Let me see your eyes traduction Turc
44 traduction parallèle
- Let me see your eyes.
Ben yine körüm. Gözlerine bir bakayım.
Let me see your eyes.
Gözlerine bir bakayım. Hayır, hayır, lütfen.
Let me see your eyes
Aç şu bandı, gerçekten öyle mi görelim?
Let me see your eyes.
Gözlerine bakayım.
Now, let me see your eyes.
Şimdi gözlerinize bir bakayım.
Let me see your eyes.
- Gözlerine bir bakayım.
Davey, let me see your eyes.
Davey, gözlerine bakayım.
Let me see your eyes.
İzin ver gözlerine bakim.
Come on, let me see your eyes.
Hadi, gözlerini göster bana.
Let me see your eyes.
Bırakda gözlerine bir bakayım.
Let me see your eyes...
- Neden? - Gözlerine bir bakayım.
Sit. - Let me see your eyes.
Oturun da gözlerinize bakayım.
Let me see your eyes, Tiffie.
İzin ver, gözlerine bakayım, Tiffie.
No, let me see your eyes.
Gözlerini göreyim.
Let me see your eyes, tiffie.
İzin ver, gözlerine bakayım, Tiffie.
Let me see your eyes.
Gözlerini göreyim.
Let me see your eyes.
Gözlerini göster bana.
Let me see your eyes.
Dur gözlerine bakayım.
- You are right. Let me see your eyes.
Gözlerine bakayım?
Let me see your eyes.
İzin ver, gözlerini göreyim.
Let me see your eyes.
Çekil de gözlerine bakayım.
Let me see your eyes, your real eyes.
Gözlerini göster bana. Gerçek gözlerini.
Oh, ow. Let me see your eyes.
Gözlerini göreyim.
Let me see your eyes.
Gözlerine bir bakayım.
Let me see your eyes!
Bırakta gözlerine bakayım!
Let me see into your eyes.
Dur, bir gözlerine bakayım.
Let me see you open your eyes.
Bir bakayım. Gözlerini aç.
You get your nurse alone, take a breath, let her see your eyes glisten, and say, " Baby, they're training me for war, and I don't know what'll happen, but if I die tomorrow, I want to know
Hemşirenin yanına git. Nefes al. Gözlerinin parladığını görsün ve şöyle de :
Let me see that in your eyes.
- Biliyorum.
- Let me see your eyes.
- Gözlerine bakayım.
You just close your eyes and let me see what mommy's got for you.
Gözlerini kapatıver bakalım, anneciğin sana ne hazırlamış.
Let me see in your eyes.
Gözlerine bakayım.
Okay, you are obviously too messed up to see what's right in front of you, so let me be your eyes.
Anlaşıldı belli ki sen, önünde olup bitenleri görmek konusunda berbatsın. Bırakta anlatayım.
Wait wait, let me see your eyes.
Gözlerini görmek istiyorum.
Let me see your eyes.
- Ben de senin gözlerine bakayım.
Nell Margaret Sweetzer, on the count of five, you will let me see with your eyes and take me back to the day you first felt his touch.
Nell Margaret Sweetzer, Beş deyince üzerinde, Eğer gözlerinle beni görmeye izin verir ve bana geri almak gün önce onun dokunma hissettim.
Let me get this out of your eyes. I don't know how you can see.
Nasıl görüyorsun, anlamıyorum.
Okay, if you see anything... but black, let me know your secret'cause them eyes ain't got no curtains, you know what I mean?
Pekala, şayet siyahtan başka bir şey görürsen, bu işin sırrını bana da söyle çünkü, onların gözlerinde perde yoktur, ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi?
All right, well, let me help you out, because sometimes it's hard to see what's right in front of your eyes.
Peki, sana yardım edeyim çünkü tam gözünün önünde olanı görmek bazen zor olabilir.