Let me think about that traduction Turc
101 traduction parallèle
- Let me think about that.
- İzin ver biraz düşüneyim.
Let me think about that.
Bir düşüneyim.
Hmm, let me think about that one, Chad.
Hmm, bunu bir düşüneyim Chad.
Let me think about that a minute.
Bunu bir dakika düşüneyim.
Let me think about that... uh, no.
Bir düşüneyim... Hayır.
- Let me think about that. Nope.
- Bir düşüneyim.
Let me think about that.
Bu konuyu bir düşüneyim.
Well, let me think about that...
- Şey, bunu bir düşüneyim..
Well, let me think about that.
Şey, bunu bir düşüneyim...
Well, let me think about that.
Pekala, bir düşüneyim.
Yeah, let me think about that.
Dur biraz, bunu bir düşüneyim.
Let me think about that. No.
Dur bir düşüneyim ; hayır.
Let me think about that for just a minute.
Bırak da bir düşüneyim.
Let me think about that for a second.
Bir saniye düşünmeme izin ver. Hımm.
Wait, let me think about that.
Dur, bir düşüneyim.
Let me think about that.
Biraz düşüneyim.
Let me think about that. Yes, that'll work.
O zaman biraz düşüneyim.
Mmm, let me think about that. Silly bunny, huh?
Fırtınalar, göçler, şehirleri yok eden kuraklıklar görmüştüm.
Let me think about that.
Dur bir düşüneyim.
Let me think about that.
Dur biraz düşüneyim.
Now, let me think about that.
Bir düşüneyim.
Let me think about that a minute.
Biraz düşüneyim. Hayır!
- Yeah. - Well, let me think about that.
O halde ben bunu bir düşüneyim.
Yeah, let me think about that, okay?
Evet, bir düşüneyim, tamam mı?
- Let me think about that.
Dur biraz düşüneyim.
Let me think about that for a sec.
Dur bir saniye düşüneyim.
Okay, let me think about that for a second.
İzin ver de biraz düşüneyim.
Let me think about that.
Dur bunu bir düşüneyim...
That sounds perceptive. Let me think about that.
Mantıklı görünüyor.Bunu bir düşüneyim.
Uh, let me think about that.
Bu konuyu bir düşüneyim.
That's easy, let me think about it
Bu kolay, sen bana bırak.
Can you do anything about that? I said let me think about it.
"Kaça patlar?" diye sordu.
Think about that and let me know.
Düşünüp bana haber ver.
Let me tell you about that better place you think you're going to.
İzin ver sana gitmeyi düşündüğün iyi yer hakkında birşeyler söyleyeyim.
And it's made me think about myself and the plan that I had for my life... and how I let it go.
ve hayatım için yaptığım planımı ve kendi hakkımda düşündürüyor. ve ona nasıl izin verebileceğimi. Ne?
And today as I stand here and look at you before me... having the audacity to think that you can defeat me... let me tell you something, brother, I am about to kick your carrot butt!
Ve bugün burada durmuş tam önümde sana bakıyorum. Üstelik beni yenebileceğini düşünecek kadar da cüretkarsın. Bir şey diyeyim mi dostum?
Nevertheless, let me continue and say why I think both thesis are correct. Well to begin with, what is terrorism? Got to say something about that.
gerçekten de, eve gitsem iyi olur çünkü bu apaçık bir şey yine de bu her iki tezin neden doğru olduğunu düşündüğümü söyleyeyim şöyle başlayalım.
So I think Straussians who came to Washington they didn't think of themselves as Churchill or Lincoln let me assure you, but they did that, you know there's something noble about public life, and about politics
Bu yüzden Washington'a gelen Straussyanların kendilerini Churchill ya da Lincoln gibi düşünmediklerini sanıyorum... Sizi temin ederim kamu hayatı ve siyaset hakkında soylu bir şeyler vardı ve pek çok farklı alanda katkı yapmaya çalıştılar.
Well, if you really meant it, then... you got to talk to me because... just let me babble at something, because... if you just let me sit here in silence... I left only to think about this... then that would be cruelerthan anything you could ever do to me.
Söylediğin gerçekten | buysa... benimle konuşmak | zorundasın çünkü... gevezelik yapmama | izin vermek zorundasın çünkü... burada beni böyle | sessiz bırakırsan... sadece bunu düşünmek | zorunda kalırım... ve bana yapabileceğin | en zalim şeyi yapmış olursun.
I don't think I can sit here and let you talk about her that way without me defending her honor.
Burda öylece oturup.. onun hakkında böyle onur kırıcı şekilde konuşmana izin vermeyeceğim.
Let me think about that for a second.
Biraz düşüneyim.
But let me tell you, if you didn't, if you couldn't be with the person that you love, I guarantee that hearing him promise to love you and honor you and cherish you, no matter what, it would be pretty much all you could think about.
Ama size şunu söyleyeyim, eğer öyle olmasaydı, eğer sevdiğiniz kişiyle birlikte olamasaydınız, eminim ki ondan, ne olursa olsun sizi seveceğini ve mutlu edeceği sözlerini duymak, neredeyse düşünebildiğiniz tek şey olurdu.
Let me think about that proposition.
Teklifini düşüneceğim.
I've thought about this a lot Maco, I think our only option is that you let me give him the treatment I discussed with you
Çok düşündüm, Maco. Korkarım elimizdeki tek alternatif ilaç tedavisine başlamak.
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
I know that you, you're feeling me, but you won't let yourself go there because you care more about what people think than your own happiness.
Sen benden hoşlanıyorsun ama ileri gidemiyorsun çünkü mutluluğun hep başkalarının fikrine bağlı.
Let me know what you think about the fact that we're thinking of making the sasquatch the national animal of Canada.
Büyük ayağı, Kanada'nın ulusal hayvanı yerine koymamız konusunda neler düşünüyorsunuz görelim?
And now she won't let me baby-sit, she won't let me near her husband, and I think there's something strangely paranoid about that, right?
Bir daha bebegine bakmama izin vermedi, kocasini bile yakinima yaklastirmadi ve benim kanima gore asiri paranoyak davraniyor, degil mi?
Did you actually think that if you gave me enough information about criminals we weren't able to catch, that I would let you two keep murdering people?
Eğer yakalanamayan suçlular hakkında bilgi vermeye devam edersen.. .. ikinizin adam öldürmenize izin vereceğimi mi düşündün?
Just let me... think about that for you.
İzin verin biraz düşüneyim.
Think about that and let me know when you get your head on straight.
Bunu düşün ve bir karara vardığında bana bildir.