Now, in case you're wondering why I have a certain interest and fascination, let's call it with torture and beheadings, and all of these things I've mentioned is becasue each of these items, reminds me in life... every time I... one of them occurs, reminds me over and over again what beasts we human beings really are, you know when you get right down to it, when you get right down to it...!
Şimdi, neden merak edip ilgi duyduğumu merak ediyorsunuzdur diye, Buna İşkence, kafa kesme ve bahsettim herşey diyelim Çünkü bunlardan herbiri... nezaman birtanesi olsa, bana tekrar tekrar hatırlatır İnsanların gerçekten de nekadar şeytan olduklarını, biliyorsunuz Nezaman buna tamamen dikkatinizi vereceksiniz, Ne zaman buna tamamen dikkatinizi vereceksiniz...!
It's just routine. Don't let those guys get to you.
Bunlar her zamanki şeyler.
And let me ask you... if our own government is allowed to edit and alter scientific findings... if it can control the information flow on this subject... why then shouldn't a private television station... get to enjoy that same freedom?
Ve şunu sormama izin verin ; kendi hükümetimiz bilimsel bulguları düzenleyebiliyor ya da değiştirebiliyorsa, bu konudaki bilgi akışını kontrol edebiliyorsa, neden özel bir televizyon kanalı aynı özgürlüğün tadını çıkaramasın?
All right, let me get this straight- - you heard a blast like that coming from your neighbor's and it took you five minutes to poke your head out and see what was going on?
- Komşunuzda bir patlama oldu siz bunu duydunuz ve..... gelip neler olduğuna bakmak için 5 dak beklediniz ha.? İlginç
Let's get back to it, shall we?
Haydi işinize tamam mı?
Okay, let's get it to the lab and figure out what else we're dealing with.
Laboratuvara götürüp baktırayım.
Let's get that to DNA. - And while we're at it, let's lift Michelle Cormier's file from last year. - Sure.
Bu generalin kanı.
Let's get that over to Chad, see if it belongs to our dead woman.
ölen kadına ait olup olmadığını Chad incelesin bakalım,
Let's get to it.
Başlayalım.
Miss Atlanta's trying to get Kingsley to talk to her again, but she's going about it all wrong, and I say we let her, that we don't go out of our way to help her.
Bayan Atlanta, Kingsley'le yeniden konuşmaya çalışıyor. Fakat yanlış gidiyor. Bırakalım yapsın derim
Let's get to it, because i have an arrest to make in a murder investigation.
Cinayet soruşturması için tutuklama yapmaya gideceğim.
Let's give it up for us! Whoo! ... get to know each other.
Kendimiz için alkışlayalım!... Birbirimizi tanıyalım
Then let's get to it.
O zaman yapalım şunu.
It's Vogler. We can't let it get to us.
House'un değil, Vogler'ın.
"I had that weird dream again. With the black rock I can't get away from. I try to leave, but it won't let me."
"Yine o garip rüyayı gördüm Kara Kaya'dan kaçamadığım rüyayı Gitmeye çalışıyorum, bırakmıyor."
Let's get to it, shall we?
Artık işe koyulalım, olur mu?
Let's ignore that you're pretending to have principles you don't have just to get out of it.
Diyelim ki orada bir süre daha mutlu bir şekilde oturdunuz.
Go over it for prints, then let's get it to ballistics.
İzler için onu yukarı çıkar, sonra onu balistik bölümüne götürelim.
Okay, let's get to it.
Tamam, bunun üzerinde düşünelim.
Let's get right to it.
Direk konuya geçelim.
You tell me everything that you have discovered about the Burrows case, and who else you've told about it, and there's a chance that I might let you go in time to get Mr. Savrinn to a doctor.
Bana Burrows davasi ile ne topladigini söyleyeceksin, ve bunu baska kimlere söyledigini ve ben de Bay Savrinn'i zamaninda doktora götürmen için sana izin verebilirim.
- Well, let's get to it.
- Güzel, hadi gidelim.
Let me remind you, Lex, it was you who looted the ruins of Egypt... to get your hands on one of those stones.
Sana hatırlatayım Lex o taşlardan birini eline geçirmek için Mısır harabelerini yağmalayan sendin.
I know that you've all worked really hard to make it this far, so let's get out there and SHOW ME WHAT YOU'VE GOT!
Bu noktaya kadar gelebilmek için gerçekten çok çalıştığınızı biliyorum. Şimdi çıkın ve bana hünerinizi gösterin!
Well, we don't have much time, so whatever the connection is, let's try to figure it out before the cruisers get here.
Fazla zamanımız yok, yani bağlantısı her neyse kruvazörler buraya gelmeden önce çözmeye çalışmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]